Umre ve hac ibadetinin mekanı Mekkedir. Medinenin bu ibadetlerle ilgisi yoktur. Bir kişi Kabeyi ziyaret edip, usülüne uygun tavaf edip, Safa ve Merve arasında yedi defa girmekle say yaptıktan sonra umresi tamamlanır. Medineye uğramadan dönerse umresine veya haccına zarar vermez.
Ancak Medinede Kainatın Efendisi medfun olduğu için kadr-u kıymeti çok artmaktadır. Mekkeye umre için gelenler, Peygamberimizi ziyaret edip şefaatini dileyecek, o ziyaretleri sağ iken yapılmış gibi kabul olacaktır. Verilen selamı Allahın yardımı ile Allahın Resulu işitip, kabul edip cevap veriyorlar.
Hz. Peygamberin adıyla anılan, evinin de içinde bulunduğu, o evde defnedildiği, yanı başında Hz. Ebubekir ve Hz. Ömerin de medfun olduğu, İslam devletinin temellerinin atıldığı, her zaman cemaat-ı kübranın bulunduğu camide saf tutup namaz kılmak, lahuti havayı teneffüs etmek imkanını yakalamak her faniye nasip olmuyor.
Bize alışan, kardeş, dost ve yakınlarla her sene üç-dört defa bu zevki yakalamaya çalışıyoruz. Bilhassa Medinede şartlar da uygun olduğu için bütün vakitleri Mescid-i Nebevide kılmaya çalışıyor, hatimler yapıyor, Hizbuul-Envarlar ile namazlardan sonra dersler okumaya çalışıyoruz.
Hz. Peygamber her cumartesi günü Kuba mescidini ziyaret ederdi. Biz de geçtiğimiz 4 Nisan Cumartesi günü Kubadan başlayarak ziyaretlerimizi yaptık. Hac mevsimi gibi Kuba mescidi tıklım, tıklımdı. Takva mescidi olarak Kuranda medhedilen Kubada iki rekat namaz kılmak umre sevabını kazandırdığı da rivayetler arasındadır.
Bu seferimizde 20-25 yaşında gençler de vardı. Onlardan biri çok heyecanlı. Biz bu mübarek yerlere geç gelmişiz deyip iç çekiyordu.
Medinenin dağına, taşına peygamberin havası hakim olduğunu yaşayarak görmek mümkündür. Her köşede, her mevkide Nurlu insanların ayak izleri var.
Allaha hamd ediyoruz ki, bize nur nasip etmiş. O nur bize kafi ve vafidir. Hakkıyla istifade etmeyi nasip etmesini Cenab-ı Haktan niyaz ediyoruz.