Medeniyetin şifreleri hayatın ayrıntılarında

Dursun SİVRİ

Medeniyete dair değerlendirmeler Yusuf Kaplan’ın ezber bozan yazıları ile gündeme geldi. İyi de oldu.

Nasıl ezber bozdu derseniz…?

Yusuf Kaplan’ın, sınırlı, sorumlu Risale-i Nur eksenli grupların birine mensubiyetinin olup olmadığını bilmiyoruz. Ama yazılarının satır aralarından anlaşılan krimonolojiye göre üçüncü bir gözden gözlemler olmayıp eserlerden elde edilen çıkarımlar göze çarpıyor.

 

Bilindiği gibi Risale eksenli hizmet gruplarımızın risaleden anladıklarını hizmet metotlarına uyarlamada bazı belirgin bakış açıları dikkat çeker.

Evveliyatı yıllar öncesine dayanan fiili bir durum var ortada.

Yusuf Kaplan’ın, nur gruplarının içe dönük tartışmalarının dışında kalması, gruba özgü kayıtlardan bağımsız duruşunu olumlu bir durum olduğunu da belirtmek isterim. Üçüncü göz olarak dışarıdan bakanlar daha özgür düşünce üretilebildiğini ifade etmek istiyorum.

Hizmet gruplarımız, sebebi bilinmez gerekçelerle Risale-i Nur’un sınırları, çerçevesi içinde, sanki her grubun kendine özgü daha dar sun’i alanlar çizdikleri söylenebilir.

Dar alandan bakış ve değerlendirmeler sosyal alan ve geniş perspektiften ziyade birey eksenli yaklaşımlara yoğunlaşmayı öne çıkarıyor.

 

Elbette bireylerden teşekkül eden toplumun unsurları gerek şartıdır. Gerek şart nitelikli birlikteliğin sosyal hayata ve geniş dairede pratiğe yansımasıdır.

Medeniyet inşa etmek şu günlerde düşünenlerin gündemi. Risale-i Nur eksenli medeniyetinin faziletleri ele alınıyor bazı yazan, çizen ve düşünen insanlar tarafından. Sevindirici bir gelişme. Tanımlanan medeniyet, güzellikleri hayal edilen ve varılmak istenilen bir sonuçtur.

 

Geçenki yazımda “mânevi nanoteknoloji modeli” diye bir benzetme ile ifade etmeye çalıştım.

“Enenin mahiyeti ile zerrenin hareketinin hikmetinin anlaşılması”ndan başlayan bir inşa süreci nazara vermeye çalışmıştım.

Mikro ve makro ölçekte eş zamanlı yürümesi gereken çok boyutlu süreçleri gerekli kılar medeniyet inşası…

Zihinde başlayan, kalpte yer bulan, nefiste terbiyeye, ruhta inkişafa vesile olan inşa süreci…

 

Yine bu konu ile ilgili Oğuz Düzgün kardeşimizin “Risale-i Nur Medeniyetine doğru” konulu yazısında imanın hayata nasıl hayat olabileceğinin örneklerinden bahsetmiş. Hayata dair ince ayrıntılardan bahsetmiş. Bilinen özlü deyim; “mükemmellik ayrıntıda gizlidir” yazının ana fikriydi.

 

Hayatımızda öyle ihmal edilen ayrıntılar var ki, hakaik-i imaniyenin, ahlâk-ı İslâmiye’nin güzelliklerinin pratiğe yansıması önünde perde oluyor.

Bilgi ve bilişim teknolojilerinin her alanda etkin kullanıldığı zamanımızda tıpbi alanda bilgisayarlı medikal araçlarla yapılan tahlillerde kişi hakkında o kadar çok bilinmeyen bilinir oluyor. Bir damla kandan, bir saç telinden bir çok hastalık veya sağlık bilgileri elde edilebiliyor…

İnsanların davranışlarından da şahsiyeti, hayata bakışı, değer yargıları gibi çok hasletlerini anlamak yeni değil öteden beri bilinen bir husus.

 

Medeniyet inşası insanın zihin, kalp, nefis ruh dünyasındaki yapılanmadır. Tekâmüldür. Mükemmelleşme. En etkin aracı tahkiki iman eksenli düşünce ve itikat, sünneti seniyye formatında davranışın dantel dokur ana rahminden başlayıp ömrün hitamına kadar kesintisiz devam eden bir süreçtir.

Mükemmel insanın ıstılahı tanımı insan-ı kâmildir.

İnsan-ı kâmil farz, vacip, sünnet, âdabı kapsayan âzimeti ihtiyar etmektir.

Pozitif bilimin etkisi ile rasyonel düşünce modasının etkisi ile ruhsatı ihtiyar etmekle medeniyet inşa edilemez.

 

Risale-i Nur mesleğinde âzimet esastır. Âzimet denilince güncel tabirle ayrıntı, teferruat, tali gibi bilinen her amelde hassasiyete önem verilmesi gerekir.

Eğer geçmişte İslâm Medeniyetinin iftihar tablolarına bakıldığında hayatın her alanındaki, davranışa, işe, sanata yansımış olan teferruat, detay denilen uygulamalara bakmak lazım…

 

İş hayatında, aile hayatında sorunlar yaşanıyorsa sorunu olayın içinde arama yanlışlığı seküler mantığa dayanır. Rasyonel ve seküler mantıkla teşhis isabetli olamayabilir. Zahiri sebepler sorunun nedeni zannedilir. Asıl sebep daha derinlerdedir. Evveliyatı vardır. Kaderin payı dikkate alınmalı.

Erzurumlu bir ninenin internete düşen video kaydında; “ocakta tencerenin dibi yandığında kendi kendimize sormalıyız nerede ne hata yaptım…” diyor.

Keza sosyal hayatta karşılaşılan iletişim çatışmalarının altında yine asıl neden analizinde öncelikle nefis muhasebesi yapılmalı. Hakiki sebepler zahiri sebepler değerlendirmesi yapılmalı. Büyük resmin bütünü ile ayrıntıdaki renk tonları eşit öneme sahip olduğu bilinmeli. Medeniyet inşasından bahsediliyor.

 

Medeniyet demek estetik demektir. Estetiğin davranışa yansıyan adı “amel-i salih” tir. Salih amelde esas olan, imanın hayata hayat olması, sünneti seniyyeye dayan refleks dereceye gelen güzel ahlaktır.

Medeniyet inşası vicdanların kimyası ile ilgili olduğu gözden kaçırılmamalı.

Sosyal vicdan bireysel vicdanların ortalamasıdır. Sonra evrensel vicdana yansır.

Risale-i nur camiası hiç olmazsa pilot uygulama olarak örneklerini ortaya koymalı.

Bireysellikten sosyal yaşama yansıyan müşterek model projeleri üzerinde kafa yorulmalı.

Risale-i Nur eksenli medeniyet yorumları yeni başladı. Devam etmeli…

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.