İstanbul İlim Ve Kültür Vakfında düzenlenen “Kur’anla Yaşamak” seminerinde bu hafta Üsküdar Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Niyazi Beki, "Kur'an'da Kâinat Tasavvurunu" anlattı.
Kâinat kitabını canlı bir belge olarak hazırlamıştır
Niyazi Beki sunumunda Kur’an ile kainatı birlikte okumamız gerektiğini belirterek “Allah, kendisini tanıtmak için kâinat kitabını canlı bir belge olarak hazırlamıştır. Muhataplarının bu belgeyi okuyup anlamaları için de bu belgeleri açıklayan vahiyleri, özellikle en son vahiy olan Kur’an-ı Hakîmi göndermiştir” dedi.
Müslümanların en büyük yanılgısını, Prof. Beki şu sözlerle açıkladı: Kur’ân’ın tekrar tekrar dikkatleri çekmesine rağmen kâinat kitabını okumaya fazla önem vermemeleri.
Kur’an’ın kâinat üzerinde tefekkür etmemizi emreden âyetler
Müslümanların bugün Kur’an’ı sevap kazanmak niyetiyle okuduklarını, ancak mânâsını lâyıkıyla tedebbür etmediklerini söyleyen Niyazi Beki, “Halbuki Kur’an’ın ilk emri ‘Oku!’dur; okumak ise bir kitabın yalnız lâfızlarını değil, mânâsını da okumak, üzerinde durup düşünmek anlamına gelir” dedi.
“Kendilerine Rablerinin âyetleri hatırlatıldığında, onlara karşı sağırlar ve körler gibi davranmazlar” mealindeki âyeti hatırlatan Beki, Kur’an’ın kâinat üzerinde tefekkür etmemizi emreden âyetlerine kulak vermemiz gerektiğini vurguladı.
Hz. Peygamber (s.a.v), bu ayeti okuyup ağlar ve şöyle derdi
Beki, şöyle devam etti:
“Hakikaten ilk üç asırdan sonra tarih boyunca Müslümanlar, genel olarak, İslâm dininin yalnız şeair denilen ibadetlerden ibaret olduğunu tevehhüm etmiş ve bütün mesailerini onlarla ilgili emirlerin yerine getirilmesi hususuna tahsis etmişlerdir.
“Halbuki usul kaynaklarında bildirildiği üzere, âlimlerin büyük çoğunluğuna göre, Kur’an-ı Kerimde, bir karine-i mania olmadığı sürece bütün emirler vücup ifade eder. Yalnız şeair olan ibadetlerle ilgili emirler değil, kâinatla ilgili emirler de yerine getirilmesi zorunlu olan İlâhî fermanlardır. Örneğin, namaz kılmak, oruç tutmakla ilgili emirlerde olduğu gibi ‘Göklerde ve yerde nelerin olduğuna bakın / araştırıp inceleyin’ mealindeki emir de yerine getirilmesi gereken bir İlâhi fermandır.”
Niyazi Beki, Peygamber Efendimizin Kur’ân’ı nasıl tefekkür ettiğini anlatırken “Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün farklı oluşunda aklıselim sahipleri için elbette ibretler vardır” meâlindeki âyeti örnek olarak verdi.
Rivayete göre, Hz. Peygamber (s.a.v), bu ayeti okuyup ağlar ve şöyle derdi: “Bu âyetleri okurken manasını tefekkür etmeyen kimseye yazıklar olsun.”
Diğer bir rivayete göre, Hz. Ali şöyle demiştir: Hz. Peygamber (s.a.v) gece namazına kalktığında, ağzını misvaklar ve söz konusu âyeti okurdu. Ve bazen sabah namazından sonra dışarı çıkar, gökyüzüne bakarak tefekkür ederdi.
iikv