İçeriden ve dışarıdan kuşatılmışlık yaşıyoruz şu günlerde; tıpkı içte nefis, dışta şeytan kuşatması gibi. Büyük insan ile küçük insan arasındaki benzerlik gibi bir benzerlik bu ve bu benzer akış kıyamete kadar sürecek bir akış.
Bir ülkenin kalbi başkentte terörist eylem yapıldığı gibi iman mahalli kalbe de şeytani terörist eylemler yapılıyor; nice latife telef oluyor bu saldırıda.
Sebep sonuç ilişkisinin ötesinde anlam dalgalanmaları, hikmet devinimi, hakikat akışı ile hadiseleri bakıldığında şer gibi görünen nice şeyin netice itibariyle hayır olduğu görülür. Bu hayır, vahiyle bağımız ne kadar güçlü ise kendini o derece berrak ve net hissettirir; fert ve ümmet dairelerinde.
Ahzap ordusu kapımıza geldi dayandı; Ahzap suresini Kâfurun suresiyle beraber okuma zamanındayız. Kur’an canlı, hayat dolu, hayatın içi ve hayatın kendisi… Seslenişi; zaman üstünden bütün zamanlara, bütün “an”lara…
Kâinatın kalbi, kalbin “an”ı, “an”ın kalbi onsuz atmıyor…
Can evimizden vurmak isteyen racim şeytan, içteki hannas işbirliğiyle şehirlerimize saldırıyor. Örgütler, devletler şirretliği bunun dış yazılımından başka bir şey değil; Suriye sahnesi ve yakınımıza yaklaşan, içimize işleyen hainine, ahmakkane saldırılar; evet, kalp şehri kuşatma altında!
Modern Ahzap ordusunun tasallutu, içe hedef alan şeytani atışlar, hannas saldırılar; bütün bu gerilimler bize vahye ve sünnete yakınlaşma için bir dürtü olmalı; post modern dağılış, aldanış ve kaymalardan kurtaran dürtü…
Ürküntü veren hadiselerin alt fonu böylesi bir haberden haberdar etme işlevi olmalı. Ekranlarda haberleri bütün detayları ile takip etme, yorumları dikkatle dinleme; geride ümitsizlik, zihin karmaşası, kalp bulanıklığından başka ne bırakıyor?
Şek, şüphe, vesvese atışlarını geçirmeyen “Hendek”; derin ve geniş ise hannas askerleri o hendekten geçemez, okları isabet edemez. Kuşatmadaki kalp şehri “Haramlardan” korumakla hendek derinleştirilir, farzları sağlam sarılmak, sünnete güzel bir tutunuşla tutunmakla genişletir.
Ne post modern atışlar, ne adı bilmem ne füzeleri bir işe yarar; bir de bakmışsınız birbirine düşmüşler, kazdıkları çukurlara kendileri düşmüşler, kendi silahlarıyla kendilerini vurmuşlar!
Son silahları, son hizip ordularını püskürtürsek, fethin yolu açıktır; tıpkı Hendek Savaşında olduğu gibi. Sünnet-i Rasullah (a.s.m.) ve Sahabenin tavrı bunun yol haritası.
Kuşatmayı yarmanın ve fethi gerçekleştirmenin başka bir yolu var mı?