Bu konu ile ilgili bir başka hadise de, dönemin tanınmış yazarlarından ve önde gelen simalarından Konsolidçi Asaf Bey’in ifadeleri ile şu şekilde cereyan etmişti:
“Bir gün Divan Yolu’ndaki matbaamızda otururken odaya bir adam girdi. Kıyafeti tuhafça idi. Başında külaha benzer bir şey vardı. Bu adamı görünce Mevlanzade (Rıfat) ayağa kalktı, beni göstererek, ‘Başmuharririmiz Konsolidçi Asaf’ diyerek bana tanıttı ve onun hakkında şu bilgileri verdi:
“Bu zat en büyük din âlimlerimizden Bediüzzaman Said Nursi’dir.”
Ben de o zaman Bediüzzaman’la konuşmaya başladım. Hakikaten yüksek ilmi konuşmaları ile çok müstefit oldum. Bundan sonra sık sık matbaamıza geliyordu. Onunla konuşuyorduk. Bazen birlikte dışarı çıkıp şehir içinde gezdiklerimiz bile oluyordu.
Bilmem ne kadar zaman sonra idi. Said Nursi İstanbul’dan ayrılmıştı. Memleketine mi, yoksa başka bir yere mi gitmişti, şimdi hatırlamıyorum. Almanya ve müttefikleri büyük bir hezimete uğramışlardı. Memleket parçalanmış, vatanın her köşesinde yeni hükümetler türemeye başlamıştı. Ermenistan da bunlardan biridir. Mevlanzade Rıfat Bey bir gün bana dedi ki: “Oğlum, Ermenistan hükümeti kuruluyor. Onların Ermenistan kumalarına karşılık, imparatorluk dağıldığına göre biz de Kürdistan kuralım.”
Ben hayretle yüzüne bakınca, bana dedi ki:
“Ben vatan haini değilim. Onu yıkanların Allah belasını versin. Birer hırsız gibi kaçtılar. Filhakika bir Kuvayı Milliye var, ama ümit pek zayıf. Mucize devrinde değiliz. Ben bu işi Said Nursi’ye yazacağım. Çünkü onun nüfuzu çok kuvvetlidir. Hatırı çok sayılır. Onun için bu zata bir mektup yazıp göndereceğim. Ve ondan teşrik-i mesai isteyeceğim.”
Mevlanzade mektubunu yazıp gönderdi. Bundan on gün kadar geçmişti. Belki de on beş gün, hatırlamıyorum. Bir gün matbaamızda oturuyorduk. Misafirlerimiz de vardı. O zamanlar Bahriye Nazırı olan Cakalı Hamdi Paşa ile Divan-i Harbi Örfi Reisi nezdimizde idiler. Şuradan buradan konuşuyorduk. Bu sırada posta müvezzii odaya girdi ve bir mektup bırakarak çıkıp gitti. Rıfat Bey, mektubu okurken yüzünü ekşitiyor, hiddetlendiği aşikâr görülüyordu. Rıfat Bey mektubu okuduktan sonra bana fırlatarak, “Oku da gör” dedi. “Said Nursi benim teklifimi ret ediyor. Ben senin fikrine taraftar değilim, diyor.”
Mektubu gizli okumak çok ayıp olacaktı. Aşikâr olarak okumaya başladım. Cakalı Hamdi Bey ile Divan-ı Harb-i Örfi Reisi Mustafa Paşa da dinliyorlardı. Said Nursi’nin bu cevabi mektubu aynen hatırımda olmamakla beraber, bu mektubunda, Mevlanzade’nin Kürdistan kurma teklifini reddediyor: “Rıfat Bey, Kürdistan teşkil etmek yerine Osmanlı İmparatorluğu’nu ihya edelim. Bunu kabul edersen canımı bile feda ederek çalışırım” diyordu.
Benim aşikâr olarak okuduğum mektubu misafirlerimiz de dinledikten sonra Mustafa Paşa. Mevlanzade’ye, “Rıfat Bey, sen yanlış düşünüyorsun. Said Nursi doğru söylüyor. Kürdistan kurmak değil, Osmanlı İmparatorluğunu’nu yeniden kurmak lazımdır” dedi. (1)
Bediüzzaman, bununla birlikte Şark’ta eğitimin tesisi ve canlanması için faaliyetlerinden hiçbir zaman vazgeçmedi. Doğu insanının eğitim yönünden gerekli imkânlara sahip olabilmesi için her zaman ve her vasıtayı kullanarak büyük gayret gösterdi. Doğunun eğitim ve öğretim hizmetleri yönünden kalkınması için büyük önem verdiği Medresetüzzehra için bütün hayatı boyunca yoğun faaliyetlerde bulundu.
Hatta 1922 yılında Ankara’ya, Büyük Millet Meclisinin davetlisi olarak gittiği zaman, bu konuyu yine teklif etmiş ve yüz altmış üç milletvekilinin imzasıyla gündeme alınmasını sağlamıştı. Ancak daha sonra gelişen hadiseler, bu projenin ve iyi niyetli çalışmanın tahakkukuna imkân vermedi.
1919’da kurulan ve İstanbul’da yaşayan “evlad-ı vatan içinde en ziyade nimet-i maariften mahrum bırakılmış” olan Kürt çocuklarına bir ilkokul kurmak amacıyla kurulan “Kürt Neşr-i Maarif Cemiyeti”nin on beş kurucu üyesi arasında yer aldı. Bu cemiyet, siyasi bir gaye peşinde olmamakla birlikte, bağımsızdı ve sadece eğitim faaliyetleriyle ilgileniyordu. (2)
Kürt Teali Cemiyeti’nin faaliyetlerine Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından 1921 yılında alınan bir kararla son verilmiştir.
DİPNOTLAR:
1- Mary Weld. Bediüzzaman Said Nursi. Entelektüel Biyografi. Etkileşim Yayınları. İstanbul. 2006. sayfa: 194–196
2- Tarık Ziya Tunaya. Türkiye’de Siyasi Partiler II. Hürriyet Vakfı Yayınları. İstanbul. 1986, sayfa:188