Mardin Artuklu Üniversitesindeki poster sunumuzda yanımıza gelen katılımcılar “Anadilinde eğitim konusunda herkes hemfikir. Ancak bunun uygulama boyutu nasıl olacak?” diye sorular yönelttiler. Haklılar. Nüfusunun yüzde 15-20 arası Kürt kimliği taşıyan, ortalama yüzde 15 oranında bu ana dilini konuşan Kürt kardeşlerimizin anadilinde eğitim alması analarının ak sütü gibi helaldir. Ama zihinler oldukça karışık. Çeşitli mazeretlere sığınma gayretleri var. Ancak bunların sonu gelmez. Bir yerden başlanmalı. Peki, nereden başlanmalı?
Bir eğitimci olarak önerim, Kürtçe anadilinde eğitim üç aşamada gerçekleştirilebilir. “Aşama” kelimesinden hoşlanmayanlar olabilir. Ancak bu yazı serisini takip ederseniz sizin de hak vereceğinizi düşünüyorum.
Birinci aşamada, Kürtçenin anadili olarak yeni sistemin 4+4 kısmında ilköğretim okullarına seçmeli bir ders olarak konulmasıdır. Kürt kimliğinin yoğun olduğu iller başta olmak üzere demografik olarak belirli bir oranda Kürtçe konuşan diğer illerde de Kürtçe seçmeli ders olarak konulmalıdır. Bu illerden bazıları, Doğu ve Güneydoğu Anadolu illeri dışında, İstanbul, İzmir, Mersin, Antalya, Bursa’dır. Evinde Kürtçe konuşan, okulda ise Türkçe ile eğitim alan bu çocuklarımızın öncelikle kendi dillerini unutmamaları bu birinci aşamanın birinci faydası olarak görülebilir.
Bu uygulamanın ikinci faydası Kürtçe konuş(a)mayan, milliyetçilik ve ırkçılık hastalığının bulaştığı insanlardaki önyargıların kırılmasıdır. Kürtçe konuşanlara göz ucuyla veya başka bir gezegenden gelmiş gibi veya öcü gibi bakan Kürt olmayan vatandaşlarımızın önyargılarının değişmesine katkı sağlanmış olur.
“Seçmeli ders” uygulamasına geçilmeden önce “Kürtçe” ders müfredatının hazırlanması ve bu dersi verecek öğretmenlerin temin edilmesi gerekir. Müfredat konusunda Kuzey Irak Kürt Bölgesindeki okullarda bu ders varsa (ki, var biliyorum ve Arapça ile birlikte Kürtçe anadilinde eğitim veriliyor) o müfredattan yararlanılabilir. Bu arada Talim ve Terbiye Kurulu sınıf düzeylerine göre yeni bir Kürtçe müfredat hazırlamak durumundadır. Tabi şu Kürtçe dersi müfredatından söz ederken diğer tüm derslerde olduğu gibi Kemalizm tortuları da temizlenmelidir. Yoksa Kürtçe dersinde resmi ideoloji verilirse, bizi başladığımız noktaya tekrar sürükleyecek ve her şey yeniden alt üst olacaktır.
Kürtçe öğretmeni sorununu aşmak için de şu yol izlenebilir: Şu ana kadar üniversitelerin “Kürt Dili ve Edebiyatı” bölümleri olmadığı, olanların da henüz mezun vermediği düşünüldüğünde, böyle pedagojik formasyona sahip öğretmen bulma sorunu vardır. Bu sorunu aşmanın yolu ise üniversite mezunu, özellikle mevcut “Türkçe”, “Türk Dili ve Edebiyatı” öğretmenlerinden Kürtçe anadiline sahip öğretmenlerin seçmeli Kürtçe dersini verebileceklerine olan inancım tamdır. Böyle tanıdığım çok sayıda öğretmen vardır.
Bu aşamaya paralel olarak eş zamanlı olarak Kürtçe derslerini verecek öğrencilerin üniversitelerin ilgili bölümlerinden pedagojik formasyon alarak mezuniyetlerini beklemek ve mezuniyet sonrasında hemen atamalarını yapmaktır. Mardin Artuklu üniversitesinde bulunan bu bölüm diğer üniversitelere de yayılmalı. Çünkü çok sayıda Kürtçe dersi öğretecek öğretmene ihtiyaç olacaktır. Kürtçe bölümlerine Türklerin veya başka ırklardan olanların da girmesini ve Kürtçe öğretmenliği yapmalarını tavsiye etmek gerekecektir. Hatta Türkçe öğretmenlerinin de Kürtçeyi eş zamanlı öğrenmeleri önemli olduğu kadar kolaydır da.
Bu aşamanın en büyük faydası toplumsal psikolojiyi tamir etmek, önyargıları zamana yayarak kaldırmak, sosyal travmadan vatandaşlarımızı kurtarmaktır.
İkinci aşama…
(Devam edecek)