İslâm'da bazı ibâdetler için temizlik şart koşulmuştur. Kur'ân ve hadislerde namazın insanı mânen temizlediği ifâde edilir. Namaz, için emredilen abdestin de esas amacı, bu mânevî temizliğe (namaza) bir hazırlıktır. Yine namaz için namaz kılınan mekânın ve elbisenin temiz olması gerekmektedir. Müddessir Sûresi'nin ilk beş âyeti, İslâm'da dış temizliğe verilen önemi gösterir: "Ey elbisesine bürünen! Kalk ve uyar. Rabbini tekbir et. Elbiseni temizle, pislikten kaçın." (74/1-5) Burada, "insanları uyarmak", "Rabbi tekbir etmek" ve "elbiseler ile bedeni temizlemek" istenmektedir. Bu durum, yani hem maddî hem de manevî temizlik Kur'ân'da sık sık birlikte zikredilir: "Muhakkak ki Allah tevbe edenleri sever ve temizlenenleri sever. (Bakara, 222) Hz. Peygamber (a.s) de, "Temizlik, namazın anahtarıdır" (Tirmizî, 1, 3); "Din, temizlik üzerine bina edilmiştir" ve "Temizlik imânın yarısıdır" (İbn Mâce, 1, 5) buyurmuştur. Bu hadislerin de açıkça vurguladığı gibi, burada asıl amaç, dış temizlik vasıtasıyla elde edilecek olan iç temizliğidir. Şimdi iç temizliğe vesile olan dış temizlikleri ayrı ayrı ele alalım:
1) Abdest
Beden temizliğinin ilk şartı abdesttir. Abdest kelimesinin Arapçası vuzû'un kökeninde "güzellik" anlamı vardır. Din dilinde abdest, namazlardan önce bedenin belli kısımlarının yıkanması ve mesh edilmesidir. Abdestin farzları, şu âyette zikredilir: "Ey îmân edenler! Namaza kalktığınız vakit yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın, başlarınızı mesh edin ve topuklara kadar ayaklarınızı da (yıkayın)." (Mâide, 6)
2) Gusül
İslâm, kadın ve erkeğe ihtilâm ve cinsî birleşme sonunda gusletmelerini emreder. Bu emir, Kur'ân'da şöyle geçer: "Eğer cünüp iseniz gusledin." (Mâide, 6) Gusletmek, namaz için ilk adımdır. Hadislerde Cuma ve Bayram namazlarına giderken gusletmek, temiz elbiseler giymek ve mümkünse güzel koku tavsiye edilir. Bu da gösteriyor ki, abdest almak veya gusletmek bir kişinin "kirli" olmasından kaynaklanmamaktadır. Gerçek amaç, en büyük ibâdet olan, dinin direği namaz için bir ön hazırlıktır. Esas gaye manevîdir. Bununla birlikte abdest ve guslün temizliğe katkı yaptığı ve temizlik alışkanlığı sağladığı inkâr edilemez.
3) Teyemmüm
Kur'ân-ı Kerîm'de bu hususta şöyle denilmektedir: "Eğer hasta veya yolcu iseniz veya biriniz tuvaletten gelmişse ya da kadınlarınıza dokunmuşsanız ve de su bulamamışsanız temiz bir toprağa yönelin, ondan yüzlerinize ve ellerinize sürün. Allah size güçlük çıkarmak istemiyor, fakat sizi temizlemek ve size olan nimetini tamamlamak istiyor ki şükredesiniz." (Mâide, 6) Su bulmayan veya su kullanması zararlı olan kimseye, teyemmüm yapması emredilmektedir. Su yerine temiz toprak kullanılmasının bir temizlik vasıtası olduğu kabul edilir. Her ne kadar toprak belli şartlar altında temizleyici olsa da, onunla yüzü ve elleri mesh etmenin bedeni temizlemediği açıktır. Burada asıl kastedilen manevî ve kalbî temizliktir.
4) Misvak
Hz. Peygamber (s.a), misvak kullanmaya öylesine ehemmiyet gösterirdi ki, hiçbir şart altında onu ihmal etmemiştir. Hatta ölüm döşeğinde bile bir misvak istediği ve bundan birkaç dakika sonra da son nefesini verdiği rivâyet edilir. (Buhârî, 64, 83) Şu hadis onun bu konudaki yaklaşımını açıklar: "Eğer ümmetime güçlük vermeyeceğini bilseydim, her namazda —bazı rivâyetlerde, her abdestte— misvak kullanmalarını emrederdim." (Buhârî, 19, 9) Hz. Peygamber'in, gece yarısından sonra teheccüd namazına kalktığında bile önce misvakla ağzını temizlediği söylenir. (Buhârî, 4, 73).
Bütün bu temizlik unsurlarında amaç, hem maddî hem de manevî temizliktir. İslâm'da esas gaye manevî yöndür. Ama maddî yönü ihmal ederek mânevî alanda yol katetmek ilâhî sistemde mümkün değildir.
Yeni Şafak