Bir Kurban mevsimini daha geride bırakmanın hüznünü yaşıyor, hacca giden yakınlarımız vesilesiyle o atmosferi solumaya gayret gösterdiğimiz günleri hasretle yad ediyoruz. Kurbanın hem İslam tarihi ve hem insanlık tarihi açısından yeri ve önemi dikkatle ele alındığında bir kurbiyet mevsimi olduğu anlaşılıyor.
Habil ve Kabil kıssasının en mühim noktası kurban ile alakalı değil midir? Kıyamete kadar devam edecek hayır ve şer, makbul ve merdud, nur ve zulmet, güzel ve kabih hulasa açılan imtihan sahifesinin ilk sorusu kurbanlıklarla alakalı olmamış mıdır? Neyini kurban edebilirsin? Neyinden vazgeçebilirsin? İnsan bir imtihana tabi tutulmuş. Bir hikmete mebni kendisini ızdırari olarak bir cihette imtihanın içerisinde bulmuş. Ve imtihanın en mühim esrarından birisi kurban ile alakalı olarak belirlenmiş değil midir?
Uzaklaşıyorsun yaradılış gayenden, yakınlaş, yaklaş, Rabbin için kurban kes... Vücudunu Mucidine feda et ta beka bulsun. Beka fenadan geçiyor. Feda et. Kurbiyet kurban ile mümkün, masivayı kurban et. Huzurunda başka şeylere bakıp, o huzurun edebine muhalefet etme, sen kurban et, kurban ol, feda et, fedai ol, beka var ardında diye seslenmiyor mu hitab-ı ezeli kitab-ı ebedisinde...
Kurban mevsimi gelir geçer bir mevsim değildir elbette ama bu kurbanın da benim nefsime çok tesirli dersler verdiğini itiraf edeyim.
Bir kurbanın teslimiyeti, boynunu bıçağa uzatması, emri Rabbani karşısında çok defa tökezleyen, boynumu havalara kaldıran, gurur ve kibrimi ihlas bıçağına yanaştırmayan bana ve benim gibilere çok dersler vardı yine bu kurbanda.
İşin evvel emrinde ihlas var. İhlas... Demesi kolay. Amelinizde rızayı İlahi olmalı diyor Üstadımız. O zaman kurban edilecek ilk husus ihlasa mani ne kadar husus varsa onlar olmalı değil midir...
Kurbanlarını Türkiye dışında farklı islam beldelerine gönderen ehl-i himmet zannımca fevkalade ihlaslı bir halet-i ruhiye ve şuurkarane bir ubudiyyet ile bu işe gönül veriyorlar ve verdiler. Şu geçen kurbanda, kurbanlar kesilirken ilk aklıma gelen hususlardan birisi bu oldu. Vekaletleri alıp isimleri zikrederken düşündüm, Mindanao-Filipinler’deyiz. Türkiye’den onbinlerce kilometre ötede bilmediğimiz, tanımadığımız birilerinin kurbanlarını kesiyoruz. Ve bu insanların bilemeyecekleri, kendilerini göremeyecekleri – inşallah ahirette elbette buluşacaklar- çok farklı bir coğrafyada kurbanları kesiliyor. Filipinler saat olarak 6 saat Türkiye’mizden önde. Şuanda kurbanları kesilenler uyuyorlar. Kendileri namına burada şu kurbanlar kesiliyor. Ya Rabbi ne ihlaslı bir amel bu. Gurura, enaniyete, benlik ve nefsani hiçbir hisse alet olmayan bir amel. Ve batmanlarla belki başka amellere müreccahtır.
Çare Derneğinin ve bu dernek gibi bir çok derneğin bu manada Türkiye’nin dört bir tarafındaki derneklerin bir seferberlik şuuruyla ve az evvel ifade ettiğim ihlas edalı bir çalışma ile dünyanın dört bir tarafına ulaşması hakikaten istikbale matuf büyük bir dirilişin muştucusudur inşallah.
Bize bakan veçhesiyle kurban ibadetinin üç mühim noktası vardı ve bunu bir inayet-i ilahi ve bir ikram-ı ilahi olarak arz edeceğim;
1-Asya Pasifik gibi alem-i islamdan uzak kalmış diyarlarda unutulmuş sünnetlerin ihyası ile Men Temesseke Bi sünneti hadisine mazhariyet ve bir adet-i haseney-i İslamiyenin ihtarı ve yeniden tatbikine vesile olmak...
2-El insanu abidul ihsan düsturu muvacehesinde insanların akıllarını ve kalplerini hizmeti imaniyeye teveccüh ettirebilme gayesi. Ve bu gayeye matuf müellefetu’l kulub meselesini de hatırda tutup kalplerde bir inşirah manası husule getirmeye vesile olacak şekilde Kurbanı değerlendirmek.
3-Ümmet şuurunun ittihad-ı islama vesile olacak şekilde diriltilmesi gibi bir ulvi maksada kurbanların tevcih edilmesi.
Bir kaç kilo et değildi mesele ve çok geçmeden anlaşıldı mevzunun başka olduğu. İşte Kenya, Burikinofaso, Rwanda, Güneyafrika, Malawi ve Uganda gibi Kara kıtanın bahtıkara Müslümanlarına ulaşıldı... Filipinlerle alakalı çok şeyler yazılabilir belki ama ben sadece iki husus arzedip duanızı talep edeceğim.
Filipinlerde Bayram Namazını şehrin stadyumunda eda ettik. Bulunduğumuz şehirde ilk defa böyle bir organizasyon oldu. Çare Derneği, Risale-i Nur Enstitüsü, Wisdom Philippines ve The Shade gibi bir kaç İslami cemaatle birlikte bayram namazı tertib edildi. Uhuvvet Risalesini okuduk. Namazdan sonra 10 kişi Müslüman oldu. Şehadet getirmek için sahneye çıktılar. Tam şahadet esnasında yer titremeye başladı. 10-15 saniye kadar devam eden bir deprem oldu. Diller titriyordu tevhid ile, kalpler titriyordu heyecan ile ve yer titriyordu emnü eman ile... ve Asya bu şehadetler ile bahem olur teslim yed’i beyzay-i İslam’a dedirtiyordu Nur Üstad’a, sadakte ya Üstad sadakte dedirtiyordu bizlere...
Benim tesbit edebildiğim kadarıyla, kurban günleri boyunca 48 kişi Müslüman oldu, kurban sonrasında da kurbanın artçı tesiriyle 79 kişi daha Müslüman oldu... (Kurban vesilesiyle kendilerine ikramda bulunulup daha sonradan gelenler ve İslamı seçtiklerini ifade edenler manasındadır)
Latif bir tevafuktur ki bize gönderilen hisselerin tekabül ettiği kurbanlık miktarınca Rabbim hidayet nasib etti Filipinlere.
Allah bu hizmetlere vesile olanlardan razı olsun. Rabbim ihlas, sadakat, kanaat ve takva dairesinde son nefesimize kadar bizleri ve sizleri hizmetlerde istihdam eylesin.