Manisa’dan Muzaffer Kılınç ve birçok ilden birçok okuyucumuz: “Kurbanlık alırken şimdilerde yeni bir alış veriş türü benimsenmeye başlandı: Hayvan kesildikten sonra işkembesi, bağırsağı, ayağı, derisi, kellesi hariç olacak şekilde, safi eti ve kemiği tartılarak fiyatı belirlenmek üzere kurbanlık alım ve satımı yaygınlaşmaya başladı. Böyle bir alış veriş usûlüyle kurban almak caiz midir? Yapılan akit sahih midir?”
Bir iyilik, kucaklaşma ve kaynaşma bayramının daha gölgesi üzerimize düşmeye başladı. Kurban bayramı gibi İslâm dinine mahsus bir merhameti paylaşma bayramı bir kez daha dünyaya cihanşümul mesaj vermek üzere yakında geçit resmi yapacak. Bediüzzaman Hazretlerinin ifadesiyle, Kurban Bayramında koca küre-i arz, büyüklüğü nisbetinde, 'Allahü ekber, Allahu ekber' kelime-i kudsiyesini semâvâttaki seyyarat arkadaşlarına işittirecek. Binlerce hacının Arafat’ta ve bayramda beraber ve birden Allahu ekber sadaları, Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın bin dört yüz küsûr sene evvel âl ve sahabeleriyle söylediği ve emrettiği Allahu ekber kelâmının bir nev'î aks-i sadâsı hükmünde asrımızda, arzımızda ve gönlümüzde çınlayacak.1 Bu günlerde gönüller bunun için heyecanlı. Pazarlar bunun için canlı.
Yanlış anlaşılmasın; bu bir et bayramı değildir. Bu bir kurban bayramıdır. Allah’a yakınlaşmanın sosyal muhteva kazandığı bir bayramdır. Bu bayramda fert Allah’a yakınlık kurduğu ibadeti, toplum fertleriyle paylaşıyor.
Kurbanlık hayvan alırken dikkat edeceğimiz en önemli husus: Hayvanı belirlemek ve hayvanı kendimize vacip kılmaktır. Bu, hayvanı görmek, tercih etmek, üzerinde karar vermek ve kesin bir şekilde satın almakla olur.
Telefonla, ya da yüz yüze de olsa hayvanı görüp belirlemeksizin, satıcıya “Hayvanlarından birisini bana ayır. Fiyatını sonra görüşürüz” demekle kurbanlık hayvan satın alınmış ve kendimize vacip kılınmış olmaz. Çünkü esasen böyle bir akit sahih olmaz. (Yalnız burada hemen belirtelim: Kurbanda vekâlet caizdir. Bir kimse bir başkasını kendi yerine kurbanını kesmek için bizzat veya telefon vasıtasıyla vekil tayin edebilir. “Benim yerime al, benim yerime kes” denildiğinde, vekil tayin edilen zât, kurbanı alır ve o kimse adına keser.)
Hayvan pazarı veya satıcılar gezilir, hayvanlar görülür, fiyatları sorulur, danışabileceğimiz kimseler varsa danışılır, hayvanın kurbanlık şartlarını haiz olup olmadığı, kusur taşıyıp taşımadığı, yaşı, başı, boyu, endamı incelenir. Üzerinde karar kılınacaksa, fiyatı ile ilgili pazarlık teklif edilecekse edilir. Verilen teklife göre satıcının kabulü dikkate alınarak, belirlenen bir hayvan üzerinde karar verilir, el sıkışılır.
Para peşin verilecekse verilir. Hayvan veresiye alınacaksa, parasının ne zaman ödeneceği konusunda satıcı ile kesin mutabakata varılır. Bu durumda pazarlığın kesin olduğunu belirlemek için kapora verilmesi şer’î bir davranış olur. Para kurbanda veya daha ileri bir günde verilecekse, -satıcı kabul ettikten sonra bu mümkündür- ona göre anlaşma yapılır. Bu anlaşmanın sözde kalmayıp kâğıt üzerine geçirilmesi ve yazılması Kur’ân’ın emridir. Bu dikkate alınır.
Pazarlığı kesinleşen ve satın alınan hayvanın teslim alınması esastır. Satıcı kabul ettiği takdirde hayvan kurbana kadar satıcıda da bırakılabilir. Fakat satıcı buna zorlanmamalı, bu bir ön şart olarak koşulmamalı, ön şart koşulacaksa, satıcının kurbana kadar bakım ücreti almasının hakkı olduğu bilinmeli, eğer satıcı kendiliğinden –ya da örfte olduğu gibi fiyatın içinde olarak- bu hizmeti verirse, bunu tamamen rızasıyla yaptığı ama hayvan üzerindeki sorumluluğun satıcıda olmadığı bilinmelidir. Çünkü hayvan artık, kurban için vacip bir hayvan hükmünde, satın alan kişiye veya kişilere ait olmuştur. Uhrevî bir mahiyet taşıyan bu aidiyet, sırat köprüsünü, cenneti ve ebediyeti içine alan bir değer ihtiva ettiğinden kutsaldır.
Hayvanın fiyatı götürü olarak veya canlı kilo usûlüyle ya da güvenilir başka bir usûl varsa onunla ve nihayet pazarlık usûlüyle başta belirlenebileceği gibi, kesildikten sonra neresinin tartılacağı ve kilo başı fiyatının ne olacağı –yine pazarlık ve nihayet karşılıklı anlaşma yoluyla- belli edilmek şartıyla kesim sonrası tartı usûlüyle de belirlenebilir. Bunda bir sakınca yoktur. Çünkü ortada aldatma veya aldanma yoktur. Çünkü ortada, sonradan ihtilâfa sebep olacak bir belirsizlik yoktur. Kurbanlık hayvan, kesim sonrası et ve kemiği tartılarak parası verilmek sûretiyle alınmışsa eğer, kilo fiyatının başta belirlenmesi gerekir ve bu yeterlidir.
Söz gelişi, kesim yapıldıktan sonra hayvanın safi eti ve kemiği 250 kilo geldi. Diyelim ki, kilo başı 14 liradan anlaşmışlardı. Bu durumda 250 ile 14’ün çarpımı sonucu diyelim 3500 lira tuttu. Netice itibariyle hayvanın fiyatı belli oldu. En başta bu 3500 liranın belli olmamış olması, alış veriş akdinin sıhhatine zarar vermez. Böyle bir akit sahihtir. Çünkü baştaki belirsizlik ihtilâfa sebep olacak ve aldatma taşıyan bir belirsizlik değildir. Başta kilo fiyatının ve hangi parçalarının tartılacağının belli olması kâfidir. Aktin sıhhati için bu yeterlidir.
Huzurlu alış verişler ve huzurlu bir bayram duâlarımla…
Dipnotlar: 1- Şuâlar, s. 210.
Yeni Asya