Günümüz insanlığı Peygamberimizin (a.s.v.) nuruna muhtaç
Sadece insanlık değil, sünnetine sıkı sıkı sarıldığını zannettiğimiz bizler daha çok muhtacız.
Sebebine gelince;
Kalp dairesine baktığımız zaman göreceğiz ki, mümin sıfatına haiz olmamız gerektirdiği hallerde hususi dünyamızda çelişki sarmalında kıvranıyoruz.
Bu sıfatlardan belki de en mühimi; tek yumruk halinde birlik içinde olmamız gerektiği
Ama hey hat!
Öyle miyiz gerçekten?
Toplumsal ve manevi hayatımızı çirkin ve merdut hale getiren, hattâ beşer hayatı için zehir olan nifak ve şikakı çocuğumuz gibi besliyor, büyütüyoruz.
Hem şahsi hayatımıza zarar veriyoruz hem de toplumun çimentosu olan birliğimizi kendi ellerimizle darmadağın ediyoruz.
Müminin mümin kardeşinde gördüğü kötü bir sıfat sebebiyle ona düşmanlık yapması mümkün olmadığı gibi, o kötü sıfattan kardeşinin kurtulması için lütufla ona yardımcı olmak gibi bir vazifesi olduğunu Bediüzzaman Hazretleri bize hatırlatıyor.
İhlas düsturları ne kadar çok ihtiyaç ve elzemse biz tam tersini yapıyoruz.
Uhuvvet Risalesinde ehl-i imanın ihtiyacı olan uhuvvet ve muhabbete ne kadar davet varsa, biz adeta içtinap ediyor, icabet etmiyoruz.
Değil mi ki, hem hakikat hem de hikmet nazarında zulümdür.
Öyleyse, müminler arasındaki ve özellikle Nur talebeleri arasındaki tesanüdün muhafaza edilmesi uhuvvetle doğrudan ilgilidir.
*
Kutlu Doğum haftasına girdik. Kuşkusuz birçok il veya ilçelerde Peygamberimizle ilgili etkinlik ve organizasyon yapılacak, Onunla ilgili harika haller anlatılacak.
Sonra, normal hayatımıza devam mı edeceğiz?
Peki Onu anlatırken, ne kadar anlıyoruz, ne kadar yaşıyoruz?
Bir televizyon programı için sokak söyleşileri yapıyordum.
Konu; Kutlu Doğum Haftası üzerine idi.
İnanın Peygamberimizin (a.s.v.) adını dahi bilemeyen lise talebelerine rastladım.
Neden bilemediklerini sorduğumda kabahati hocalarına yükleyerek, sıyrılmayı düşündüler.
Ben, Aile içi sohbetlerde hiç konuşulmuyor mu bu konular? diye sorduğumda yarı istihzalı televizyon izlemekten vakit bulamadıklarını söylemişlerdi.
*
Diyanet İşleri Yayın Kurulu Başkanı Prof. Dr. Saim Yeprem açıklamasında bu yılki kutlamalarda özellikle aile konusunun seçilmesini şahsen isabetli buluyorum.
Yepremin ifade ettiği gibi özellikle medya tarafından aile ikinci plana itilerek Dizilerde nikahsız birlikteliklerin öne çıkarılmakta, hatta güzel bir şeymiş gibi sunulmakta olduğunun altını çizmesi hepimizin problemidir.
Daha da kötüsü, bu diziler özellikle İslam alemine pazarlanarak daha fazla tepki çekmekte.
*
Günümüzde aile kavramı küçümsenmekte özellikle gençler anne ve babaya hürmetsizliği özgürlük saymakta
Peygamberimizin hayatı, sözleri bizim için rehber olmalı.
Çocuklarımıza bu gün Kainatın Efendisini anlatamazsak, mezarda hiç anlatamayız.
Kutlu Doğum programları statik hallerden çıkarılmalı, hayata geçirilmeli.
Diyanet İşleri Başkanlığı resmi prosedürler içinde sıkışıp kalmamalı ve Peygamberimizin hayatını toplumsal harekete dönüştürmeli.
Kutlu Doğum Haftasını yaşayarak anlatmalı. Anlatarak yaşamalı.
Yoksa kıyamet önce kendi başımızda sonra da insanlığın başında patlayacak.