Hanımların Hollandada ağırlığı her sahada hissedilmektedir. Türk asıllı olup orada dünyaya gelen hanımlara da, sonradan ebeveynleri tarafından Türkçe lisan öğretilmiş. Fakat yetişme sistemi tamamen oraya matuf bir şekilde devam etmektedir. Yani yaşantı şekilleri oranın şartlarıyla oluşmaktadır. Bütün bunlara rağmen anavatanları olan Türkiyeden ve Türkiyenin örf, âdet ve inanç mefkûresinden kopmamışlar.
Hasibeler, Sevgiler, Adaletler, Afifeler, Gülşenler ve emsâli hanımefendiler ile görüşme zeminleri hâsıl oldu. Kendilerindeki iş ve dayanışma azmine hayran kaldım. Bazılarının kendilerinin özel iş yerleri var, bazılarının devlet dairelerinde özel birimlerde çalışmaları var. Bazıları özel eğitim vermekte. Bu hanımların büyük kısmı en az iki lisânı fevkalâde konuşuyor, yoksa ayakta kalamazlar. Bir çok engelleri de aşmışlar. Zeki ve münevverler...
Bu gelişmeleri yıllar önce tesbit eden Hz. Bediüzzaman Avrupa komiteleri içinde en şiddetlisi ve en tesirlisi ve bir cihette en kuvvetlisi, cins-i lâtif ve zayıf ve nazik olan kadınların Amerikadaki Hukuk ve Hürriyet-i Nisvan Komitesi olduğunu1 beyan ediyor ve Hucurât Sûresinin 14. âyetinin bugüne bakan işârî mânâsında, Kurânın ışığında diyor ki: Zayıf ve halîm ve yumuşak kadınların cemiyeti kuvvetleşir, sertlik ve şiddet kesb edip bir nevî reculiyet kazanır.2 Bazı büyük dağların dibindeki insanlar dağın haşmetini, büyüklüğünü göremezler. Orada her sahada çalışan, hizmet eden hanım kardeşlerimizin çoğunluğu böyle. Bunun yanına medenî cesaretleri de ilâve edilince bir mânevî reculiyet kazanmışlardır. Meselâ; Sevgi hanımda, orada doğmanın da verdiği ünsiyet ile çok üst düzeyde diyalog ve beşerî münasebetler gördüm. Tâ üniversite rektörlerine kadar çıkıyor. Rotterdam Belediyesinde bir ünitenin önemli biriminde çalışan Afife Hanım ise, kendisiyle görüştüğümüzde, oradaki kadın hakları, çocuk ve aile haklarını bir bir sıraladı. Çocuklar ve anne baba ilişkileri, kanunların ön gördüğü yasal tedbirler vs... Kendilerini dinlerken benim bir çok seminer ve konferansımda anlattığım Aile Hayatı ve Hz. Peygamberin (asm) tesbit ve emirleri gözümün önüne geldi. Onun (asm) on dört asır önce buyurduklarına bugün bütün insanlık âleminin ne kadar muhtaç olduğunu tekrar müşahede etmekteyiz. Gerek âlem-i İslâm, gerekse onun dışındaki bütün ülkeler...
Emekli öğretmen Hasibe Hanımın: Hollandanın, Türkiyenin tam aksine olarak, bozulan ailelerdeki çocukları eğitme sistemi farklı. Çocukları Türkiyedeki gibi kimsesizler yurduna veya bakım yurtlarına vermiyor, onları kanun koruması ve gözetiminde gönüllü annelere veriyor ve her ihtiyacını karşılıyor, yeni evinde her şeyini kontrol ediyor. Yani aile şefkatinden ve aile ortamından koparmıyor. Fakat neden çocuklar yine de aileden kopuyor ve neden aile şiddeti? Neden büyüklerine saygısız? Neden küçüklere ulaşılmıyor? suâlleri ise açıkta kalıyor...
Ticaret dünyasında Adalet ve Gülşen Hanımları iş yerlerinde ziyaret ettiğimizde ise, kendilerinin piyasayı takip ettiklerini, takriben 2-3 lisan konuştuklarını gördük. İş disiplini Anadolu tarzında değil. Tam bir Batı dünyası prensipleri ve titizliği içinde yapıldığını dikkatle izledim. Onların cesareti, aile olarak ayakta kalmaları, ahlâkî yapılarını muhafaza etmeleri ve kız-erkek çocuklarını da aynı tarzda yetiştirmeleri az bir şey değildir. Bu cihetle de tebrike şayanlar. Önlerinde elbette her cihetle engeller var, fakat Allahın yardımı ve kendilerinin deruhte ettikleri Kurânî ve Nurânî dersler ile onları da aşacakları ümidindeyim.
Dipnotlar: 1- B. Said Nursî, 20. Lema 5. Sebebin 3. Haşiyesi; 2- B. Said Nursî, 20. Lema 5. Sebeb
Yeni Asya