Kâbemin çevresini, kaplamış Koca Devler,
Mağrur ve mütecessim; Bina denilen evler.
Hâlâ yükselmekteler; yek-pâre ve büsbütün,
Kâbem ki; Kametiyle, görünürdü daha dün.
Çin Seddi’ne mümâsil, çevrilmiş çepe-çevre,
Kâbe’yi değil de sen; Taş duvarı seyreyle.
Avuç içinde Kâbe, Kalp gibi sıkışmakta,
O hâli gören Hüccac, bil ki; mahzûn olmakta.
Dünden tâ bu güne; Tek Kâbe kaldı Yâdigâr,
Eski İmaretler hep; yerde medfûn tarumar.
İbrahim’in izi kaldı, Makamında Taşında,
Davetiyle Gelirler, Mü’minler her yaşında.
Yalın ayak, Başı açık, Lebbeyk deyip gelirler,
Hacerü’l-Esvedine; Toplu selâm verirler.
Bir İbrahim (A.S.) Gelip de; Taş üstüne taş koysa;
Binalardan en Büyük, Yine O Kâbem olsa.