Tarhan, LGS'ye sayılı günler kaldığını belirterek bu dönemde anne ve baba tutumlarının da önemine işaret etti. Annenin ve babanın çocuğu doğru yönlendirmesi gerektiğini kaydeden Tarhan, şunları söyledi:
“Anne ve babanın kaygısı bulaşıcıdır. Çocukta sorumluluk duygusu yüksek mi yoksa sorumluluk duygusu düşük mü? Sorumluluk duygusu yüksek olan bir çocuğa yaklaşım farklıdır, sorumluluk duygusu az olan bir çocuğa yaklaşım da farklıdır. Ama genellikle çocukların birçoğu sorumluluk hissediyor. Sorumlulukları yüksek olan bir çocuğa ‘Oğlum/kızım ders çalışmazsan da olur. Mühim olan sensin, senin sağlığın’ dediğiniz zaman çocuklar çok bunalır. Çocuğun zaten sınavla ilgili kaygısı var, beklentisi var, korkusu var. Böyle durumlarda korkusu olan bir kişiyi kaçıyorsunuz. Çocuk ‘Eyvah demek ki benim sınavı yapamama durumum var ki annem ve babam böyle konuşuyor’ diye kaygılanır.”
Sonuca değil, sürece odaklanılmalı
Oysa çocuğun sınav kaygısını önlemek için sürece odaklanılmasını tavsiye ediyorsunuz. Sınava kadar olan bu dönemde sınav sonucuna değil, buradaki sürece odaklanması lazım. Sınav sonucuna odaklanmak insanın kontrol edemeyeceği bir şeydir. Kontrol edemeyeceği bir şeye odaklanınca kaygı yükselir. Oysa kontrol edebileceği noktada örneğin sınava kadar bildiklerini tekrar etmek, 100-200 ya da 300 tane soru çözmek önemlidir.”
Deneme sınavlarındaki başarıya bakılmalı
Bu gibi sınavlarda çok büyük hedefler koymanın mesela 10 bine girme hedefinin de sonuç odaklı düşünceden kaynaklandığını belirten Tarhan, “İlk 10 bine gireceğim baskısı, sonuç odaklı düşüncedir. Genç burada ‘İlk 10 bine giremezsem ne olacak?’ demeye başlıyor. ‘Ben elimden gelenin en iyisini yapacağım, benim görevim bu ama kaç bine girerim onu bilemem. İnşallah 10 bine girerim ya da 50 bine girerim’ gibi bir hedef koyabilir kendine… Ama sabahtan akşama kadar sürekli sonucu düşünürse o öğrenci sınavda panik yapıyor. Burada çocuğun ya da gencin deneme sınavındaki başarılarına bakması gerekiyor. ‘Deneme testlerinde ilk 10 bine girebiliyorum. Ben daha önce deneme testinde şu puanı aldım, bunu da yapabilirim. Başarılı olmamam için hiçbir sebep yok’ şeklinde düşünürse kaygısı azalır. Yani hazırlıklı olan kişinin böyle durumlarda kaygısı azalır.” diye konuştu.
Stres altında soğukkanlı kalmanın öğrenilebilen bir beceri olduğunun altını çizen Tarhan, “Bu doğuştan gelmiyor. Bir geminin fırtınaya hazırlanması gibidir. Akıllı kaptanlar fırtınaya yakalanmamak için önlem alanlardır.” dedi.
Sınava sayılı günler kala her gün için plan yapılması gerektiğini belirten Tarhan, sınava kimileri zaman çok fazla anlam yüklendiğini belirterek “Oysa sınav hayatta başarı basamaklarından biri.” dedi.
Sınav stresiyle baş etmede beyin dostu yaşamak önemli
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, sınav stresiyle başa çıkmak için tavsiyelerini şöyle sıraladı:
“Sınav stresiyle başa çıkmada uyku, beslenme ve egzersizin katkıları çok büyük. Uyku beynin en büyük dostudur. Beyin dostu yaşayan kişiler sınavda daha rahat eder. Beyin dostu yaşamada ne vardır? Burada beslenme tarzı çok önemlidir. Mideyi aşırı doldurmamak gerekiyor. Sınav öncesinde mide aşırı dolduğu zaman odaklanma zorlaşıyor. O nedenle sınav öncesinde hafif şeyler yemek çok önemli. Ders çalışmadan önce karbonhidrat ve çok şekerli şeyler yediğiniz zaman kan şekeri birden yükseliyor. Böylece uykuya eğilim, halsizlik, kolunu ve bacağını oynatamayacak derecede halsizlikler oluşur. Akdeniz mutfağı çok önemli. Renkli tabak diyoruz aynı zamanda. Protein, karbonhidrat, sebze ve meyvenin içinde olduğu, her renkten yiyeceğin olduğu bir beslenme modeli. Bu şekilde beslenmek beyin dostu beslenmedir.”
Stresle başa çıkmada uyku mutlaka düzenlenmeli
Stresle başa çıkmada kaliteli uykunun da önemine işaret eden Tarhan, “Yatmadan önce kahve içmekten kaçınılmalıdır. Erken yatıp erken kalkmaya özen göstersinler. Uykudan önce tablet ve telefonları bıraksınlar. Bu da uykunun kalitesini düşürmektedir.” diye konuştu.
Günde iki kupa kahve içebileceklerini belirten Tarhan, “Sabahtan öğleye kadar kahve tüketmekte hiçbir sorun yoktur. Kahve doğal olarak dikkat açar.” dedi.
Anne baba ilişkisi çocuğun akademik başarısını etkiliyor
Çocuğun anne ve babasının ilişkisini örnek aldığını belirten Tarhan, “Evde huzurlu sıcak bir ortam varsa anne baba çocuğa eğitim için atmosferi zaten hazırladı demektir. Çocuk eve severek geliyorsa, evde mutluysa, eşyasını odasını seviyorsa yüzde 50’si halloldu demektir. Çocuğa özgürlük-sorumluluk dengesini de öğretmek gerekiyor. Her yaşın sorumluluğu ayrıdır. 5-6 yaşındaki çocuğa, 12-13 yaşındaki çocuğun sorumluluğu verilmez.” diye konuştu.
Evin en güvenli alan olduğu hissettirilmeli
“Bu dönem aynı zamanda ergenlik dönemi” diyen Tarhan, “Bu kendi kimliğini arayıp bulma dönemi. Bu dönemde annesinin ve babasının yanında olduğunu hissetmeleri önemli. Çocuğun en güvenli alanı evi. Çocuğa bu hissettirilmeli.” diye konuştu.
Çocuğa konuşma imkanı verilmeli
Çocukla beraber zaman geçirmenin de önemli olduğunu kaydeden Tarhan, “Beraber zaman geçirirken tek konu ders olmamalı. Hayat olayları, günlük olaylar hakkında konuşulabilir. Ama sadece anne ya da baba konuşmayacak. Genellikle bizim kültürümüzde anne ve baba konuşuyor, çocuk dinliyor. Çocuğa soru sordurtan en güzel öğrenme yöntemi sokratik sorgulama yöntemi. Çocuğa konuşma imkanı verecek şekilde çanak sorular sorulabilir. Mesela ‘Şu konuda ben böyle diyorum’ diye yaklaşmak yerine ‘Sen bu konuda ne düşünüyorsun’ şeklinde bir yaklaşım yararlı olabilir. Çocuğa buyurgan davranmak yerine örnek olmak ve seçenek sunmak gerekiyor.” diye konuştu.
Stres var, panik yok diyoruz
Sınav öncesinde stresin de normal olduğunu ve olması gerektiğini belirten Tarhan, “Stres var, panik yok diyoruz. Çocuğun sınav öncesi stres olması normal. Bundan korkmasınlar. Stres var panik yok. Çünkü panik bozuyor kişiyi. O stres değil. Annesinin ve babasının yanında olması yeterli. Çocuğa hiçbir şey demesinler. Kapıya kadar götürsünler. Soğukkanlı bir şekilde, hiç ders konuşmasınlar. İsterse çocuk onlara sorsun” tavsiyesinde bulundu.