Anma programlarına bu yıl ilk kez bakan düzeyinde katılım oldu. Devlet Bakanı Faruk Çelik, "Madımak Oteli'nde yaşanan acı hepimizin acısıdır, tüm Türkiye'nin acısıdır. Bu olayın tarafı olamaz, bu olayın tarafı olmak, aslında yangını söndürmemek demektir.'' dedi.
Sivas'ta 2 Temmuz 1993 tarihinde 37 kişinin yakılarak katledildiği Madımak olaylarının üzerinden 17 yıl geçti. Olaylarda hayatını kaybedenler, dün düzenlenen çeşitli törenlerle anıldı. Amasya, Erzincan, Çorum, İstanbul, Ankara, Adıyaman ve diğer illerden yaklaşık 5 bin kişi programlara katılmak için Sivas'a geldi. Yoğun güvenlik önlemlerinin alındığı anma etkinliklerine bu yıl ilk defa bir bakan katıldı. Madımak Oteli önünde konuşan Devlet Bakanı Faruk Çelik, "Madımak Oteli'nde yaşanan acı hepimizin acısıdır, tüm Türkiye'nin acısıdır. Bu olayın tarafı olamaz, bu olayın tarafı olmak, aslında yangını söndürmemek demektir.'' dedi.
Konuşma öncesi Bakan Çelik, Vali Ali Kolat, bazı milletvekilleri, sivil toplum örgütü başkanları ve kurum temsilcileri ile kol kola yürüyerek Madımak Oteli'ne geçti. Burada yapılan saygı duruşunun ardından konuşan Bakan Çelik, sözlerine, "2 Temmuz 1993 tarihin acı günü." diyerek başladı. Aradan 17 yıl geçmesine rağmen o günü unutmadıklarını söyleyen Çelik, şöyle konuştu: "Bu işin tarafı yoktur, tarafları yoktur. Herkes, 73 milyon bir taraftadır. İnsanlık adına bir taraftadır. Oteli saran ateş, hepimizin yüreğini sarmıştır. O olayı tezgahlayanları, parmağı olanları, sinsi güçleri, şiddetle ve nefretle lanetliyorum. Hayatlarını kaybedenleri saygıyla anıyorum.'' Anadolu coğrafyasının binlerce yıldır barışın, kardeşliğin, hoşgörünün havzası olduğunu kaydeden Çelik, Mevlânâ, Yunus Emre, Hacı Bektaş-ı Veli gibi gönül fatihlerinin bu topraklarda filizlendiğini ifade ederek, "Biz aşure gibiyiz. Hepimiz farklı tatlarız. Kerbela'da birlikte susuz kaldık. Çanakkale'de 7 düvele karşı savaştık. Daima bir, diri ve iri olacağız." ifadelerini kullandı.
Bakanlık tarafından düzenlenen Alevi çalıştaylarında sürekli olarak Sivas Madımak olaylarının gündeme geldiğini hatırlatan Bakan Çelik, verilen sözlerin toplumu üzmeyecek şekilde yerine getirileceğini söyledi. Meclis'te konunun gündeme geldiğini anlatan Bakan Çelik, "Türkiye'de karanlık olayların çözülmesi için çalışmalar yapılıyor. İncelenecek olaylardan biri de Sivas olaylarıdır. Ne yazık ki aradan 17 yıl geçmesine rağmen aileleri ve toplumu rahatlatacak bir şekilde olayları tertipleyenler ortaya çıkartılamamıştır. Ama o gün konuşmayanlar bugün daha rahat konuşabilmektedir. Otelin kamulaştırma süreci devam ediyor. Valilik ve Sivas'taki STK'larla bu konu çözülecek." dedi. Bakan Çelik ve beraberindekiler daha sonra otelin önüne karanfil bıraktı.
Madımak olaylarının 17. yılı anma programının ikincisi CHP tarafından yapıldı. İl binası önünde toplanan 15 milletvekili ve partililer, Atatürk anıtına çelenk koyup saygı duruşunda bulundu. Burada konuşan CHP Sivas Milletvekili Malik Ejder Özdemir, yaşananların Sivas ve Sivaslılara mal edilmemesi gerektiğini belirterek, faillerin bulunması ve olayın aydınlatılmasını istedi.
CHP'lilerin anma programının hemen ardından, Ethem Bey Parkı önünde toplanan çok sayıda sivil toplum örgütü, olaylarda ailelerini kaybedenlerle birlikte Madımak Oteli'nin önüne geldi. Saygı duruşunun ardından otel önüne karanfil bırakıldı ve olayda hayatını kaybedenlerin isimleri okunarak "burada'' diye karşılık verildi. Daha sonra olayda ölenlerin aileleri, Madımak Oteli'ne girdi. Ailelerin burada gözyaşlarına hakim olamadıkları görüldü. Otel önünde düzenlenen programda konuşan Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Ali Balkız, Madımak Oteli'nin müze olmasını istediklerini söyleyerek, 17 yıl önce yaşanan olayları hiçbir zaman unutmayacaklarını belirtti. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Fevzi Gümüş ise katliamın hâlâ bütün boyutlarıyla ortaya çıkarılmadığını, karanlıkta kalmış gerçek faillerinin henüz bulunmadığını'' ifade etti. Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu Turgut Öker de Madımak Oteli'nin müze olmasını istedi. Konuşmaların ardından topluluk sessizce dağıldı.
Sivas'ta dün okunması planlanan 'Miraç hutbesi'nin yerini 'birlik ve beraberlik hutbesi' aldı. Olayların anma yıldönümünün cuma gününe denk gelmesi nedeniyle camilerde okunacak hutbe iki gün önce alınan kararla değiştirildi. Hutbede Kurtuluş Savaşı'nda, Çanakkale'de düşmanla mücadele eden ruhun önemine değinilerek birlik ve beraberlik mesajı verildi.
Diğer yandan anma programları için yoğun güvenlik önlemleri alındı. Polis, otele çıkan sokaklar ile Hükümet Meydanı'na çıkan caddeleri saat 09.30 ile 13.30 arasında araç ve yaya trafiğine kapattı. Çevredeki yüksek binalarda keskin nişancılar görev yaparken çevre illerden gelen polislerle birlikte yaklaşık 3 bin polis görev yaptı. Otelin önü her yıl olduğu gibi yine sivil polisler tarafından abluka altına alındı. Anma gösterilerinin yapıldığı bölgede birçok esnaf dükkanını açmadı. Belediye Çarşısı saat 13.30'a kadar kapalı tutuldu.
Sivas mazlumlarının acısını paylaşıyoruz
Bundan tam 17 yıl önce Pir Sultan Abdal Şenlikleri için bir araya gelen 37 aydın ve sanatçı, kaldıkları Madımak Oteli'nde yakılarak katledildi. Tüm Türkiye'yi derinden yaralayan bu olayın acısı bugüne kadar dinmedi. Bu acıyı bir kez daha anmak üzere 'Sivas Yasında Buluşan Kadınlar' ismiyle bir araya gelen kadınlar, bu amaçla bir ilan verdi. Altına 19 kişinin imza attığı, "Zulmü tanımlamakta ve sorgulamakta yeteri kadar sorumlu davranamadık." özeleştirisinde bulunulan metinde, "17. yılında Sivas mazlumlarını anıyor, ailelerinin ve sevenlerinin acısını paylaşıyoruz." ifadeleri kullanılıyor.
Sivas'ta 37 kişinin hayatını kaybettiği olayların, artık bir Alevi-Sünni çatışması olarak değil, derin devletin bir organizasyonu olarak gerçekleştirildiği herkes tarafından biliniyor. Bunun özellikle Ergenekon davası sırasındaki gelişmelerle daha çok gün yüzüne çıkması, bu alana mesafeli duran isimleri ve sivil toplum örgütlerini de harekete geçirdi. Bu acıyı anmak üzere 'Sivas Yasında Buluşan Kadınlar' adı altında bir araya gelen kadınlar, 'http://sivasyasindabulusankadinlar.blogspot.com/' isimli sitede bir anma ve taziye metni yayınladı. Taraf gazetesinde de yayımlanan metinde şu ifadelere yer veriliyor: "Sünni Müslümanların, boyutları insan havsalasına sığmayan bir zulmün sorumlusu olarak gösterildiği bir dönemde; bu yüzden karşılaştığım suçlamalara isyan ederken, bir tür şok hali içinde o zulmü tanımlamakta ve sorgulamakta yeteri kadar sorumlu davranamadım. O yangın bana da değdi, dağladı beni. Eğer bugün 2 Temmuz'a dönebilme imkânım olsaydı, Madımak Oteli'nin kapısında durup bedenimle bir duvar olmak isterdim..."
Taziye anlamına gelen ilanın altına imza atanlar arasında, Cihan Aktaş, Yıldız Ramazanoğlu, Mualla Kavuncu, Aslı Öztürk, Nesrin Semiz, Özlem Yağız, Fatma Çiftçi, Funda Tuğrul, Şilan Timur, Emine Uçak Erdoğan, Havva Yılmaz, Sıdıka Çetin, Feyza Akınerdem, Hilal Kaplan, Neslihan Akbulut gibi isimler bulunuyor. EMİNE DOLMACI İSTANBUL
Yıldız Ramazanoğlu: Ötekinin hakikatini ve acısını görmeliyiz
Bugüne kadar herkes sadece kendi yaşadıklarına, kendi acılarına odaklanmıştı. Son 5 yıldır çok şey değişti. Herkes ötekinin hakikatine ve acısına bakmaya başladı. Biz de bu şekilde olaya yaklaştık. Orada yanan insanların yakınlarının acılarını paylaşmak istedik. Şu anda cezaevinde yatanlar arasında o gün şehirde bile bulunmayan insanlar var. Adalet tecelli edene kadar bu olayın üzerine gitmeliyiz.
Hilal Kaplan: Alevilerin yasını paylaşmakta geç kaldık
Sivas katliamı, Aleviler ile Sünnilerin arasına etkisi kalıcı olacak nifak tohumlarını ekmek için yapıldı. Kalıcılığı garantilemek için de arkasından Başbağlar katliamı yapıldı. Bunun üzerine tam da Ergenekoncuların arzu ettiği gibi Sünniler uzun yıllar bu facianın yıldönümünde kayıtsız kaldılar. Bu anlamda Sünni Müslümanlar olarak Alevi kardeşlerimizin yasını paylaşmakta geç kaldık. Bildiri de bu geç kalmışlığı telafi çabası olarak okunabilir.
Neslihan Akbulut: Bugüne kadar düşündük ama yapamadık
Böyle bir duruş her zaman vardı. Ancak Sivas olayları ne Aleviler, ne Sünniler ne de siyaset yapan diğer kesimler nezdinde açık bir olay değildi. Alttan alta bir derin devlet organizasyonu olarak konuşuluyordu. Ergenekon davası bunun gerçekliğini gün yüzüne çıkardı. Bu davranış, bugüne kadar düşündüğümüz ancak yapamadığımız bir şeydi.
Zaman