Kurban kesmek birçok esrarı ihtiva eden faziletli bir, ibadettir. Kurban Allah rızası için yapılan bir fedakarlık olup,Yüce Rabbimizin verdiği nimetlere şükür, dünyevi ve uhrevi bela ve musibetlere kalkandır. Nitekim Rasulullah (s.a.v.) Efendimiz bir hadisi şeriflerinde "Kim gönül hoşluğu ile Allahtan sevap umarak kurbanını keserse onun için kendisini ateşten koruyan bir kalkan olur" buyurmuşlardır.
Kurban gadab-ı İlahiyi söndürüp rıza-i ilahiye'yi celbeder. Çok kurban kesilen memlekette harb olmaz. Kurban kesecek mal gücü olduğu halde kesmezse muhakkak o kişinin ya kendisinden veya çoluk çocuğundan veya malından mutlaka bir kan akar. Kurban Bayramında umumi af tecelli eder. Kurbanda çoluk çocuk ve fukara için umumi bir menfaat vardır.
Allah rızası için kurban kesen kişi çok büyük ecre nail olur. Zeyd bin Erkam'dan rivayet olunmuştur ki, Ashabı Kiram Allah Rasülüne "Bu Kurbanların mahiyeti nedir?"diye sordular."Babanız Hazreti İbrahimin sünnetidir." diye cevap verdi.Yine sordular "Ya Rasulullah bize bu hususta ne vardır." Peygamberimizde "Her kıl karşılığında bir hasene vardır" cevabını verdi. Yine sordular "Ey Allahın Rasulu koyunun yünüde öylemidir?" dediler. Peygamberimiz de "Evet yünden her tel karşılığında bir sevap vardır " buyurdular. Rasûlüllah Efendimiz (s.a.v.) kıymetli kerîmeleri Hz. Fâtıma-i Zehrâ'ya, "Yâ Fâtıma! Kalk, kurbanının yanına git ve kurban kesilirken şu duâyı oku: (İnne salâtî ve nüsükî ve mahyâye ve memâtî lillâhi rabbi'l âlemîn. Lâ şerîke lehû ve bizâlike ümirtü ve ene evvelü'l müslimîn."
Meâli: "Şüphesiz benim namazım, ibâdetlerim, hayatım ve ölümüm, âlemlerin rabbi olan Allâh içindir. Onun ortağı yoktur. Ben bununla emrolundum ve ben müslüman olanların evveliyim." (Sûre-i En'âm, âyet 162-163)
Muhakkak ki kurbanın yere damlayan ilk kan damlası ile ömründe işlemiş olduğun her günâh mağfiret olunur.
Muhakkak yarın kıyâmet günü kestiğin bu kurbanın kanını ve etini getirip yetmiş kat fazlasıyla, terâzinin sevâplar kefesine koyarlar." buyurdu.
Hz. Ebû Saîd (r.a.) der ki: "Yâ Rasûlallâh! Bu büyük ikrâm Muhammed aleyhisselâmın âline mi mahsustur, yoksa onlarla beraber bütün müslümanlara mı mahsûstur?" dedim. "Husûsî olarak Âl-i Muhammed'e, umûmî olarak bütün müslümanlara." buyurdu.
Rasûlullâh Efendimiz (s.a.v.) buyurdu ki: "Kurbanlarınızı büyük yapınız. Muhakkak ki onlar sırat üzerinde sizin binekleriniz olacaktır."
Muhammed bin İshâk bin Huzeyme (r.h.) anlatır:
"Kardeşim Ahmed, çok ibâdet eden bir kimse idi. Dünyâ malından hiçbir şeyi yoktu. Bu halde iken, her sene kurban keserdi. Ne kadar sıkıntı çekse, bu ibâdeti terk etmezdi. Bu kardeşim dünyâdan göçtü. Rüyâda gördüm ki kıyâmetteyiz. Bütün insanlar Arasat'ta toplanmışlar. Ânîden kardeşimi gördüm. Benzerini görmediğim bir at üzerinde idi. Ayrıca birçok binekleri vardı. Kardeşime, "Allâhü Teâlâ sana ne yaptı?" dedim. "Mağfiret etti" dedi. "Hangi sebeple?" dedim. "Bir gün cuma camiinde namaz kılıyordum, cebimde bir gümüşüm vardı. Bir ihtiyar geldi. Sütûnun önünde durup, (Allâhü Teâlâ bana bir gümüş verene merhamet etsin. Borcum var ve alacaklım beni sıkıştırıyor. Kötü sözler söylüyor.) dedi. Namazı kılıp bir gümüşü ona verdim. Beni kabre koyup gittikleri zaman bir ses duydum. "Ey Ahmed bin İshak! Bir muhtâca merhamet ettin. Biz de sana merhamet eyledik. Yaptığın günâhları affeyledim. Seni cennet ve dîdârıma lâyık eyledim diyordu." dedi.
"Kardeşim, bu binekler nedir?" dedim.
"Bunlar, benim kestiğim kurbanlardır. Bineğim ise ilk kurbanımdır" dedi.
"Şimdi nereye gidiyorsun?" dedim,
"Cennete gidiyorum" dedi.
(Fetvalar.com)