Ömer Sevinçgül'ün yazısı
Büyük âlim ve mütefekkir Mehmed Kırkıncı Hocaefendi vefat etti. Gönül Damlaları adlı kitabı için yazdığım takrizi, rahmete vesile olması dileğimle gönderiyorum:
“Bir kelamın kendisi kadar, mütekellimi de mühim olup, ehl-i hakikat ve belagat erbabı için makbul bir kıstastır. Bu sebeple, eserin müellifi hakkında kısaca malumat vermekte fayda mülahaza ediyorum.
Kitabını takdim etmekle şerefyâb olduğum müellif-i muhterem, hakaik-i imaniyeyi etraf-ı âleme neşirde beliğ bir mübelliğ, envar-ı Kur'aniyye'nin dakik ve amik mesailini tavzihte müstesna bir müfessir, afâk-ı cihanın zulmani bulutlarla kaplandığı zamanlarda yeise düşenlere müşfik bir mübeşşir, hadisatın dağlarvari dalgaları arasında mütehayyir kalanlara nurani bir rehber, efkâr-ı batılanın tehacümüne maruz ehl-i imana bir sedd-i rasin, hâsılı, asrın ilcaatına muvafık müsbet usullerle İslam'a hizmeti gaye-i hayat edinen mümtaz bir âlim ve mütefekkirdir.
İlmi, imani, içtimai ve sair mevzulara dair kaleme aldığı asâr-ı cemilesi misüllü, bu eseri de nurani hakikatların inkişafından ibarettir.
Nur çekirdekleri onun tûrab-ı karihasında neşvünema bulmuş, semeradar ağaçlar olmuş, müteharrileri hissedar etmiştir. Malik olduğu mütenevvi ilimleri Nurun potasında eritmiş, ilmi müktesebatını mefkûresine hadim kılmıştır.
Teemmül ve tefekküründe, mübahase ve musahabesinde, ahval ve etvarında, ef'al ve harekâtında, talim ve tedrisatında, telif ve neşriyatında yegâne rehberi Risale-i Nur'un kudsi düsturlarıdır.
Mahviyet ve tevazuda, şahsiyetini kevser-i Kur'ani'de eritmekte, numune-i imtisaldır. Siret-i mücellasında ahlak-ı memduhe in'ikas etmiş olup, insaniyeti cümle fezail ile muttasıf ve meziyyat ile müzeyyendir.
Gurur ve enaniyet, tekellüf ve tasannu misillü mezmum hâlâttan ne derece muarra ve musaffa olduğuna onu yakinen tanıyan ehl-i insaf şahiddir. Zahirperestlerin suizan saikasıyla "şahsiyet" dedikleri hal, o abide-i mahviyyetin şahs-ı manevi ile iktisab ettiği kudret ve dirayetidir.
O, "meyveli ağaç" misali haksız tenkitler ve asılsız ithamlar altında taşlandığı zamanlarda bile, uhuvvet ve ihlâs düsturlarına müraat ile asla tehevvüre kapılmamış, daima itidalini muhafaza etmiş, nur-u hakikatin tuluunu beklemiş ve bazen de evhama medar mesaili tenvire çalışmıştır.
Mantık ve muhakemede, müzakere ve istişarede mahareti; basiret ve ferasette, tedbir ve tedvirde dirayeti harikadır. Envar-ı Kur'aniyye ile tenevvür eden aklı ve hakaik-i imaniye ile tefeyyüz eden kalbi, en ince mesaili hemen derk ve en latif maâniyi derhal fark eder. Ezman ve şeraitin tagayyürüne muvafakatle daima teceddüt etmesi sebebiyle her zaman "rehber insan" olmuştur.
Tedris halkasında her nevi muhatap bulunur. Gâh talebelerle hakaik-i İslamiyyeyi müzakere eder, gâh müdakkik âlimlerle derin tetkikata girişir, gâh hayat-ı içtimaiyenin en mühim erkânına sırat-ı müstakimi anlatır, hâsılı her hal ve vaziyette, her zaman ve zeminde herkese davasını ve efkârını takdim eder, duyurur, sevdirir; müşahitlere de hüsn-ü misal olur.
Tarif ve tavsif maksadıyla kalemimden nebean eden bu sözler asla medih ve sena değildir; belki hakkı sahibine teslim ve hakikati erbabına talimdir. Serapa nur ile müzeyyen fedakârların hayatları gibi, fazilet ve meziyetleri dahi Nur'a aittir. Böyle numune-i imtisal ağabeylerin evsaf ve ahlakını nesl-i âtiye aktarmak dahi Nur'a hizmettir, kadirşinaslıktır, vefa ve vicdan borcudur. Bana, nehirden damla kabilinden de olsa, müellifin hususiyetlerinden bahsetmek cesaretini veren de bu kanaatim olmuştur.
Kitaptaki mektupların lisanı adeta ilim ve tefekkür tarihimizin bir timsal-i mücessemidir. Üslub mevzuya göre tenevvü etmekte, "udebânın üslubu yoktur, esâlibi vardır" hükmüne masadak olmaktadır. Müellif-i muhterem, ukdeler açıp düğümler çözdüğü mektuplarında "sâde, samimi tahassür ve kalbi iştiyaklarını terennüm ettiği kısımlarda "müzeyyen" bir ifade tarzını ihtiyar etmiş, zaman zaman da "üslub-u âli"nin güzel numunelerini vermiştir.
Hakaik-i imaniyeye dair tavzih ve teşrihleri, hizmet-i Nuriye'nin tarz-ı cereyanıyla alakalı mütalaaları ve "Nur'un tarihi" için vesika değerine haiz muhtevaları bakımından bu mektuplar fevkalade mühimdir. Bu hususu müdakkik ve muhakkik okuyucuların da takdir edeceğine inanıyorum.
Eserleri vasıtasıyla ruhumuzu Firdevsî cennetlerde tayeran ettiren bu güzide âlim ve mütefekkirimize şükranlarımı sunuyor, kitabının kıyamete kadar hayırlara vesile olması için Erhamürrahimine dualar ediyorum.