Laik olmayanların adam olmadığının kanıtları

İbrahim KİRAS

İnsanın başına ne geliyorsa dinî taassup yüzünden geliyor” diye düşünenlerin kanıtlarını tartışmaya devam... (Bu yazı bazıları için ikinci baskı olacak. Onlardan özür dileyerek...) 

Laikliğin faziletlerini vurgulamak için olsa gerek, kendilerini dine kaptırmış toplumların bu yüzden ne gibi dertlere duçar olduklarına dair hikâyeler “resmi tarih”in özel önem verdiği konuların başında yer alır. Mesela İstanbul’un fethini anlatan tarih kitaplarının çoğunda şunu okursunuz: “Bizans sonu gelmeyen mezhep kavgaları yüzünden bitap düşmüştü...”

11. ve 12. yüzyıllardan itibaren ticaret yolları üzerindeki hâkimiyetin kaybedilmesi, sınaî üretimin durması, tarım sisteminin çözülüşü, idari mekanizmanın bozuluşu vs... hiç söz konusu edilmez. Bizans’ın yıkılışı “mezhep kavgalarına” bağlanır, geçilir.

Oysa... Mezhep kavgaları devletin zayıflamasının sebebi değil, sonucu olarak ortaya çıkmıştır Bizans’ta. “Doğu Roma İmparatorluğu”, onbeşinci yüzyılda yalnızca İstanbul’un sur içi bölgesinde, yani bugünkü Fatih ilçesinde hükümran bulunuyordu. Osmanlılar şehrin dört bir yanını sarmış, hem Anadolu hem de Balkanlar Türk devletinin mülkü olmuştu. İstanbul’un da Osmanlı tarafından yutulması artık an meselesiydi.

Bizans yöneticileri ve ahalisi yaklaşmakta olduğunu gördükleri bu tehlike karşısında nasıl bir tutum takınılması gerektiği konusunda ikiye ayrılmışlardı. (Bu politik görüş ayrılıklarını aslında büyük ölçüde farklı zümrelerin sosyal durumları ve ekonomik çıkarları belirliyordu.) Bu iki gruptan biri Avrupa’nın yardımını ve desteğini sağlayarak Osmanlı gücü karşısında direnmenin -hatta Türkleri yenip eski topraklarına yeniden sahip olmanın- mümkün olacağını düşünenlerdi. Yöneticilerin ve zengin ailelerin çoğu bu grup içinde yer alıyordu.

Diğer bölüm ise “Türkler şimdiye kadar ele geçirdikleri Hıristiyan şehirlerinde ahaliye iyi davrandılar; ne dinlerine karıştılar ne de ticari işlerine” argümanını ileri sürerek Türk imparatorluğuna katılmayı savunanlardı. Bu grup da çoğunlukla büyük tüccarlar ve din adamlarından oluşuyordu. 13. yüzyılda gerçekleşen Latin işgalinin acı hatıraları hala hafızalarda tazeliğini koruduğu için ahalinin büyükçe bölümü de bu ikinci gruptan yana tavır alma eğilimindeydi.

Ancak, başta İmparator olmak üzere yönetici sınıfın mensupları ilk grupta yer aldığı için devletin resmi politikası bu istikamette oluştu ve Avrupa ile bu bağlamda temaslara başlandı. Muhatap ise Papa’ydı. (Yani Bizans ahalisini dinî bakımdan sapkın sayan, aynı şekilde Ortodokslarca sapkın kabul edilen, Katolik dünyasının ruhani -ve politik- lideri.)

Papalık temsilcileri Avrupa’nın Bizans’ın yardımına koşması için öncelikle “aradaki dini farklılıkların ortadan kaldırılması” gerektiğini bildirdiler İmparator Paleologos’a.

İmparator çaresizdi. “Kiliselerin Birliği” görüşmelerine başlanması talimatını verdi adamlarına.

İki büyük konferansın ardından yürütülen uzun müzakereler sonucunda Bizans temsilcileri “Papa’yı bütün Hıristiyanların başı olarak tanımayı ve itikadî konulardaki farklı görüşlerinden vaz geçmeyi” kabul ettiler. Bunun anlamı Ortodoks inancını bırakmak ve Katolik hâkimiyetini benimsemek demekti.

Ortodoks Kilisesi -tabii olarak- buna şiddetle karşı çıktı. Halk ikiye ayrılmıştı. “Birlik yanlıları” ve “birlik karşıtları” diye. “Kiliselerin Birliği”ni savunanlar “Şehri Müslümanlar ele geçireceğine İsa’ya ve Meryem’e inanan Latinlere verelim” diyorlardı. Bu sözlere cevaben, karşı cephenin liderlerinden Lukas Notaras “Bu şehirde Latin külahı görmektense Türk sarığı görmeyi tercih ederim” şeklindeki ünlü sözünü söylemişti.

“Mezhep kavgaları” veya “din tartışmaları” denilen olayın aslı budur. Görüldüğü gibi “dinî” olmaktan ziyade “politik” muhtevalıdır ve Bizans’ın çöküşünün sebebi değil, sonucudur.

Star

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.