HASTALIKLI BİR RUH HALİ
Kur’an-ı Hakim’de Hazreti Musa’ya verilen (as) Tevrat’tan, “Biz, içinde doğruya rehberlik ve nur olduğu halde indirildiği” (Maide/44) diye beyan edilmiştir. Fakat bu yeryüzünde yaşadıkları her yerde bozgunculuk yaparak haddini aşmış, insanlar içindeki en müfsid ve fettan topluluk peygamberlere itirazlar ederek bir çoğunu haksız yere katletmiş ve kendilerine gönderilen İlahi kitabı tahrif etmişler (Bakara/75, Nisa/46, Maide/13).
Bu azgın kavmin din adamları ise Bakara Suresi, 79.ayetin beyanıyla (mealen) “Elleriyle (bir) Kitap yazıp sonra onu az bir bedel karşılığında satmak için «Bu Allah katındandır» diyenlere yazıklar olsun! Elleriyle yazdıklarından ötürü vay haline onların! Ve kazandıklarından ötürü vay haline onların!” Cenab-ı Allah’ın tehdidine muhatap olmuşlar.
İçinde hidayet ve nur olduğu bildirilen Tevrat tahriflerle ne hale getirilmiş!.. Kaskatı bir taassupla uygulayıp yaşadıkları, hayatlarına rehber ve kaynak edindikleri muharref Tevrat’tan (güya) bazı ayetlere(!) bakalım:
“Şimdi git... onların her şeylerini tamamen yok et ve onları esirgeme; erkekten, kadına, çocuktan, emzikte olana kadar hepsini öldür.” (1.Samuel, 15/3)
“Ve sana teslim edeceği bütün kavimleri bitireceksin, gözün onlara acımayacak.” (Tesniye, 7/16)
“Ve onların senin önünde ele vereceği ve sen onları vuracağın zaman, onları tamamen yok edeceksin; onlara affetmeyeceksin ve onlara acımayacaksın” (Tesniye, 7/3)
“İşte bende ve miras olarak sana milletleri, mülkün olarak yeryüzünün uçlarını da vereceğim. Onları demir çomakla kıracaksın; bir çömlekçi kabı gibi onları parçalayacaksın.” (Mezmurlar, 2/8-9)
“Ve sana teslim edeceği bütün kavimleri bitireceksin, gözün onlara acımayacak.” (Tesniye, 7/16)
“Onları ateş yakacak. Alevlerin elinden canlarını kurtaramayacaklar.” (İşaya, 47/14)
“Acıklı ölümlerle ölecekler.” (Yeremya, 16/4)
Bugün Gazze halkına yapılan bu barbarca soykırım yahudilerin ellerindeki muharref Tevrat’ta yazılandan başkası değildir. Bu insan müsveddesi canavarlara cinnet hali yaşatan itici kuvvet, şahit olunan vahşetin, kutsal kitap saydıklarının emri oluşudur. Çünkü bu insan bozmaları dinlerinin ve inançlarının gereğini yapıyorlar. Dinen ve ahlâken böylesine azgınlaşmış bir millet bütün dünya için kâbustur. Bunlar bu kafayla, bu itikadla yeryüzünün fitne ve fesat kaynağı olmuş, uslanmaz ve ıslah olmaz, sapkın ve haddini aşmış canlılarıdır. Cenab-ı Allah insanlığı defalarca lânetlenmiş bu kavimden ve fitnelerinden muhafaza etsin.
***
KİM KİMİN KÖPEĞİDİR?
Halen süren vahşete süper güçlerin ve büyük devletlerin sessiz kalması bir yana, her zaman ve zeminde ve her alanda destek ve güç vermelerinden anlaşılıyor ki bu iş Ortadoğu coğrafyasına yerleştirilmiş bir devletin sadece kendi başına yaptığı bir operasyon değildir. Belli ki önceden planlanıp kararı verilmiş, beklenen zaman gelince de birlikte harekete geçilmiş çok ortaklı, çok taraflı bir menfaat paylaşma projesidir. Neredeyse 40 günden beri dünyanın gözü önünde yaşanmakta olan bu katliamın devamı kanaatimce iki ihtimal dahilindedir.
1- Bugün finansta, bilim ve teknikte, savunma ve savaş teknolojilerinde, medya, film endüstrisi, bilişim ve iletişim, teknik ve sanayi alanlarında yeryüzünün en büyük gücü konumundaki ABD ile ayrıca pek çok konudaki müttefiki İngiltere, Ortadoğu’da kendilerine karakolluk yapması karşılığında İsrail'e askeri güç ve strateji, uluslararası alanda ise siyasi ve diplomatik destek veriyor.
2- ABD hükümetinin politikalarına tesir ederek piyasalarını, siyasilerini ve siyasetini rehin alacak kadar İsrail yanlısı çok güçlü lobiler var. İsrail'in her alandaki çıkarlarına hizmet eden bu lobiler vasıtasıyla, kapitalizmin kalesi olan ABD, ahtapot gibi kolları bütün dünyayı sarmış bu çok uluslu yahudi menşe'li veya patronajlı şirketlerin emri altındadır.
"Bütün ABD hükümetlerinin, kalbi kaskatı kesilmiş, kibirli, yüreği kin ve nefret dolu, eli kanlı katilin her cinayetini, vahşi ve kirli eylemini meşrulaştırmaya çalışması bu karmaşık menfaat ilişkilerinden kaynaklanıyor."
***
YÜZ KARASI BİR ÖRNEK
Yeryüzünün en büyük fitne yuvası Beyaz Saray'da haftalar önce düzenlenen bir basın toplantısında konuşan ABD'nin Ulusal Güvenlik Konseyi Yetkilisi John Kirby, Gazze Şeridi'yle ilgili olarak, yakıp yıkan, vurup öldüren barbarlar, daha doğrusu kuduz köpekler için "Kırmızı çizgiler koymuyoruz. Onların (İsrail’in) güvenlik ihtiyaçlarını desteklemeye devam ediyoruz ve bu devam edecek" demişti. Taş üstünde taş bırakılmayan Gazze’de, bu sözlerin orada yaşayan bütün sivilleri rahatça öldürebilirsiniz demekten başka ne anlamı var?
Kim kimin emrindedir, kim kime taşeronluk yapıyor veya kim diğerinin köpeğidir? Efendi kim, köpek kim? Büyük birader ABD yardımcısı ve ortağı İngiltere’yi bu vahşete nezaretçi ve koruyucu yaptıran güç mü bunları köpek gibi kullanıyor yoksa büyük ve küçük biraderler mi kuduz köpeği azdırıp saldırtıyor?
KÖRLER VE ŞAŞI BAKANLAR İÇİN
Bugün işgal altındaki Filistin'de, özellikle Gazze'de bir soykırım, bir insanlık krizi yaşanıyor.
Büyük kısmı mülteci olan neredeyse iki buçuk milyon insanın yaşadığı bir şehrin yok edildiğini, bu insanların açlıkla, susuzlukla, her türlü yoklukla yok edilmeye çalışıldığını görmüyor, olan biteni tersyüz ediyor ve dünyaya öyle takdim etmeye çalışıyor. Bu olup bitenlere rağmen hala görmeyen, görmek ve göstermek istemeyen, şaşı bakan ve çarpıtanları tarif eden bir ayet-i kerimenin meali şöyledir:
"Andolsun, biz cinler ve insanlardan birçoğunu cehennem için yaratmışızdır. Onların kalpleri vardır, onlarla kavramazlar; gözleri vardır, onlarla görmezler; kulakları vardır, onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da şaşkındırlar. İşte asıl gafiller onlardır." (A'raf Suresi, Ayet No :179)
BELKİ DAHA BAŞKA BİR SIFAT LAZIM
Dilimize Arapça’dan gelmiş bir kelime katliamı da geçmiş olan bu zulmün hamilerini tarif etmeye daha uygundur: Kavvadlık. Evet, bu kelime ‘kötü ve çirkin işler için yol gösterici ve/ya günaha vasıta olan kişi’ manalarını taşır ve arsız, peze…, deyyus, kaltaban, gayretsiz vs. sıfatlarla müteradiftir.
Gözü dönmüşlükle cinnet hali yaşayan hukuk tanımaz İsrail devletinin mahzun belde Gazze’de ve işgal altındaki diğer Filistin topraklarında mağdur ve mazlum halka yaptıkları için zalimi himaye edenler, hukuksuzlukları için yol gösterici olanlar, bugüne kadar yaptıklarına ve yapmakta olduklarına kayıtsız şartsız destek verenler “kavvadlık” sıfatını binlerce defa hak ediyor.
BİR VAİZİN ARAP DÜNYASINA HAYKIRIŞI
Aslen Şamlı olan çok yakın bir dostumun gön derdiği bir video kaydında, tebaiyetini tesbit edemediğim, Ali Hasan isimli Filistinli veya Lübnanlı bir İmam-Hatip vaaz kürsüsünden Arapların başındakilere ve -güya- İslam ülkelerinin(!) yöneticilerine şöyle haykırıyordu:
“Siz bize gelen musibetsiniz
“Siz bize gelen belanın, felaketin ve yıkılışın gerçek sebebisiniz
“Gazze’de olanlar için bütün dünya ayaklanıp harekete geçerken,
“Gazze küçükten büyüğe, kadınıyla erkeğiyle, yaşlısıyla genciyle her gün eriyor ve soluyor iken sizler sağır gibisiniz,
"Siz sağırsınız, hainsiniz, boyun eğmiş, ezik ve pısırıksınız!
“Yok oluşumuzu görüyorsunuz, bir şeyler söylüyor söylediklerinizin de tersini planlıyor ve yapıyorsunuz…
“Sizler hakim değilsiniz, mahkumsunuz; Siz koltuğun, tahtın, paranın, işkembelerin, midelerinizin ve şehvetin mahkumlarısınız!
“Müslümanların yiğitliği böyle miydi, böyle mi bilinirdi?
“Siz Arap mısınız? Arapların kahramanlığı bitip tükendi mi?
“Siz Arap değil misiniz? Sizde Arab’ın hamiyeti ve haysiyeti yok mu?
“İslam öncesi cahiliye devrinin Arapları bile böyle değildi; O zaman bile onlarda kan vardı, şeref vardı, yiğitlik vardı, mürüvvet vardı…
“Yardım dileyene elini uzatırlardı. Sizin taptığınız ne, sahibiniz kim?
“Bu gördükleriniz, gözlerinizin önünde bu yaşananlar, yürekleri yakan bu görüntüler sizi titretmiyor mu?
“Bu şahit olunanlar, görülen bu vahşetler içinizde bir şeyler uyandırıp harekete geçirmiyor mu?
“Sizde bir şeyleri sarsmıyor mu?
“Sizler hakim misiniz? Hayır, vallahi siz hakim değil mahkumsunuz!
“Atlarınızı çalıp sizi eşeklere bindirdiler…
“Sizi erkek olmaktan, adamlıktan soyundurup zincire vurdular ve entari giydirdiler.
“Yazık değil mi çocuklara? Arapların petrolüyle onların evlerini başlarına yıkıyorlar!
“Yazık günah değil mi?
“Gazze günlerdir yardım umuyor ve bekliyor!
“Vicdanlar (duysun diye) çığlık atıyor, kanıyor ve ağlıyor!..
“Sizler daha sonra onlar için kefenler göndereceksiniz…
“Kefenler sizin olsun, size olsun kefenler!!!
“Yazıklar olsun, eyvahlar olsun size…
“Bu haliniz için Allah’a ne diyeek ve ne hesap vereceksiniz?!..”
***
MÜSLÜMAN MİLLETLERİN ZAVALLI HALİ
Büyük bir üzüntü ve hüzünle gördüğümüz üzere, bugün sayısı iki milyara baliğ müslüman topluluklar arasında olması gereken asgari seviyede bile ortak irade, sevinç, keder, duygu vs. ortaklığı yoktur.
Bu halkların bir kısmı kendi ülkelerindeki zenginlik kaynaklarına bile sahip değildir. Petrolün, doğal gazın ve diğer kaynakların istihsali ve işletilmesi de, piyasalara arz edilmesi de, fiyatlarının oluşturulması da, kendi ellerinde değil, hatta paraları da Amerika-Avrupa bankalarındadır. Bu ülke yöneticilerinin hem siyaseten hem iktisaden elleri kolları bağlıdır. Halkları ise konfora, lükse ve sefahate uyuşturucu gibi alıştırılıp adeta köleleştirilmiştir. Şu halleriyle Batı ile asla karşı karşıya gelemezler.
Halkı müslüman olan bir kısım ülkeler olan-bitenlerden ciddi olarak rahatsızlık duyuyor olsalar bile askeri, siyasi ve ekonomik bakımdan güçlü olmadıklarından Batılı zorbaların hışmına uğramamak için seslerini bile çıkaramaz durumdadır.
Diğer kısmı zaten bağımsız durumda bile değil. Kimisi fakirliğin, sefaletin ve cehaletin pençeleri arasında “kendisi himmete muhtaç dede nasıl başkasına himmet ede” vaziyettedir!
***
YENİ BİR DÜNYA İÇİN YENİ BİR RUH ve ANLAYIŞ İÇİN
İnsanoğlunun dinmeyen ihtirasları, doymak bilmeyen açgözlülüğü ve çıkarcılığı, hak yerine gücün kutsanması çatışmaya, zayıfı ezip yutmaya ve kavgaya dayalı bir anlayışı hakim hale getirmiştir. Yeryüzü birkaç asırdan beri bu halete şahit olmuş, bu tuhaf vaziyet güçlülerin diplomatik oyunlarıyla, süslü ve sihirli kelimelerle ve hukuk maskesiyle sürdürülmeye çalışılmaktadır. Şimdiye kadar dünya kamuoyu şaşırtmacalarla oyalanmaya çalışıldı.
Ancak, bu düzenin makyajı dökülmeye başladı. Bugün özellikle Gazze’de tahammül edilmez hale gelen vahşet ve barbarlık insanlığın vicdanını sarsıp harekete geçirdi. Pek çok batılı ülkede yüzbinlerce insan kendi hükümetlerinin İsrail yanlısı politikalarını protesto etmeye başladı. Dileriz ki bu hareketlenme artarak devam etsin ve mefluç hale gelmiş beşer vicdanı insan şeref ve haysiyetine yaraşır yeni bir ruhla, yeni bir anlayışla canlanarak yeşerip filizlensin ve bütün dünyanın ortak değeri olsun.
Etrafı mübarek kılınmış peygamberler diyarı Filistin topraklarının kederli şehri Gazze’de bugün yaşananlar insanlık aleminde yeni umutların doğumunun/doğuşunun acılı sancıları mı?
Öyle olsun ve bu hayırlı doğuş bir an evvel gerçekleşsin duasıyla…