Abdullah ibni Ömer (ra)’den gelen bir hadis-i şerifte Hazreti Peygamber Efendimizin (sav) şöyle dua ettiği bildirilmiştir: “Ey Allah’ım! Şam’ımızda bize bereket ihsan et! Ey Allah’ım! Yemen’imizde bize bereket ihsan et!..” (Buhari 6954, Tirmizi 4210, Tergib ve Terhib 6/86)
Tarih, geçen hafta, mezhebe dayalı bir azınlığın dikta yönetimi ile, despotlukla, baskı ile, kendi halkına karşı kâh katliamlarla, kâh bombardıman ile, kâh mezhepçi sivil milislere, kâh mezhepçi komşu ülke askeri güçlerine teslim ederek oluk oluk kan akıttıran, yerin yedi kat dibindeki dehlizlerde vahşet boyutlarını aşan korkunç işkenceler çektiren, devletin imkânlarını ve halkın zenginlik kaynaklarını sülük gibi emerek sömüren 61 yıllık zalim bir yönetimin çöküşüne şahit oldu; ardında milyonlarca insanın gözyaşları ve tarif edilmez acılar bırakmış, halkının istikbalini mahvedip umutlarını hüzünlere çevirmişti.
Her zalim yönetici, zulmettiklerinin hışmına uğrayacağından korkar. Halkına neler yaptığını, onlara neler çektirdiğini en iyi kendisi bildiği için halkıyla arasına erişilmez duvarlar örer. O güçlü görünen, sahip olduklarını zan ettikleri güç ve kudretle kendilerinde tanrısal özellikler vehmeden tiranlar, devran tersine dönünce ilk fırsatta fareler gibi kaçışırlar. Sonuncu fare de kendi halkının milyarlarca dolarını ve tonlarca altınını çalarak ağababası ülkenin himayesine sığınarak kendi ülkesini terk edip kaçtı. Tarih bir daha tekerrür etti.
Arapça Aslan anlamındaki Esed’in gemiyi terk eden fare gibi firar etmesiyle gerek ülkedeki gerek hicretteki milyonlarca Suriyelinin hüznü, acısı ve umutsuzluğu çok kısa bir sürede sevince, coşkuya ve ümide dönüştü. Hazan mevsimi bahara döndü. Gözyaşları artık acı ve hüzün için değil bu defa büyük bir heyecanla, ümit ve sevinç için akıyordu. Temenni ederim ki mağdur ve mazlum halk feraset ve basiretiyle, mutlu ve onurlu bir şekilde yaşayacakları ülkelerine, herkesi ve her kesimi memnun edecek yeni bir nizam oluştursunlar. Devrim ve yeni dönem Suriyeli kardeşlerimize hayırlı olsun ve hayırlar getirsin.
Dikta yönetimin çökmesiyle idareyi ele alarak Suriye’yi yeniden imar ve inşa edecek kadroya, benzer süreci yaşayan Afganistan’dan hayati önemde hikmet dolu, çok ciddi, çok değerli tavsiyeler geldi. Pakistan asıllı bir dostumdan gelen bir videoda, halen Afganistan’ın devlet yönetimindeki bir yetkilinin çok hoşuma giden konuşmasını tercüme ederken doğrusu çok şaşırdım. Şaşırdım çünkü -belki pek çok kişi gibi- bugünkü Afgan yönetiminden böylesine entelektüel bir derinlik, böylesine hikmetli, geniş ve kuşatıcı bir bakış açısı verebileceklerini tahmin etmiyordum.
Elbette en uzun sınır komşumuz olan Suriye’nin yeniden yapılanmasında, iş başına gelecek yönetici kadrosuna Ülkemizden siyasi, ekonomik, diplomatik, askeri, teknik ve daha pek çok hususta yardım ve destek sağlanacaktır. Ancak Afgan yönetiminin bu paha biçilmez değerdeki şu tavsiyeleri de önem arz etmektedir.
“Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla.
“Suriye halkını zafer ve güçle şereflendiren Allah'a hamd olsun. Salât ve selâm Efendimiz Muhammed'e, onun ailesine ve ashabına olsun. Suriye'deki sevgili, aziz ve şerefli halkımıza, Allah'ın selâmı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.
“Savaşın ve savaş sonrasındaki değişimin sancılarını yaşamış Afganistan topraklarından, bu sözlerimizle size çok önemli olan tavsiyelerimizi gönderiyoruz.
“Gayretleriniz sonucunda kendi ellerinizle kazandığınız zaferden sonra Allah'ın omuzunuza yüklediği bu çok büyük ve ağır emanetin bilincinde olarak sizleri tebrik ediyor ve bazı önemli hususlara vurgu yapıyoruz. Devriminizin zaferi büyük bir nimettir. İhlâs ve samimi niyetle Cenâb-ı Hakk'a bağlılığı gerektiren büyük bir imtihandır. O lütuf ve minnet sahibidir ve bu yardım ve zafer de ancak ondandır. Bunlar, tarihinizin bu çok hassas merhalesinde size gönderdiğimiz tavsiyelerden bazılarıdır.
“Öncelikle, yapacağınız bütün işleriniz ve çalışmanız samimiyetle ve ihlâsla yüce Allah için olmalıdır. Hatırınızdan çıkarmayın ki zafer Allah’ın size emanetidir ve unutmayınız ki atacağınız her adımdan Allah'a karşı sorumlu olacaksınız.
“İkincisi, zafer yolun sonu değil, aslında yeni bir safhanın başlangıcıdır. Her şeyi birden değiştirmek için acele etmeyin. Çünkü reformların ve yeni düzenlemelerin kademeli olarak ve sürdürülebilir olması halinde başarısızlık ihtimali düşük olacaktır.
“Üçüncüsü: Birliğinizi işinizin esası haline getirin. İhtilâfların saflarınızı bölmesine izin vermeyin. Düşmanlarınızın gözlerinin dâimâ üzerinizde olacağını unutmayın ve sizin ayrışmanızdan daha önemli bir fırsat (bir çıkış yolu) bulamayacaklarını unutmayın. Fikir birliği halinde olun ve ümmetin faydasını (maslahatını) her şeyin üstünde tutun. Eğer ıslâh edilerek işler hale getirilebilecek kurum veya uygulamalar varsa onları yıkmayın. Hatta aksine, katkıda bulunabilecek devlet çalışanlarının uzmanlığını ihmal etmeyin. Daha ziyadesi, onları devleti yeniden inşa etme sürecine dahil edin. Savaş yıllarının bıraktığı yaraların, toplum hayatının yeniden inşasına engel olmasına imkân vermeyin.
“Dördüncüsü: Allah’ın Peygambere (sav) affı emrettiğinde buyurduğu gibi, “Öyleyse güzelce af et ve bağışla.” İkaz ve tavsiyesini unutmayın. Siz de kötülük ve yanlış işler yapmış olanları affedin ve halkınızın kalplerine hoşgörüyü ve sevgiyi aşılayın. Geçmişten ders alın, istikbâle iyimser ve hoşgörülü bir nazarla bakın.
“Beşincisi: Devlet sadece şahıslara dayalı olamaz ve tek kişilerle varlığını sürdüremez. Adâletle yönetilerek herkesin haklarını güvence altına alan güçlü kurumlar kurun. Yargının bağımsız, yönetimin ise şeffaf olmasını sağlayın. Ordu vatanın koruyucusudur; ona saldıracak olan bir güç değildir. Devlet kurumları adâlet ve şeffaflık temeli üzerinde olmalıdır. Yolsuzlukla mücadele edecek ve hesap verebilir yasalar oluşturarak bunların önyargısız bir şekilde uygulanmasını takip edin. Halkın parasını, imkânlarını ve geleceğini koruyup gözetecek bağımsız denetim organları oluşturun.
“Altıncısı: Uzun süreden beri acı çeken halkınızın güvenliğe ve güvenceye çok ihtiyacı var. Her vatandaşa yiyecek, sağlık, eğitim ve barınma imkânı sağlamak için çalışın. Bu sizin ilk ve öncelikli sorumluluğunuzdur. Bunun yapılması yöneticiler ile halk arasında güven köprüleri kuracak olan şeydir.
“Yedincisi: Dünya ile (diğer devlet ve milletlerle) hikmetli ve akıllıca oluşturulmuş bağımsız ve onurlu ilişkiler kurun. Herhangi tarafa bağımlı olmaktan uzak durun. Egemenliğinizden ve iradenizden taviz vermeden milletinizi inşa ederken, devletler arası iş birliğinden ve yardımlardan yararlanın. Suriye'de olan ve yaşanan gerçekleri dünyaya duyurup anlatmak için teknik imkânlarla, becerinizle ve bilgelikle iletişim ve diplomasi vasıtalarını kullanın.
…
“Ortadan kaldırılma gibi eylemler, devrimin ve halkın imajının çarpıtılmasına sebep olur. Karşılaşacağınız küresel ve bölgesel zorlukların giderilmesinde siyasi maharet, diplomatik kabiliyet, hikmet, bilgelik ve ileri görüşlülük gerektirdiğine şüphe yok. Bu kanallar ve vasıtalar zorlukları aşarak hedeflerinize istikrarlı ve etkili bir şekilde ulaşmanızı sağlamak içindir.
“Sekizincisi: Zaferin Allah'tan geldiğini unutmayın. Bu sebeple bütün kararlarınızda Allah’a güvenip tevekkül etmeye devam edin. Değerlerinizi çarpıtmaya ve sizi sömürmeye çalışabilecek dış güçlere karşı çok dikkatli olun. Önce Allah'a, sonra halkınıza ve kendi yeteneklerinize güvenin.
“Dokuzuncusu: Bu merhale büyük bir sabır, kâmil bir hikmet ve büyük bir bilgelik gerektirir. Hedeflerinize ulaşmak için karar vermekte acele etmeyin, istikrarlı ve bilinçli adımlar atarak çalışın.
“Onuncusu: Önemli konuların tetkik edilip değerlendirilmesinde ve çeşitli konularda sağlam ve faydalı görüşlerin ifade edilmesine merci olması amacıyla, hikmetli ve basiret sahibi seçkin alimlerden oluşan bir Şura heyeti oluşturmanızı tavsiye ederiz. Stratejik ve hayati önemdeki kararlara temel ve dayanak oluşturacak bu heyetin çalışmaları akademisyenlerin bilgeliğiyle desteklenmeli ve değişen şartlara göre geliştirilmeli. Gençliğin zinde ruhuyla ve devrim coşkusuyla güçlendirilmeli. Temel ilkelerde kararlılıkla, küresel ve bölgesel ölçekteki sorunlarla karşılaşıldığında gerekli görülebilecek değişikliklere ayak uydurmak arasında kesin bir denge sağlayın.
“Son olarak: Büyük bir sınav olan bu emanet(i taşımak) için Yüce Allah'ın sizi seçtiğini unutmayın. Bu büyük bir vebal ve ağır sorumluluktur. Bütün faaliyetlerinizi Yüce Allah'a karşı samimi olarak yapın. Mazlumlara yardımcı olmak ve adâleti tesis etmek için akıllıca ve etkili bir şekilde çalışın. Allah'tan başkasından yardım/zafer olmadığını düstur edinin. Ve “Muhakkak ki, Allah takva sahipleriyle ve iyilik yapanlarla beraberdir.”
Yüce Allah'tan size başarı vermesini, Suriye'yi adalet ve iyilik ülkesi kılmasını diliyoruz.”
Yazının başına serlevha edilen ve Şam bölgesi için edilen Peygamber duasının ve kardeş Afgan devlet yetkilisinin tavsiyelerinin en kısa zamanda gerçekleşmesi ümit ve temennisiyle…