Kâfiye

Mahir DUMAN

“Allah’ın sevgili Resûlünün faziletlerinin sınırı ve sonu yoktur ki ağız onun fazilet ve kemalâtını tarif etsin.”

Kâside-i Bürde

***

Âlem, bir kutsi kaside, bir harika manzume... Gökler, ilâhi bir saltanatın azametli sultanına işaret ediyor. Bakın…

Yıldızlar, ışık ışık yandı. Nebatlar, çiçek çiçek açtı.

Güneş, fokur fokur kaynadı. Ay, perde perde aralandı.

Yüce Rabb’imiz, gökler sayfasını kudret kalemiyle yazdı. Yer küreyi kader programıyla tanzim etti.

Ve...

İnsan, bir kutlu yolcu olarak dünyayı şenlendirdi. Böylece şiir tamam oldu. Kutsî manzume vücut buldu.

Ancak bu şiire bir de kafiye gerekti. Yüce kudret onu tamam etti. Efendimiz’i (a.s.m) şu âlem sayfasının kafiyesi, o gül bahçesinin bülbülü yaptı. Böylece ilahi nizam tamamlandı.

Artık, o gül yüzlünün sevdası uğruna akacak sular. Güller, onun için kızaracak. Nergisler ona özleminden boynunu bükecekti.

Eli kalem tutanlar, kalemine sarılacak, dili dönenler onu terennüm edecek, yanık sineler onun için kıvranacak, bülbül diller onu namelere dökecekti…

Bakın bir sevdalı, gönül tellerine nasıl da dokunuyor:

“Ey zatı ezelden beri cananım efendim,
Dîdarına bin kerre feda cânım efendim.”

K. Edip Kürkçüoğlu

Ayrılık ateşiyle yananlardan birisi de Salâhî:

“Hicrin ile giryânım
Güldür yâ Resûlallah
Derdin ile nâlânım
Güldür yâ Resûlallah”

(Senden ayrı kaldım. Bunun için ağlarım. Derdine düştüm inliyorum. Güldür ey Allah’ın Resûlü!)

Aşkı ifadeden aciz diller çözülmüş, sevdayı yazamayan kalemler şevke gelmişti. Onun aşkıyla dillerdeki söz, kasidelerdeki öz şeref kazanmıştı.

Fâhire, onun yoluna bakın nasıl güller serpiyor:

“Ya Muhammed senin aşkına kurban olayım
Ayağın hâkine ben hâk ile yeksan olayım.
Göreyim gül yüzünü seyrine ver de takat
Bakayım hüsnüne ben öyle hayran olayım.
Seni sevmek bile haddim değil amma severim
Sen de sev bendeni nail-i ihsan olayım.”

(Didar: yüz. Bende-i muhtaç: ihtiyaç sahibi köle. Hâk: toprak. Hâk ile yeksan: yerle bir olmak. Hüsn: güzellik. Nail-i ihsan: iyilik.)

Şimdi de bir âşıkın feryadına kulak verelim:

“Can dayanmaz nâre yâ Resûlallah,
Senden olur çâre yâ Resûlallah!
Âh edip inledim nice bin zaman,
Gönlüm pâre pâre yâ Resûlallah!..”

M. Necati Bursalı

Söyleyenler söylemiş her şeyi. Biz ne diyelim ey Nebi! Biz de seni sevenleri anlıyoruz.

Selâm sana ey sevgili, kar taneleri sayısınca, yağmurun damlaları adedince selâm...

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (3)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.