Medine-i Münevver’de saadetli günler

Mehmet ARSLAN

Resulullah’ın beldesi, Medine-i Münevvere’ye yine yolculuk başladı. Nurlu ve huzurlu şehire vasıl olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. İşimizin gereği, umre için yollara düştük. Tabi çok iyi imkanlarla, Adana’dan bizi uğurlayan umrecimizin oğlu bizi aradı, Medine’de olduğumuzu söyleyince, biz daha Gaziantep’e yetişemedik dedi. Atalarımız çok az sayıda, çok zor şartlarda, aylarca ancak gidebiliyorlardı.

Uçaklar çok rahat, ikramlar yapılıyor. On bin metre yukarıda Allah’ın misafirleri ile sohbet ediliyor. Yardımcı olunup, yol gösteriliyor. Suud Hava Alanları iyi dizayn edilmiş. Fazla beklemeden işlemler bitiyor. Yeni otobüsler hazır, rehber ile beraber bekliyor. Dört, beş yıldızlı otellerde, temiz ve iyi yemekler hazırlanıyor. Size kalan birkaç gününüzü doya doya ibadet ve zikirle geçirmektir.

Medine’de her ibadet ve salih amelin sevabı bire bindir. Her gün Peygamberin huzurunda el bağlayıp, beraberinde bulunan Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer’e de selam verip, getirdiği hakikatlere imtisal ettiğinizi, biatınızı tazelemek nevinden huzurunda duruyorsunuz. Nabi’nin dediği gibi, edep ve hürmetle, tevazu, tazarru ve niyazla, huşu ve hudu’ içinde bulunmanın huzurunu yaşamak ne kadar mutluluk verdiğini ancak yaşamakla anlaşılır.

Medine, hakikaten medeni bir yer. Sukunet ve sessizlik her tarafa hakim. Kavga, gürültü, bağırıp çağırma hiç yok. Herkes birbirine selam veriyor, dua ediyor ve yüzüne gülümsüyor.
Ezan okununca mescide koşuluyor.

Adeta cazibe gibi çekiyor. Otelde namaz kılmak veya eğleşmek mümkün değil. Ülfet peyda edenler, orada çokça bulunanlar belki de, sudaki balığın suyun kıymetini bilmediği gibi, o hazzı alamayan da olabilir.

Acaba bir daha gelebilir miyim, Resulullah’ın huzurunda bir daha durabilir miyim aşkı ile yananlar elbette binlercedir. “Yarabbi! Bu ziyaretimiz son ziyaret olmasın. Tekrar, tekrar gelmeyi nasip et” deyip göz yaşını dökenleri temaşa etmek devamlı mümkündür. İnsan, gözlerinde sicim gibi göz yaşı dökenlerin karşısında donup kalıyor. Hayranlıkla seyrediyor. “Keşke bende bu haleti yaşayabilsem” diyor.

Şu kısa ömürde, fani hayatta, başta Allah’ın rızasını kazanmak, Resulullah’ın şefaatine nail olmak her mü’minin en önemli düşüncesidir. 

Gurubumuzla namazlardan sonra ziyarete gidiyoruz. Hep birden selam verip dua ediyoruz. Şefaat talep ediyoruz. Selam gönderen bütün kardeş, dost ve yakınlarımızın selamlarını o yüce makama tevdi ediyoruz. O’nun ruh-u pakı bütün selamlardan elbette haberdardır, selamları alıyor, ümmetinin imdadına ahirette de yetişecektir.

Biz O’nu şefaatçi yapıp, bütün, dert, sıkıntı ve kederlerimizi Allah’a arz ediyoruz. Diyoruz ki “Yarrabbi, bizi istikametle iman hakikatlarına hizmetkar kıl. İmanla dar-ı saadete gitmemizi nasip eyle” amin.

mehmetarslan@risalehaber.com

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.