Değerli dostlar! Şuanda Irak ve Suriye Kürdistan’ında Kürtler büyük bir savaşın içindedirler. Bu savaş görünürde adı “İslam Devleti” adı verilen bir örgüt-devlet ile yapılmaktadır. Ve bu savaştan yüz binlerce insan etkilenmekte, çocuklar, kadınlar, yaşlılar hiçbir fark gözetilmeden katledilmekte, insanlar kaçıp sığındıkları dağlarda açlıktan ölmektedirler.
Kürtlerin vatanlarını, canlarını, mallarını, namuslarını korumak için bir ölüm-kalım savaşına girmek zorunda kaldıkları bu örgüte ve yaptıklarına baktığımızda Resulü Ekrem’in (a.s.m.) gayb aşina gözüyle bu örgütten aynen haber verdiğini görmekteyiz. Konu ile ilgili bir hadiste şunları görmekteyiz: “Ahir zamanda genç ve beyinsiz gençler çıkacak. Yeryüzünün (yaratılmışın) en güzel sözlerini söyleyecekler. Kur'ân okuyacaklar, fakat imanları boğazlarından aşağıya geçmeyecek. Dinden, ok yaydan çıkar gibi çıkacaklar. Onları nerede bulursanız öldürün! Onları öldürmekte ecir vardır, bu ecrini kıyamet gününde Allah'ın katında bulacaktır. (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Nesai)”[1] Bu gençlerin bir özelliği de zalim kâfirleri bırakıp Müslüman ve masum insanlarla savaşmalarıdır. Resulü Ekrem (a.s.m.) bu hususu şu sözlerle ifade eder: “Putperestleri bırakıp Müslümanlarla savaşacaklar. Eğer onlara erişirsem, Âd kavmi gibi hepsini öldürürüm. (Buhari)”[2]
Resulü Ekrem’in (a.s.m.) ifadesiyle ahir zamanda çıkacak olan bu genç ve beyinsiz gençlerin bir özelliği de insanları Kur’an’a davet edip ondan nasip almamaları ve Müslümanları şirkle itham etmeleridir. Bu konu Resulü Ekrem’in (a.s.m.) lisanıyla şu şekilde ifade edilir: “Başınıza gelmesinden en çok korktuğum şey, Kur'ân okuyan, sonra da parlaklığı yüzünde belirince İslam'a da yardımcı iken İslam'dan sıyrılıp çıkan ve onu arkasına atan, komşusuna kılıçla yürüyen, onu müşriklikle itham eden kimsedir" dedi. Ben: "Ey Allah'ın Resulü! Müşriklikle itham eden mi, yoksa edilen mi şirke daha yakındır?" dedim. Allah'ın Resulü (s. a. v.): "Şirkle itham eden kişi şirke daha yakındır" dedi. (Ebu Yala)”[3]
Evet, bugün genel olarak Şii, Kürt, Türkmen gibi insanlarla savaşan bu örgüt vb. Müslümanları şirk ile itham etmekte, Şirke araç saydıkları Peygamberler, Evliyalar adına yapılan camileri ve türbeleri yıkmaktadır. Nitekim bunların Hz. Şit (a.s.), Hz. Yunus (a.s.), Hz. Cercis (a.s.) adına yapılan cami ve türbeleri bombalayarak yıktıkları medyada yer aldı.
Hadis-i Şeriflerde bu grup insanların en şerlileri olarak zikredilip, Irak’a saldıracakları bilgisine de yer verilir. Konu ile ilgili hadiste şöyle buyrulmaktadır: “İnsanların en şerlileri Irak’a saldırmadıkça kıyamet kopmaz. Ve Irak’taki masum insanlar Şam’a doğru sığınma yerleri ararlar. Şam yeniden yapılanır. Irak’ta yeniden yapılanır.”[4] Evet, hadiste belirtildiği gibi örgütün zulmünden kaçan masum insanların mühim bir kısmı Şam toprağı sayılan Rojava’ya sığındılar.
Bunların küfrüne âlimler şu hadisleri delil getirmişlerdir: “Müslüman’a sövmek fısktır, onunla çarpışmak da küfürdür." (Buhari)” “Benden sonra birbirinizin boynunu vuran kâfirler olarak (dinden) dönmeyin. (Buhari)” “Her kim biz Müslümanlara silâh çekip kıtal (savaş) ederse, artık o biz Müslümanların camiasından değildir. (Buhari)” buyurmuştur. Elbette bu konuda başka hadislerde mevcuttur. Ama ‘arife bir işaret kâfidir’, kaidesince bu kadar yeter sanırım.
Hadislerde dikkat çeken bir hususta Hz. Peygamber’in (a.s.m.) insanları bu beyinsiz gençlerle savaşa teşvik etmesi ve bunlarla savaşanların büyük sevaplar kazanacağını belirtmesidir. Konu ile ilgili aktardığımız hadislerde şu ifadeler dikkat çekicidir: “Onları nerede bulursanız öldürün! Onları öldürmekte ecir vardır, bu ecrini kıyamet gününde Allah'ın katında bulacaktır.” “Onlara erişirsem, Ad ve Semud kavimleri gibi onları öldürüp imha edeceğim.” “Onlar, hem yaratılış ve hem de ahlak bakımından yaratılmışlar içinde en kötü olanlardır.” “Onları öldürünüz, çünkü onları öldürmenizde Allah katında sizler için büyük ecirler vardır.” Enes (r.a.) den şöyle rivayet edilmiştir: “Ne mutlu onları öldürenlere! Onlar Allah’ın kitabına çağırırlar, fakat ondan değildirler. Onlarla savaşanın Allah katında mevkisi büyüktür.”[5]
Bu beyinsiz gençlerin bir özelliği de batıl görüşlerine Kur’an-ı alet etmeleridir. Konu ile ilgili bir rivayet şöyledir: “Haruriyye, Ali İbnu Ebî Talib’e (r.a.) karşı huruc ettikleri zaman: "Hüküm Allah'ındır" dediler. (Bu ibare Kur'an'dan bir iktibas olması hasebiyle) Hz. Ali de: "Kendisiyle batıl murad edilen hak bir söz" dedi. (Müslim, Zekât 157)”
Değerli dostlar! Kürtlerin bu İslam ve Kur’an düşmanı beyinsiz gençlerle mücadelesini Hz. Peygamber (a.s.m.) şu ifadeleriyle teşvik etmektedir: “En hayırlınız, (zulme düşerek) günah işlemedikçe aşiretini müdafaa edendir. (Ebu Davud, Edeb 121)”
Değerli dostlar! Maalesef Kürtlere karşı daha önce işlenen tüm katliam ve soykırımlarda (Halepçe, Enfal, Dersim, Zilan, Roboski vb.) olduğu gibi bu katliamı da İslam âlemi seyretmekle yetinmektedir. Bu ise İslam kardeşliğine sığmamaktadır. Dünyanın öbür ucunda katledilen bir mazlumun hakkını dile getiren Müslüman idareci ve devlet başkanları, stk lar, cemaatler sıra Kürtlere geldi mi Bediüzzaman Said Nursi’nin ifadesiyle “milliyeti mabud ittihaz eden milliyetçiler” konumuna düşmektedirler. Bu ise Kürtlerin İslam devlet, millet, cemaat ve stk larının samimi, ihlâslı Müslümanlar olmadıkları düşüncesine götürmektedir. Evet, artık milliyetçilerin bize zorla dayattığı Müslüman mazlum kardeşine sahip çıkmama hastalığını bırakalım. Devlet idarecileri olarak, cemaat mensupları olarak, stk temsilcileri olarak DAİŞ denen örgütü terörist olarak ilan edip, yardım kampanyalarıyla Kürt kardeşlerimize sahip çıkalım. Çünkü bu İslami ve insani görevimizdir.
Yazıma son verirken Cenabı Haktan bu İslam düşmanlarıyla savaşan kardeşlerimize muvaffakıyet ve zafer vermesini niyaz eder. Zalimleri ise Ad ve Semud kavmini helak ettiği gibi helak etmesini temenni ederim. Bir başka yazıda buluşmak dileğiyle Allah’a emanet olun. Selam ve dua ile.
[1] . Muhammed bin Süleyman Er-Rudani, Cem’ul Fevaid c. 10, Çev: Naim Erdoğan, Ocak Yayıncılık, İstanbul 2005, sh. 427
[2] . A. g. e, sh. 429
[3] . İbn Hacer El-Askalani, Metalib-ul Aliye c. 5, Çev: Hüseyin Kaya, Ocak Yayıncılık, İstanbul 2006, sh. 266
[4] . (Kenzul Ummal c. 5, sh. 254, El Muttaki; Aktaran: Adem İbrahimoğlu, Yaşanan Ahirzaman, Güneş Yayıncılık, İstanbul 2005, sh. 675)
[5] . Muhammed b. Resul El-Hüseyni El-Berzenci, Kıyamet Alametleri, Çev: Naim Erdoğan, Pamuk Yayıncılık, t.y., sh. 45