Beşer zulmediyor…
Güçlüysem haklıyım diyen batı medeniyetinin temsilcileri tarih boyunca menfaatlerinin olduğu her yeri sömürerek zulmediyorlar.
İngiltere, Fransa, İspanya, Hollanda, Amerika ve diğerleri zenginliklerini, refahlarını neye borçlular? Afrika’yı, Asya’yı menfaatlerinin olduğu yerleri sömürmelerine.
Kenya'nın kurucu devlet başkanı Jomo Kenyata, Batı ülkelerinin Afrika’ya gelişini; “Misyonerler Afrika’ya geldiğinde bizim topraklarımız onların İncilleri vardı. Dua edelim dediler. Gözlerimizi kapattık. Açtığımızda, bizim incilimiz, onların toprakları vardı” sözleriyle anlatıyor.
ABD ve Batı ülkeleri gittikleri yerlere demokrasi, adalet, refah götürmemişler, maddi kaynaklarını sömürmüşler, manevi kaynaklarına saldırmışlar, benliğini ve hürriyetini kaybetmiş toplumlar meydana getirmişler.
Batı medeniyetinin siyaseti menfaat üzerine döner. Menfaat üzerine dönen siyaset canavardır. “Canavar” kelimesi merhametsizliği, zalimliği, şefkatsizliği ve adaletsizliği ifade eden bir kelimedir. Canavardan merhamet, şefkat beklenir mi?
Bir kimse, bir devlet neden zalim ve gaddar olur, menfaatini gücünü kullanarak haksız yoldan temin etmek için.
Güçlüysem haklıyım diyerek menfaatin haksız yollardan elde edildiği ortamlarda, uluslararası zeminde adalet olur mu?
Bundan dolayı, Birleşmiş Milletler Güvenlik konseyinde daimî 5 üye “veto” hakkını kullanarak yüzlerce ülkenin taleplerini engelliyor, haksızlık ve adaletsizliğe zemin hazırlıyor.
Birleşmiş Milletler Teşkilatının yapısı demokratik değildir, adaletsizdir. Böyle bir yapının dünyada barışı ve refahı sağlaması mümkün mü? Olmadığını bütün dünya yaşayarak görüyor. İşte Gazze’de yaşananlar.
Batı medeniyetinin bugün temsilcisine kapitalizm diyoruz.
Kapitalistler, faiz sistemi ile insanları ve ülkeleri sömürüyorlar. Ekonomik ve sosyal krizlere sebep oluyorlar. Gözlerine kestirdikleri ülkelerde kendilerine yakın olan sivil toplum örgütlerini, medyayı siyasi partileri fonlayarak, finansal destekte bulunarak ülkenin kaynaklarını sömürme hedefinden vazgeçmezler, ülkelerde devamlı kargaşa yaşanmasını isterler. Servet ve iktidarlarına güvenerek, zenginliklerine zenginlik katmak için, menfaatlerinin olduğu her yerde, Suriye’de, Irak’ta, Yemen’de, Filistin’de, Afganistan’da insanları öldürmekten çekinmiyorlar.
7 Ekim 2023’ ten beri Filistin’de Gazze’de yaşananlara birde bu pencereden bakarak yorumlar analizler yapılması gerekmez mi?
BM Genel Kurulu’nun 29 Kasım 1947’de Filistin topraklarının Yahudiler ve Araplar arasında bölünmesine yönelik planı ve İsrail’in 1948’de bağımsızlık ilanı, İngiltere ve sömürgeci Batılıların Müslüman coğrafyanın kalbine sapladıkları bir hançerdir.
Bu hançerin yarası 1948’den bugüne derinleşerek ve büyüyerek devam ediyor.
1948 yılından bu yana Filistin topraklarının yüzde 85 ten fazlası İsrail tarafından işgal edildi. Filistinlilerin en az yüzde 60’tan fazlası ya göç etmiş durumda ya da topraklarından uzakta bulunan mülteci kamplarında yaşıyor.
1967 yılında İsrail işgaline uğrayan Filistin’in Gazze şehri, 38 yıl sonra işgalden kurtuldu. Ancak 2005 yılından bu yana kara, deniz ve hava ablukası altında. İşgalci İsrail'in kuşatması ve saldırgan politikasının gölgesinde yaşayan Filistinliler, zor şartlara rağmen hayata tutunmaya çalışıyor.
Hamas’ın 7 Ekim 2023’te Aksa Tufanı adını verdiği operasyonun ardından İsrail tarafından Demir Kılıç Operasyonu başlatıldı.
Gazze, hem havadan hem denizden, hem de karadan bombalanıyor.
Savaşta 6. güne girilirken İngiliz televizyon kanalı Sky News'in canlı yayınına katılan Gazze'deki Uluslararası İlişkiler Konseyi Başkanı ve Hamas yöneticisi Dr. Basem Naim, Aksa tufanı operasyonu ve Filistin-İsrail savaşına ilişkin dünyanın merak ettiği soruları ilk ağızdan cevaplıyordu:( https://www.haber7.com/dunya/haber/3358974-dunyanin-merak-ettigi-soru-soruldu-hamas-yoneticisi-canli-yayinda-cevapladi)
İsrail'in aksine yaralı rehineleri bile tedavi edildiğini belirten Naim, İsrailli rehinelerle ilgili şu açıklamada bulundu:
“Onlara insani bir şekilde muamele edilecek. Onları korumaya çalışacağız. Ama bu gece Gazze'de olanları siz de görmüşsünüzdür, bazı rehineleri İsrail'in saldırıları ve bombardımanları yüzünden kaybedebiliriz. Çünkü doğrudan şehir merkezini vuruyorlar.
Rehinelere zarar verilmesi konusunda yüzde 100 garanti verdiklerini söyleyen Filistinli isim, "Çünkü her şeyden önce Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)'ın komutanlarına verdiği mesaj netti. Yaşlıları öldürmeyin. Kadınları öldürmeyin. Çocukları öldürmeyin. Esirleri tedavi edin ve onlara iyi davranın. Ayrıca bunların örneğini ele geçirdiğimiz yerlerde ve sonrasında yayınlanan videolarda gördük. Hapiste tuttuklarımızı daha önce tedavi ettik. Ve umuyorum ki bizim İsrail hapishanelerindeki esirlerimiz de bunun yüzde onu şeklinde muamele görüyordur" şeklinde konuştu.
İsrail tarafından Gazze'ye elektrik, yakıt, yiyecek ve su girişinin engellenmesine gönderme yaparak "Gazze halkını temsil etmek bu mu?" diyen spikere yanıt veren Naim, durumun yeni olmadığını ve 17 yıldır Gazze halkının bu sıkıntıları yaşadığını söyledi. Gazze'de yüzde 80 oranında açlık, yüzde 60 oranında işsizlik, yüzde 55 oranında ise sefalet olduğunu söyleyen Hamas yetkilisi "Nüfusumuzun % 70’ini de gençler oluşturuyor. Vizyonları ve gelecekleri yok. Daha iyi bir yaşam için herhangi bir umut ışıkları yok. Şu anki durumu iyi açıkladınız. Biz dünyanın en büyük açık hava hapishanesinin kapılarını daha iyi bir hayat için kırmaya çalışıyoruz. Ya başarılı olacağız ya da gururla öleceğiz. İki seçeneğimiz var. Daha iyi ve onurlu bir yaşam ya da gururlu bir ölüm." ifadelerini kullandı…
Bugün dünyadaki savaşları durdurabilecek imkana sahip olan Amerika ve Batı dünyası zayıf ve mazlumun yanında durmak yerine, zalimden yana olup ona sınırsız destek vermeye devam ediyorlar.
Filistin’de, Gazze’de yaşananlar karşısında Amerika, Batı dünyası ne yapıyor. İsrail’in yanındayız diyerek. En büyük savaş gemilerini, uçaklarını gönderiyorlar. Niçin? İki buçuk milyonluk Gazze’yi işgal etmek için. Bölge ülkelerine gözdağı vermek için. Menfaatlerini korumak için, doğu Akdeniz’deki doğalgaza çökmek için, çünkü menfaatleri bunu yapmalarını söylüyor. Barıştan, insan haklarından söz eden yok. İnsanlık, vicdan, merhamet, şefkat ölmüş… Gazze’nin suyu, elektriği, gazı, kesilmiş, gıda girişleri engellenmiş. Gazeliler zaten ölüme terk edilmiş. Bu da yetmiyormuş gibi denizden, karadan, havadan bombalanıyor. İnsanlık suçu işleniyor. Dünya tarihinde görülmemiş zulüm yaşanıyor. Hastaneler, ambulanslar, camiler, okullar, kiliseler, insanın olduğu her yer bombalanıyor. Gazze’de sanki yıkıcı bir deprem olmuş gibi, binalar yerle bir, hepimiz seyrediyoruz. İnternete düşen vahşet vidoları içimizi parçalıyor. İsrail 75 yıldır Filistin topraklarında Filistin halkına karşı şiddetli bir soykırım uyguluyor. Dünya seyrediyor. Belki bundan daha acı olanı da bu vahşetlere karşı sessiz kalınıyor, destek açıklamaları yapılıyor. Ölen her masumun kanında bu vahşetleri yapanların ve destekleyenlerin vebali ve sorumluluğu vardır. Zalimler için yaşasın cehennem.
15 Temmuz 2016’da ülkemizde hainler tarafından yapılan darbe ve işgal girişimini yapanların arkasında, bugün İsrail’e destek verenler vardı. Bu aziz millet o gece bombalara, tanklara iman dolu göğsünü siper etti. Şehit verdi, gazi verdi bir gecede Allah’ın lütfuyla vatanını kurtardı. Gazze’de de aynısı yapılıyor. Ya izzetimizle yaşarız ya da şehit oluruz, diyorlar.
Dünya, en temel insan haklarının ayaklar altına alındığı, yalnızca güçlülerin haklı sayıldığı “modern bir cahiliye devri” yaşıyor. Şeytanın askerlerinin hakim olduğu her devir cahiliye devridir. Cahiliye medeniyeti her devirde en dehşetli vahşetlere fetva veriyor.
İskoçya Bölgesel Başbakanı Hamza Yusuf'un Gazze'de mahsur kalan kayınvalidesi Elizabeth El-Nakla, paylaştığı videoda gözyaşlarına hakim olamadı ve "İnsanlık nerede? Dünyanın neresinde insanların kalbi var da bu çağda buna izin veriyor?" diyordu.
İslam dünyası ne yapıyor?
İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT), İsrail'in Filistin halkına karşı devam eden saldırılarını kınayarak, uluslararası topluma bu saldırıların derhal durdurulması için müdahale edilmesi çağrısında bulundu.
Arap Birliği dışişleri bakanları, İsrail’in abluka altındaki Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarını ele almak için Mısır'ın başkenti Kahire’de olağanüstü toplantı düzenledi. Burada da saldırılar kınanıyor, Gazze'ye su, yakıt, gıda ve insani yardımların ulaşması için acil müdahale gerektiği ifade ediliyordu. Müeyyidesi olmayan ifadeler.
Türkiye ne yapıyor? Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Filistin’de, Gazze’de barışın sağlanması için çırpınıyor.
"Gazze'de su yok, ekmek yok, gıda yok. Bunlar İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ne ters. Nerede Batı? ABD uçak gemisi gönderiyor. İkinci uçak gemisi de gelecek. ABD nere, Akdeniz nere? Ne işin var senin orada? ABD gibi bir ülkeye barışı tesis mi yakışır, yoksa oraya benzinle körükle gitmek mi yakışır? Türkiye'ye ait Suriye'de bir SİHA'yı düşürecek kadar ferasetini kaybeden bir anlayış var. Biz seninle NATO'da beraber değil miyiz? Görmedim, bilmedim, farkında değilim, bunu nasıl söylersin? Tüm tarafları itidalle hareket etmeye çağırdık. 13 liderle bugüne kadar görüştüm. Neler yapabiliriz, bunun üzerinde duruyoruz. Tüm aktörleri gerilimi düşürmek için çaba göstermeye çağırıyoruz.
Mısır'ın Refah Kapısı'nı bombaladılar. Buradan insani yardım çalışması yapalım dedik. Bu insanlar susuz, gıdasız. Atılması gereken adımları gerektiren görevler var. Ama asla bunların böyle bir derdi yok. Ama bizim var. Tüm bölgemize sıçrama riski olan bu ateşi söndürmenin derdinde olduk. Orantısız şiddetin daha fazla şiddete ve yıkıma sebep olacağını söylüyoruz. Gazze'de yaşananlar tam olarak budur. Katliam derecesine varan saldırıların hiçbir izahı olamaz. Hiçbir eylem böyle bir zulmü haklı kılmaz. "diyordu.
Gazze için ne yapılmalı?
Başta İslam ülkelerinin halkları olmak üzere dünyanın her yerinde Gazze’ye destek İsrail’e nefret yürüyüşleri yapılmalı. Dünyanın değişik ülkelerinde destek yürüyüşlerini görüyoruz, artarak devam etmeli.
İstanbul'da faaliyet gösteren birçok STK'yı bünyesinde barındıran Milli İrade Platformu öncülüğünde "Büyük Filistin Yürüyüşü" 14 Ekim 2023 Cumartesi günü Beyazıt’tan Ayasofya camiine yürüyerek gerçekleştirilecek.
Gazze’ye insani yardımların ulaşabilmesi için acil yardım koridoru açılmalı. Acil olarak insani yardımların yapılmasına imkan sağlanmalı. Filistin halkına, Gazzelilere kulak verilmeli. Karanlık sona ermelidir.
İsrail mallarına boykot uygulanmalıdır.
Suudi Arabistan, Bahreyn, Katar, Irak, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri, İran ve Umman'a Körfez ülkeleri diyoruz.
Körfez ve bütün İslam ülkelerini Gazze’deki kardeşlerine yardım etmeye çağırıyoruz. Yarın geç olabilir.
Körfez ülkeleri Avrupa’nın doğalgaz ve petrol ihtiyacının yarıya yakınını karşılamaktadırlar.
Bıçak kemiğe dayandı. İsrail savaş suçu işliyor. Fosfor bombaları kullanıyor. Filistin’deki, Gazze’deki kardeşlerimiz soykırımıyla, yok olmakla karşı karşıya, bu vahşetin durdurulması için, Körfez ülkeleri ile Türkiye hemen, şimdi, acilen beraber hareket ederek petrol ve doğalgazı batıya karşı koz olarak kullanabilirler. Avrupa bu tehdidi göze alamaz. İnsanlık tarihinin en karanlık günlerinin yaşandığı bu vahşete mutlaka dur denilmelidir.
Küfür ve inkar devam edebilir ama zulüm sonsuza kadar devam etmez.
Zulüm ile abad olanın akıbeti berbat olur.
İsrail zulmü, Müslümanların yakınlaşmasına, İslam Birliği kurmasına yol açacak. İsrail, işgal ettiği İslam topraklarından bir gün mutlaka kovulacak, inşallah.
Bekleyip görelim. Allah imhal eder (mühlet verir), ihmal etmez. Beşer zulmeder, kader adalet eder.
Allah’ımız, nihai zaferin Müslümanlara ait olacağını müjdeler:
"Ey iman edenler! Eğer siz (cihad ederek) Allah’a (dinine) yardım ederseniz, Allah da size yardım edip (zafere ulaştıracaktır. Dünyada izzet ve hürriyete, ahirette ise cennete ulaşıncaya kadar sizi hidayet üzerinde devamlı kılıp) ayaklarınızı sabit ve sağlam tutacaktır.” (Muhammed suresi 7. ayet)
"Vücudunu Mûcidine feda et. Mukabilinde büyük bir fiyat alacaksın…" Filistin’deki, Gazze’deki kardeşlerimiz bugün Allah’ın dinine canlarını feda ederek yardım ediyorlar. Yarın Ahirette kardeşlerimizin aldıkları fiyatları görünce, keşke bizde onların yerinde olsaydık diye gıpta edeceğiz, vesselam…