Kur'an'ın iki hizmetkârı: Akif ve Bediüzzaman

Bediüzzaman Hazretleriyle, Mehmet Akif'in tanışıklıkları ne zaman başlıyor...

Risale Haber-Haber Merkezi

Biri, 'Ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz  yaşayamam' derken diğeri 'Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım. Hangi çılgın bana zincir vuracakmış?' diyendir.. İki hürriyet aşığı.. Hakiki hürriyeti Allah'a kul olmakta bulmuş iki güzide insan.

'Helaket ve felaket' döneminin adamları.. Her türlü yıkılışı görmüşler. Ama imanları sıra dağlar gibi ikisinin de.

MEHMET AKİF

27Aralık 1936'da gözlerini bu dünyaya kapatmıştı Akif. Bütün ömrü İslam'a ve vatana hizmetle geçmiş bu insanın yanında tıpkı Bediüzzaman Hazretleri gibi ne hayattayken ne de vefatında milletten başka kimse yoktu. Akif'in vefatından 24 yıl sonra edebi aleme göçen Bediüzzaman'ı görmezden gelenler, Mehmet Akif gibi bu millete mal olmuş bir insana da aynısı yaptılar. Mehmet Akif'in cenaze törenine hukuk fakültesi öğrencisi iken katılan Prof.Dr.Sulhi Dönmezer'in   5 Ocak 1987 de Tercüman gazetesinde  " Akif'in Cenaze Töreni" başlığıyla yazdığı yazısı çok şeyi anlatıyor.

''...O zamanların ülkemizde egemen tek partinin otoriter düzeni içinde kimse idare ile çelişkiye düşmek istemediği için basında Mehmet Akif'in yurda dönüşü ve hastalığının seyri hakkında pek fazla haber yayınlanmazdı.... Bizler alana geldiğimizde, namaz saatinin yaklaşmış bulunmasına rağmen bir tabuta rastlamadık, hep birlikte bekliyoruz. Birden lokantanın ön kısmını bir cenaze otomobilinin geldiğini gördük, iki kişi üzerine örtü dahi konmamış bir tabutu indirdiler. Yoksul bir fakirin cenazesinin getirildiğini düşünerek bir kısım arkadaşlar yardıma teşebbüs ettiler. Fakat tabutun Mehmet Akife ait bulunduğu anlaşılınca bir anda yüzlerce genç ağlamaya başladı. ...Gençler hemen Emin Efendi Lokantasının bayrağını alarak tabutun üstüne örttüler. Sonra merhumun bir kısım arkadaşları gelmeye başladı ama ne vali, ne belediye reisi ve ne de tek partinin zimamdarlarından hiç kimse ortalarda yoktu."

Aradan 76yıl geçmesine rağmen milletin sinesinde yer eden bu imanlı adamı, bugün milyonlar dualarla anıyor.

BEDİÜZZAMAN İLE AKİF'İN TANIŞIKLIĞI

Bediüzzaman Hazretleriyle, Mehmet Akif'in tanışıklıkları ne zaman başlıyor tam bilememekle beraber, meşrutiyet yılları olduğu tahmin ediliyor. İkisinin de yakın dostu merhum Eşref Edip bey 1952’de yazdığı bir yazısında o yıllara şöyle değinir: “Üstadla tanışmamız kırk seneyi geçti. O zamanlar hemen her gün idarehaneye(Sebiliürreşad iderahanesi) gelir. Akifler, Naimler, Feridler, İzmirlilerle birlikte saatlerce tatlı tatlı musahabelerde bulunurduk. Üstad kendisine mahsus şivesiyle yüksek ilmi meselelerden konuşur, onun konuşmasındaki celadet ve şehamet bizi de heyecanlandırırdı.

DAR-ÜL HİKMETİ İSLAMİYE DÖNEMLERİ

Daha sonraları Bediüzzaman ile Akif’in yolları Dar-ül hikmet-i İslamiye adlı akademide yeniden kesişti. İkisi de burada aza idi. İngiliz işgali altındaki İstanbul yılları. Akif ve Bediüzzaman Darül Hikmetil İslâmiye'de aza bulunuyorlar. Meşihat üzerine baskı yapmayı deneyen İngilizlere karşı, en büyük direnç bu kuruldan patlıyor. Milli Mücadele aleyhine aldırılmak istenen her türlü karar da Akif ve Bediüzzaman tarafından bloke ediliyor. Her iki öncünün direnişi dünya âlem tarafından duyuluyor.

Gene aynı şekilde, her iki öncü isim Darül Hikmetil İslâmiye'de aza iken, Bediüzzaman hazretlerinin kaleme aldığı Hutuvât-ı Sitte kitapçığı Mehmet Akif'in başyazarı olduğu Sebilürreşat gazetesinin matbaasında gizlice basılır ve geceler boyu ev ev, sokak sokak İstanbul halkına dağıtılır. Hutuvât-ı Sitte Mütareke başlangıcında, İngiliz işgaline karşı açılmış en büyük isyan bayrağı mesâbesinde bir eserdir.

Üstadın rahmetli talebesi Mustafa Sungur ağabeyin nakline göre Bediüzzaman şöyle demiştir: “Ben Mehmed Akif’e her sabah dua ediyorum. O, Dar-ül Hikmette arkadaşlarımız içinde en çok bana karşı hürmetkar davranırdı. Hatta bir gün benim gıyabımda İzmirli İsmail Hakkı bir şeyler söylemiş. Mehmed Akif demiş ki: “Eğer alim iseler, gitsinler Bediüzzaman’ın yazdığı İşarat-ül İ’caz’ı anlamaya çalışsınlar.

Yine Dar-ül Hikmette iken bir mecliste Mehmed Akif demiş ki: “Bediüzzaman’ın konuştuğu yerde bize ancak sükut düşer”

Diğer bir rivayete göre, merhum şairimiz şunları dile getirmiştir: “Dar-ül Hikmette iken, Bediüzzaman söze başladı mıydı, biz hayran hayran onu dinlerdik.”

Bediüzzaman’ın yakın talebelerinden merhum Zübeyr Gündüzalp 1950’de Ankara’da verdiği bir konferansta şöyle demektedir: “Büyük şairimiz ,edebiyatımızın medar-ı iftiharı merhum Mehmed Akif bir üdeba meclisinde; “Viktor Hugolar, Şekspirler, Dekartlar, edebiyatta ve felsefede Bediüzzaman’ın bir talebesi olabilirler” demiştir.

Kaynaklar:
1-Ulemanın Gözüyle Bediüzzaman, Salih Okur
2-http://www.mumsema.com/turk-islam-alimleri/21029-mehmed-akif-ve-bediuzzaman.html
3-http://www.sorularlarisale.com/makale/18183/
mehmed_akif_ersoyun_ustad_bediuzzaman_said_nursi_ve_risaleler_hakkinda
_ya_da_ustadin_mehmet_akif__hakkinda_yorumu_var_midir_
birbirleri_ile_tanisikliklari_var_mi.html
4-http://derindusun.com/tr/mehmed-akif-ersoyun-dilinden-bediuzzaman.html
5- http://www.nurnet.org/mehmet-akif-ve-bediuzzaman/
6- http://www.dunyabulteni.net/?aType=haber&ArticleID=240483

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.

Bediüzzaman Haberleri