Medeniyetlerin temelinin din olduğunu gördük

Batıya Doğru Akan Nehir belgeselinin senaristi Bekir Karlıağa filmin hikayesini anlattı:

Turgay Polat'ın haberi;

11 Eylül'le birlikte bir medeniyetler çatışması doğru ve dünya tekrar doğu- batıya bölündü. Biz 'doğu barbar', 'batı düşman' bakış açısıyla değil barışçıl bir yerden medeniyetler ittifakına çağrı yaptık. Bahçeşehir Üniversitesi Medeniyetler Araştırma Merkezi (MEDAM) tarafından hayata geçirilen 'Batıya Doğru Akan Nehir' belgeselinin metin yazarı ve MEDAM Başkanı Prof. Dr. Bekir Karlıağa, yirmi yıldır üzerinde çalıştığı ve çekimleri dört yıl süren yapıt hakkında bilinmeyenleri anlattı. 17 ülkede çekilen ve dünyadan 200 bilim insanının destek verdiği belgeselin açılış gösterimini Başbakan Recep Tayyip Erdoğan yapmıştı.  Belgesel salı akşamları TRT-1 de gösteriliyor.

-Batıya Doğru Akan Nehir projesi nereden çıktı?

20 sene önce düşündüğüm bir proje. 11 Eylül olaylarından sonra dünya bizi bir kez daha barbarlıkla itham etti. Kaygıyla buna nasıl cevap verebiliriz diye düşündüm. Kültürel, entelektüel bazda böyle bir çalışmanın en iyi sinemayla aktarılabileceği fikri gelişti. Bahçeşehir Üniversitesi ve Mütevelli Heyet Başkanı Enver Yücel büyük emek ve mesai harcadı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da projeye büyük desteği oldu. İşin sanatsal tarafında John Millus vardı.

MEDENİYET DOĞUDAN

Belgeselin ismi nereden geldi?

Su, hayatın her şeyi, canlılığın temel kaynağı... Medeniyetlerin de ortak temel kaynağı. Nehir imgesi süreklilik ifade ediyor. Bir de nehrin kaynağı önemli. Ortadoğu'da, Anadolu'da, özellikle de Kuzey Mezopotamya'da... Dicle ve Fırat nehri havzası... Medeniyet nehri en uzun süre akışını batıya doğru gerçekleştirir. Çünkü batı medeniyet üretmiyor, medeniyeti alıyor. Batı'nın medeniyeti üretmesi Rönesans'tan itibaren başladı. İsim böyle doğdu.

Felsefesine gelince esas olan şu: Medeniyet bilim literatürümüze 14. yy.da girdi ve Batı'nın eseri olarak anlatıldı. İkinci Dünya Savaşıyla birlikte dünyanın merkezinin Batı olduğu algısı değişti. Her toplum kendi gücü nispetinde bu ortak yürüyüşe katılır. Kimi güçlü olur, kimi olmaz. Kimi bayrağı uzun süre devam ettirir, kimi ettiremez. Biz Batı'ya özgü bir anlayışı bütün dünyaya egemen kıldığımız zaman öteki batılı olmayan ülkeleri yok sayıp bir medeni ve barbar ayırımının içine düşmüş oluruz. Şimdiye dek yapılan bütün belgesellerde, sinema filmlerinde, sanat eserlerinde gördüğüz hep bu oldu. Bunun birde tersini düşünenler var 'Batı düşman' zihniyeti. Biz bu iki yanlışa da düşmeden nasıl objektif ve gerçekçi bir çalışma yapabiliriz diye düşündük. İki dünyanın da insanlığın ortak medeniyete olan katkılarını anlattık.

İSKENDER VE İBRAHİM

İçeriğine dair biraz bilgi verir misiniz?

M.Ö. 12.000 yılından yola çıktık. Bugünle de irtibatı kaybetmedik. Genellikle sanat eserlerinde özellikle 18.yy'dan yani aydınlanmadan sonra din devamlı olarak dışlanır ve önemli bir unsur olarak algılanmaz. Hiçbir dini öğeyi inkar etmemeye özen gösterdik ve medeniyetlerin temeli din olduğunu gördük. Akıl ile dini buluşturduk. Medeniyet bu ikisinin birleşimi. Onun için iki sembol kişiliğimiz var bu belgeselde. Birisi Büyük İskender, diğeri Hz. İbrahim. Hz. İbrahim dini geleneğin sembol kişiliği ve bütün tek tanrılı dinlerin atası, diğeri de felsefenin, düşüncenin idealize ettiği bir kahraman. Biz belgeselin ilk bölümünde bu iki kişinin macerasını anlattık. Filmin bütününe baktığınızda vahiy ile aklın, felsefeyle dinin iç içe girdiğini görürsünüz. Bugün medeniyetin hangi sorunlarla karşı karşıya kaldığını işledik felaketler neler, bunu dünya liderleriyle fikir önderleriyle, bilim adamlarıyla konuştuk.

BBC'DE GÖSTERİLECEK

Belgeselin bundan sonraki yolculuğu ne?

Yurtdışında da yoğun ilgi var.  Lion TV ile çalışyoruz. DVD'ler için Sony ile çalışıyoruz. İngilizce seslendirme 7 bölümde yapıldı. Hepsi İngilizce çekildi.  BBC'de gösterilecek. Avustralya ve İskandinavya televizyonları yayınlayacak. Japonya, Çin ve Rusya ile görüşmeler devam ediyor. El Cezire Arapça yayın üzerinde çalışıyor. Yunus Emre Kültür merkezleri bu belgeseli kendi programları içinde sunuyorlar. MEB ile öğrencilere verilmek üzere görüşmelerimiz var.  THY yolcuları için özel bir seri hazırlıyoruz. Yakın zamanda belgeseli Anadolu'da birçok ilde tanıtacağız. Tüm dünya bu belgeseli izlemeli.
 
10 ülkede Katip Çelebi

MEDAM'ı kurarken amacınız neydi?

Bahçeşehir Üniversitesi dinamik bir üniversite olması hasebiyle klasik ve herkesin yapamadığı şeyleri yapmayı önemseyen bir üniversite. 3 sömestr İslam Felsefesi dersi verdim. Bu projelerin tek bir merkezden yürütülmesini hedefledik ve MEDAM Türkiye'de medeniyet alanında kurulan ilk araştırma kurumu oldu.
Türkiye'de tarihin, bütün medeniyetlerinin kalıntıları var. Ama kendi milli birikimimizi, servetimizi kendimiz de tanımıyoruz. Bu yüzden insanlara da tanıtamıyoruz. Sadece akademik bir kurum da yetmez. Böyle bir merkez kurup uluslararası etkinlikler yapmalıyız, halka yönelik de faaliyetler üretmeli, tarafsız, abartısız, mütevazı, dünya standartlarında olmalıyız diye düşündük.

Hedeflediğiniz noktaya geliyor mu merkez?

Gördüğüm kadarıyla bu merkez mütevazı imkanlar içinde kendinden beklenenin çok fazlasını yaptı ve yapıyor. Bir yandan Batıya Doğru Akan Nehir'in faaliyetini diğer yandan da kültürel etkinlikleri başlattık. Katip Çelebi'nin 400. doğum yıldönümü münasebetiyle UNESCO'da Katip Çelebi yılı olması fikri vardı. Kültür Bakanlığı yetkilileriyle görüşmüştüm. Projeyi başlattık. 10 ülkede sergi açtık. Konferanslar, sempozyumlar düzenledik.

Bekir Karlıağa kimdir?

1965'te Kahramanmaraş İmam-Hatip Okulu'nu bitirdi. 1972'de İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü'nden, 1977'de İÜ Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'nden mezun oldu. Fakültedeki görevine, Yüksek İslam Enstitüsü döneminde 1977 yılında Felsefe ve Mantık asistanı olarak başladı. 1980 yılında İslam Kaynakları Işığında Pythogoras ve Pre-Sokratik Filozoflar adlı teziyle doktor oldu. Yüksek İslam Enstitüsünün fakülteye dönüştürülmesinden sonra 1983'te yardımcı doçentliğe yükseltildi ve Kelam-Felsefe Bölümü başkanlığına atandı. 1985-1986 yılları arasında bir yıl süre ile Paris'te bilimsel araştırmalar yaptı. 1987'de doçent, 1993'te profesör oldu. Halen Dünya Medeniyetler İttifakı Genel Sekreterliği Başbakan Baş Danışmanı ve Bahçeşehir Üniversitesi Medeniyetler Araştırma Merkezi Başkanlığını yürütüyor.

Akşam

Güncel Haberleri