Değerli dostlar! “Asurilerin ve Kiyaniler’in cihangirlik zamanında pişdar, kahraman askerleri olan Arslan Kürtler!”[1]hakkında özellikle onların İslamileşme süreci hakkında bu yazımız ve gelecek yazılarımızda bazı müzakerelerde bulunmak istiyoruz.
Tarihçi Miğdisi: “Lisân-ı Kürd Hazret-i Nûh ümmetinden Melik Kürdimden kalmıştır.”[2] diyerek Kürt adının ve dilinin Hz. Nuh’tan bu yana var olduğunu dile getirmiştir.
Yine bazı müfessirler: “Bedevilerden geride bırakılanlara de ki: "Siz yakında zorlu savaşçı olan bir kavme çağrılacaksınız; onlarla (ya) savaşırsınız ya da (onlar) Müslüman olurlar. Bu durumda eğer itaat ederseniz, Allah, size güzel bir ecir verir; eğer bundan önce sırt çevirdiğiniz gibi (yine) sırt çevirirseniz, sizi acı bir azap ile azablandırır.”[3] ayetinde geçen “zorlu savaşçı kavim” ifadesinden Kürtler’in kastedildiğini belirtmişlerdir.[4]
Kürtler’in İslamiyet’i kabul sürecine gelirsek bunun şahıslar bazında Hz. Peygamber (a.s.m.) döneminde başladığını görmekteyiz. Nitekim Kürt Sahabiler olarak Baba oğul Caban ve Meymun el-Kürdi isimleri kaynaklarda yer almaktadır. Kürt Tarihçi ve devlet adamı Muhammed Emin Zeki Beg Caban’ı, Kürdi Caban[5] olarak zikredip kendisi ve oğlu Meymun el-Kürdi Hakkında şu bilgileri vermektedir: “Kürtler ’den bazı şahısların İslamiyet’i kabulü ise Hz. Peygamber (a.s.m.) dönemine kadar geri gitmektedir. Merhum Mahmud Efendi el-Alusi, Ruhu’l Meani adlı ünlü tefsirinde Peygamber Efendimizin (a.s.m.) ashabı arasında Caban-Gavan[6] el-Kürdi diye birinden söz ederken bu zatın, ‘Meymun’ adında bir oğlu olduğunu ve künyesinin Ebu Busayr olduğunu söylüyor, aynı zamanda bu bilgileri Hafız İbn Hacer’in el-İsabe Fi Temyiz es-Sahabe adlı değerli eserine dayandırıyor ki, bu kitapta Gavan el-Kürdi tarafından rivayet edilen bazı hadislere yer verilir ve bu hadislerin de nikâh ve benzeri konularla ilgili olduğunu ekler.”[7] Başka bir eserinde de Caban’ı (r.a.)[8] ve oğlu Meymun’u[9] Kürt meşhurları arasında saymaktadır. Yrd. Doç. Dr. Bekir Biçer ’de bir makalesinde bazı tefsir ve tarih kitaplarını kaynak göstererek Meymun b. Caban el-Kürdi’nin sahabiler’den olduğu[10] bilgisini aktarmaktadır. İbrahim Sediyani’de bir yazısında ilk Kürt sahabi’nin Zozan adında bir kadın olduğunu söylemektedir.[11] Sediyani, Caban’a dair ayrıca şu bilgileri vermektedir: “Caban el- Kûrdî, Resûl-i Ekrem tarafından Bazen bölgesine atanan bir validir. Kendisi aynı zamanda İslam’ın ilk valilerindendir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in belki de tartışmasız en meşhur ve en çok konuşulan hadisi olan şu hadis-i şerifini nakleden kişi, sahabe Caban el-Kûrdî’dir: “Sizlere iki ağır emanet bırakıyorum, onlara sımsıkı sarılın: Biri Kur’an, öbürü de benim Ehl-i Beyt’im (veya Sünnet’im). Bu ikisi asla birbirinden ayrılmaz ve havzada birlikte bana gelirler.” Tirmizi bu hadisi Cabir bin Abdullah’tan, o da Caban el- Kûrdî’den nakletmiştir.”
Meşhur Hadis kitaplarından olan Cem’ul Fevaid adlı kitapta Meymun el-Kürdi adı zikredilmekte ve ondan şu hadis aktarılmaktadır: “Meymûn el-Kürdî'den, o da babasından: Allah Resulü (s.a.v.) buyurdu: "Herhangi bir adam az veya çok bir Mehir karşılığında -içinde onu ödememe niyeti olduğu halde- evlenirse o kişi, Kıyamet gününde Allah'a zina eden kişi olarak kavuşur."[12]
Kürtler’in toplu halde İslam’a geçişleri ise Hz. Ömer (r.a.) döneminde başlayıp Emeviler döneminde sona ermiştir. Tarihçilerin verdikleri bilgilere baktığımızda Hz. Ömer (r.a.) bu bölgeleri fethetmek için ordular gönderdiğinde Kürdistan’da Zevzan (Zozan) diye adlandırılan yerlerin Kürt Emiri haraç verme karşılığında özerk yönetimini garanti altına almıştır.[13]
Kürtlerin İslamileşme sürecini Yrd. Doç. Dr. Bekir Biçer şöyle özetlemiştir: “İslam’ın doğduğu dönemde Kürtler Sâsâni İmparatorluğunun egemenliği altındaydı. Musul çevresindeki Kürtler ise Bizans İmparatorluğuna bağlıydı. Müslümanlar ve Kürtler ilk defa Hz. Ömer zamanında 640 yılında Hulvan ve Tikrit’in fethi esnasında karşılaştı. Sa’d b. Ebi Vakkas, Huzeyfe b. Yemânî’yi Kürtlerle savaşmak için görevlendirdi. 640 yılında Zevzan Kürt emiri Müslümanlara haraç verdi. Musul ve Şehrizor’un fethiyle Irak çevresindeki Kürtler Müslümanların siyasi hâkimiyeti altına girdi. Utbe b. Ferkad, Şehrizor, es- Samağan ve Dârâbâz’ı fethetti. Sonra Ahvaz, Beyruz ve Menâzir fethedildi. 645 yılında Ebu Musa el- Eş’ari Isfahan ve çevresini fethetti. Aynı yıl Sâriye b. Zunem, Fesâ ve Darebecerd’e hâkim oldu. Azerbaycan’da Merzuban yenildi ve Müslümanlar antlaşma yoluyla bölgenin sahibi oldu.
Hz. Osman döneminde fetihlere devam edildi, Kürt direnişi kırıldı ve Azerbaycan’ın fethi tamamlandı. Müslümanlar bir ülkeyi fethe karar verdikleri zaman önce o ülkenin önde gelenlerini Islama davet ederlerdi. Eğer kabul ederlerse dinde kardeş olurdu. Kabul etmezlerse Müslümanların hâkimiyetini kabul etmeleri ve cizye vermeleri istenirdi. Buna karşılık can ve mal güvenlikleri teminat altına alınırdı. Cizyeyi de kabul etmezlerse savaş kaçınılmaz hale gelirdi. Hz. Ömer, Kürtlerin Farslarla birlikte yaşadığı bütün bölgelere İslami davetçiler gönderdi. Ancak kendine çok güvenen Farslar Müslümanları her davette aşağıladılar. Kürtlerde Farslarla birlikte olduğu için iki ordu arasında şiddetli savaşlar oldu. Fars ordusuyla birlikte Kürtler de her savaşta ağır yenilgiler aldılar. Tarih kitaplarında Kürtlerin İslami davete barış yoluyla icabet ettiklerine dair herhangi bir kayıt yoktur. Kürtlerin yaşadığı Şehir ve bölgelerin tamamı fetihler yoluyla Müslümanların eline geçmiştir.
Hz. Ömer ve Hz. Osman devrinde Kürtlerin yaşadığı coğrafyanın tamamı
Müslümanlar tarafından fethedilmiştir. Kürtlerin bir kısmı savaşlar esnasında ölmüş veya öldürülmüştür. Kürtlerin bir bölümü Dört Halife döneminde Müslüman olmuştur. Bir kısmı cizye ve haraç ödemeyi kabul ederek zımmi statüsü kazanmıştır. Ancak zaman içinde bazı Kürtler irtidat ederek âsi olmuş veya Fars âsileri desteklemişlerdir. İsyanlar Müslüman valiler tarafından bastırılmıştır.
Hz. Ali döneminden itibaren Kürtlerin büyük bir bölümü Müslüman olmuş veMüslümanlarla birlikte hareket etmeye başlamıştır. Kürtler artık İslam ümmetinin önemli bir parçası haline gelmiştir. O kadar ki bazı Kürtler Hz. Ali’nin valisi Malik el- Eşter’idesteklemiş ve Hz. Ali de Kürtler üzerindeki vergileri hafifletmiştir.[14]
Değerli okuyucular! Bu yazımızda özet bilgiler aktardık. Geniş bilgi isteyen okuyucularımıza dipnotlarda verdiğimiz kaynaklara bakmalarını rica ederiz. Bir başka yazıda buluşmak dileğiyle Allah’a emanet olun.
[1] . Bediüzzaman Said Nursi, İçtima-i Reçeteler c. 1, Tenvir Neşriyat, İstanbul 1990, sh. 93
[2] . Faruk Arslan, Bilad-ı Ekrad: Kürdistan, sh.4 (İnternet pdf Nüshası)
[3] . Fetih Suresi: 16 (Kur’an-ı Kerim Meali, Ali Bulaç, Darulkitap.com)
[4] . Bekir Biçer, İslam Tarihi Kitaplarında Kürtler Hakkındaki Rivayetler (7 ve 12. Yüzyıl Arası), The Journal of Academic Social Science Studies International Journal of Social Science Volume 5 Issue 6, p. 51-80, December 2012, sh. 59 (İnternet pdf Nüsha)
[5]. Muhammed Emin Zeki Bey, Kürd ve Kürdistan Ünlüleri, Çev: M. Baban-M. Yağmur-S. Kutlay, Öz-ge Yayınları, Ankara 2005, sh. 86
[6] . Gavan, Kürtçe sığır çobanı anlamına gelmektedir.
[7] . Muhammed Emin Zeki Beg, Kürtler ve Kürdistan Tarihi, Çev: Vahdettin İnce vd., Nubihar Yayınları, İstanbul 2010, sh. 124
[8] .M. E.Z. B, Kürd ve Kürdistan Ünlüleri, sh. 86
[9] . A. g. e, sh. 369
[10] . Bekir Biçer, İslam Tarihi Kitaplarında Kürtler Hakkındaki Rivayetler (7 ve 12. Yüzyıl Arası), sh. 60
[11] . 17. 11. 2012 , Kürt Sorunu Forumu, Mazlum-Der, İznik Konuşmasından
[12] . Muhammed bin Süleyman er-Rudani, Cem’ul Fevaid c. 4, Çev: Naim Erdoğan, Ocak Yayıncılık, İstanbul 2003, sh. 284
[13] . Bilad-ı Ekrad: Kürdistan, sh. 8
[14] . Biçer, “ İslam Tarihi Kitaplarında Kürtler Hakkındaki Rivayetler”, sh. 78