Kuran, öncü ve lider toplumun/topluluğun belirgin altı özelliğinden bahseder.(5/54)
Bu özellikler bir bakıma söz konusu toplumun varlık gayesini de belirleyen olmazsa olmaz ilkelerdir.
Birinci özellik, Allah tarafından sevilir olmaktır. İkincisi, Allah'ı seven bir toplum kıvamına ermiş bulunmaktır. Her iki özelliğin oluşması da Peygambere tabi olmakla doğrudan irtibatlıdır. "De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana tabi olun ki Allah da sizi sevsin" buyruğunda, her iki sevginin sebep-sonuç ilişkisinde bağlandıkları şart bize bu şekilde açıklanmaktadır.
Üçüncü özellik, inananlara karşı mütevazi olmaktır. İnanan insana, kendi nefsine olan hürmetinden, saygısından öte bir saygı ve hürmet beslemektir. İnanma kimliğini, diğer bütün kimliklerden, diğer bütün unvan ve meziyetlerden üstün görme keyfiyetine, kalbiyle, ruhuyla, aklıyla, zihniyle ve karakterini ele veren bütün davranışlarıyla demir atmaktır. İyiliğe, hayra ulaşılması adına ne varsa, bütününde öncelikli tercihini hep mümin kardeşinden yana kullanmaktır.
Dördüncü özellik, kâfirlere karşı izzetli, onurlu bir duruş sergilemektir. Onların dini hafife alan laubali tavırlarına karşı kayıtsız duruş, bir onur erozyonudur. Onların inkarlarına karşı güçlü bir iman mücadelesi veremeyiş, dinde çözülüştür. Onlara benzeme, onlar gibi yaşama hali onlar gibi oluştur. "İrtidat" bunun adıdır. Değerlerini yitirişin, kendinden kaçış ve uzaklaşışın...
Beşinci özellik, Allah yolunda cihat etmektir. İnsanlık hayrına olan bütün çalışmalarında, bütün uğraşılarında Allah rızasına kilitlenmek; başkaca bir beklentiyle, maddi-manevi bir gaye ve idealle, bu yüce ve yüksek mefkûresini gölgelememektir. İlay-ı kelimetullah kavramıyla anlatılan saf ve duru muhtevayı, çeşitli kelepir sevdalarıyla kirletmemek, yaban ümniyelerle tanınmaz hale sokmamaktır. Yani ihlaslı olmak, ihlası bir iffet hassasiyetiyle daim korumaktır. Makama, mansıba, mevkie, dünyanın diğer geçici köpükten süslerine, kanmamak, aldanmamak, meyletmemektir.
Gaye ve maksada Allah'ın yol diye tarif ettiği yoldan gitmektir bir de. Hakk'a ancak hak vesilelerle gidileceğini bilmektir. Ne kadar cazip görünürse görünsün, batıl yola yönelmemektir. Gayeye ulaştırır zannıyla her yolu meşru sayma zaafına ya da gafletine düşmemektir.
Altıncı özellik, kınayanların kınamasından korkmamaktır. Yani, şuurda billurlaşmaktır. İnandığı ve inandığı için yaşadığı değerlerin tümüne sonsuz bir bağlılık duymak, aşkın bir bütünleşmeye ulaşmış bulunmaktır. İkileme düşmemektir. Doğrularını doğrudan savunmaktır. Ayrışma ile anlaşma alanlarını korumak, anlaşma ile ayrışma noktalarını birbirine karıştırmamaktır. Öz benine saygısından ödün vermemek, kimliksiz, kişiliksiz, müptezel bir hal almamaktır.
Bu altı özellik, varlık sebebi ölçüsünde birbiriyle irtibatlıdır. Sevgiyi yitiren, cihadı da yitirir. Cihadı yitiren daim zillette kalır.
Bu altı özelliği birden taşıyan toplum/topluluk, bünyesinde mastır toplum olmanın bütün vasıflarını barındırıyor demektir. Eksiler, elbette eksiklik anlamına gelir. Ve eksiler fazla hale gelince o toplum mastır toplum olma vasfını kaybeder. O zaman da Allah onları önceki öncülük, liderlik konumundan alır; yerlerine bu vasıflarla donanımlı bir başka toplumu/topluluğu getirir. Ve tekerrürler, bir birini bu şekliyle takip eder, sürer gider...
Bugün