Kur'ân'ın dediğini mi yapalım, babamın dediğini mi?
Bugün aynı konuda iki soruya yer vereceğim.
Her ikisinde de babalarla evlatların mal paylaşımı var. Birisinde baba malını evlatları arasında paylaştırmak isterken, diğer soruda baba evlatlarına tek kuruş vermeye yanaşmıyor. Birinde sevgi tohumu ekilirken, ötekinde nefret tohumları serpiliyor. Bir yerde sorular aile ve toplum yapımızı ele veriyor. Allah sonunu hayreylesin.
İlk soru:
Biz iki erkek, bir kız, üç kardeşiz. Üçümüz de aile işlerinde çalışmaktayız. Babamız hayatta ve şirket hisselerini aramızda eşit olarak dağıtmak istiyor. Fakat inanıyoruz ki, İslâm hukukunda erkeklere iki, kızlara bir hisse düşmektedir. Hisselerin dağıtılmasında babamızla aramızla fikir ayrılığı çıktı. Kardeşler olarak İslâm kurallarını esas alarak doğru olanı yapmak konusunda hemfikiriz. Bu konuda hüküm nedir? Hisse dağılımı babamızın istediği gibi eşit mi olmalı, yoksa İslâm'ın hükmü mü uygulanmalıdır? (Rumuz: Aydan)
Kardeşler olarak üçünüz de böyle düşündüğünüze göre, özellikle siz "kız kardeş" olarak Kur'ân'a göre mal paylaşımına razı olduğunuza göre en güzeli bu uygulamadır.
Babanızın da kendine göre haklı yönleri vardır. O da üçünüzü birbirinizden ayrı ve üstün görmüyor. Kendi mantığına göre kızı olarak sizi "mağdur" etmek istemiyor, eşit vermeyi düşünüyor.
Bir yerde haklı da. Çünkü bir baba vefat etmeden önce mal varlığında istediği gibi tasarruf etme yetkisine sahiptir. Miras paylaşımı vefattan sonra devreye giren bir prensiptir. Kardeşleriniz razıysa bunda bir sakınca olmaması gerekir. Çünkü onlar babalarının verdiği karara ses çıkarmıyorlar.
Sizin de aranızda bir problem çıkmayacaksa ve birbirinize olan saygıya ve sevgiye bir gölge düşmeyecekse, babanızın paylaşımına razı olabilirsiniz.
Şöyle de düşünebilirsiniz: "Biz şimdi de Kur'ân'ın tespit ettiği miras paylaşımına göre hareket etmek istiyoruz" diyorsanız, öncelikle babanızı buna razı edin ve aranızda herhangi bir anlaşmazlık çıkmayacağına dair söz verin.
Fakat yine de babanız buna rıza göstermiyorsa, siz "fazladan aldığınız" mal varlığını kardeşlerinize iade edebilirsiniz. Çünkü artık bu malın tasarrufunda serbestsiniz.
Bu tür meselelerde esas olan, akraba ilişkilerine bir halel gelmemesi, kin ve nefret gibi duygularının ortaya çıkmamasıdır.
Babam bize bir şey vermiyor
İkinci soru da şöyle:
Biz 7 yıl önce annemi kaybedene kadar malvarlığı yerinde bir aileydik. Babam 60 yaşında bir insan. Evlenmek istedi. Bir akraba vesilesiyle bir kadınla evlendi. Bir yıl sonra yüzde yüz tersine döndü. Eşinin bir istediğini iki etmez oldu. Üzerinde olan malvarlığını bize devretmeye razı olmadı. Geçen hafta babam ve ağabeyimle aramızda üçlü bir görüşme geçti.
Babamdan malların bir kısmını boşaltmasını istedik. Babam, "Onlar benim, benden sonra da eşimin olacak" dedi ve bize vermeyi kabul etmedi. Evlenirken "Bunları tırnaklarımızla kazıyarak kazandık, bunlar sizin" diyordu. Sonradan öğrendim ki eşinin yakın bir akrabası muska ve büyü ile uğraşıyormuş. Kadın aileyi yıkmaya çalışıyor. Babamda muska varsa bozulabilir mi? En azından babam eski haline döner mi, yoksa bizden tamamen kopmasına izin mi vermeliyiz? (Rumuz: Tolga)
Babanızın büyülendiğinde şüphe yoktur. Bu büyü bilinen büyü türünden midir, yoksa yeni eşinin aklını, kalbini çelmesi şeklinde bir büyümüdür.
"Büyü bozma" işinin dini bir yönü yoktur. Böyle bir şeye itibar etmediğim ve ciddiye almadığım için bir arayışa girip de yorulmanızı tavsiye etmem.
Büyü yapılmış olsa bile ki olabilir ve mümkün. İnanan insan olarak yapılacak tek şey, Felak, Nas, Âyetülkürsi ve benzeri sure ve ayetleri okumaktır ve Allah'tan yardım dilemektir.
Bu arada babanızla irtibatı koparmayın, görüşmeye devam edin. Gerekirse sözüne itibar edeceği kişileri yanınıza alarak yanına gidin, birlikte istişare edin ve ikna etmeye çalışın. Bütünüyle eşinin eline bırakarak uzak durmayın.
Bu arada eşini de bir "anne" makamında görün ki böylece babanızın da gönlünü kazanmış olasınız. Siz onu tanımadıkça, o da babınızı sizden koparmaya çalışacaktır.
Bugün