Ortadoğu’nun Kalbine Saplanan Hançer: İsrail-5
YAHUDİNİN SAĞCISI DA SOLCUSU DA AYNI
1977: İsrail Devleti, kuruluşundan beri sol kanattaki İşçi Partisi yönetimindeydi. Sağcı Likud ideolojisine göre, Kutsal Kitap'ta anlatılan "Büyük İsrail’e”, Ürdün’ün de sınırları içinde bulunduğu toprakları ele geçirmeliydi.
Seçimleri kazanan sağcı hükümet, 67'de alınan toprakları ileride geri vermemek için gerekçe olsun diye Batı Şeria ile Gazze Şeridi'nde Yahudi yerleşim alanı açmayı hızlandırdı. Tarım Bakanı Ariel Şaron bu yerleşim faaliyetlerini körükledi.
1978: Mısır Cumhurbaşkanı Enver Sedat ile İsrail Başbakanı Menahim Begin Mart 1979'da Camp David anlaşmasını imzaladılar. Bu anlaşmada Orta Doğu'da barış öngörülüyordu. Filistinlilere sınırlı bir özerklik verilecekti. Bu ikili anlaşmanın ardından işgal altındaki Sina yarımadası Mısır'a geri verildi.
1979: Mısır İsrail ile kendi başına siyasi pazarlığa giriştiği için Arap ülkeleri tarafından dışlanarak boykota uğradı.
1981: İsrail ile barış anlaşması imzalayan Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat kendi ordusundaki unsurlar tarafından öldürüldü.
İSRAİL’İN LÜBNAN’I İŞGALİ
1982: İsrail ordusu Lübnan’ın güneyini işgale etti. Savunma Bakanı Ariel Şaron orduyu başkent Beyrut'a kadar götürdü; FKÖ'nü Lübnan’dan çıkardı.
16 ila 8 Eylül arasındaki üç günde İsrail’le bağlantılı Hıristiyan Falanjistler Batı Beyrut'u işgal eden İsrail ordusu ile ittifak yaparak Sabra ve Şatilla mülteci kamplarında o güne kadar Orta Doğu’da yaşanan en kanlı katliam ile 3.500 savunmasız Filistinli'yi öldürdü.
1983 yılında İsrail'de yapılan bir soruşturmada görgü şahitleri, İsrail askerlerinin Falanjist milislerin mülteci kamplarında neler yapacağını bilmelerine rağmen cinayetleri önlemek bir yana, katilleri izlediklerini anlattı. Bu katliamın da diğerleri gibi hiçbir zaman hesabı sorulmamıştır.
HAMAS’IN ORTAYA ÇIKIŞI
1987-93 yılları arasında Gazze Şeridi'nde işgallere karşı intifada, yani kitlesel ayaklanma başladı. Ayaklanma sırasında Müslüman Kardeşler’in fikriyatından ciddi olarak etkilenen İslamcı Hamas ortaya çıktı. Bu hareket silahlı mücadeleyi destekliyor ve İsrail Devletinin meşruiyetini reddediyordu.
Filistinlilerin uluslararası ilgi toplayan protesto şekli, ağır silahlı İsrail askerlerine taş atmasıydı. 1993'e kadar süren bu ilk intifada süresince binin üzerinde can kaybı verildi.
BİR BARIŞ UMUDU: OSLO GÖRÜŞMELERİ
1993: Oslo (Norveç) görüşmeleri başladı. Anlaşmayla, işgal ettikleri yerlerden çekilmelerine karşılık Filistinliler İsrail devletini tanıyacaktı. İlkeler Deklarasyonu getiren ve yüz milyonlarca insanın canlı izlediği bu anlaşma Washington'da imzalandı.
1994: Özerk Filistin Yönetimi kuruldu. İsrail, Gazze Şeridi'nin çoğunu terk etti. Batı Şeria'da Eriha şehri Filistinlilere bırakıldı. Pazarlıklar güçlükle yürütülürken El Halil şehrindeki tarihi İbrahim Camii'nde sabah namazını kılan Filistinlilere makineli tüfekle ateş eden bir Yahudi yerleşimci 29 kişiyi öldürdü.
Pazarlık konuları zorluydu; Filistin Devletinin kurulması, Kudüs'ün statüsü, işgal altındaki Yahudi yerleşimlerinin durumu, 1948 ila 67 yılları arasında göç ettirilen 3,5 milyon Filistinli mültecinin durumları gibi ağır konulardı.
Yaser Arafat, Filistin topraklarına geri dönerek muzaffer biri olarak karşılandı. FK güçleri, İsrail ordusunun boşalttığı yerlere mevzilendi. Yaser Arafat Filistin özerk yönetimin başkanı oldu.
1995: Filistin yönetimini zorluklar bekliyordu. Bir yandan savaşçıların İsraillilere karşı bombalı eylemlerine karşılık İsrail de Filistin Özerk Yönetimi altındaki yerlere giriş çıkışları engelledi ve militanlara suikastlar düzenledi. Öte yandan Yahudiler için yeni yerleşim inşaatları da devam etti.
O senenin Eylül ayında Oslo’nun devamı denilen anlaşma Mısır ve Washington'da ayrı ayrı imzalandı.
İsrail’in terk edeceği yerleri “Yahudi toprağının teslim edilmesi” gerekçesiyle Başbakan Yitzak Rabin, aşırı bir Yahudi tarafından öldürüldü. Peşinden, barış sürecinin mimarı Şimon Peres başbakan oldu.
İNTİHAR SALDIRILARI
1996: Hamas İsrail içinde intihar saldırılarına başladı. İsrail, Lübnan'ı üç hafta süreyle bombaladı. İşçi Partili Peres’in yenildiği seçimleri sağcı B.Netanyahu kazandı. Netanyahu, Oslo anlaşmalarına karşı çıkıyor, “güvenlik içinde barış” diyordu. İşgal altındaki Filistin topraklarında yerleşim yerleri inşasının dondurulması kararını kaldırarak Arapları öfkelendirdi.
El Aksa Camii'nin altına, arkeolojik amaçlarla bir tünel kazılması için izin verince, tepkiler daha da şiddetlendi.
1997: İsrail El Halil şehrinin yüzde 97'sini Filistinlilere devredildi.
1998: ABD’nde imzalanan Wye River Beyannamesi İsrail’in Batı Şeria'dan çekilmesini gerektiriyordu.
1999: Wye River’in uygulanmasına ilişkin itirazlar, iktidardaki sağ koalisyonun yıkılmasına sebep oldu. Mayıs ayında yapılan seçimleri İşçi Partili Ehud Barak kazandı. Barak, Araplarla aralarındaki yüz yıllık kavgayı bitirmeyi vaat ediyordu.
Yaser Arafat İsrail'deki yeni yönetimle yeniden pazarlık yapması için Filistin devletini tek taraflı olarak ilan etmekten vazgeçirildi.
2000: Eylül ayında yeni bir Wye River sözleşmesi imzalanmasına rağmen işgal altındaki yerlerden çekilme işlemi, bir türlü anlaşma sağlanamayan Kudüs'ün statüsü, mültecilerin durumu, Yahudi yerleşimleri ve nihai sınırlar gibi müşkül konulardan dolayı sonuçlanmadı. 1995’ten beri devam eden süreçten somut bir sonuç alınamaması Filistinlileri bıktırdı.
Barak, Suriye ile barışı denemesine rağmen netice alamadı.
İsrail Lübnan’ı 21 yıllık işgaline son verdi.
Likud Partisi lideri Ariel Şaron’un, Kudüs’teki Mescid-i Aksa'nın bulunduğu Tapınak Dağı bölgesini kışkırtıcı ziyaretine Filistinlilerin protestosuyla başlayan gösteriler El Aksa intifadasına (ayaklanmasına) dönüştü. 2005 yılına kadar beş yıl süren çatışmalarda 3.000 Filistinli ve 1.000 İsrailli öldürülür.
KASAP ŞARON BAŞBAKAN
2001: Eli kanlı A.Şaron başbakan seçildi. Y.Arafat ikamet ettiği Ramallah şehrindeki evinde abluka altına alınarak etrafıyla teması kesildi.
2002: Yeniden başlayan intihar saldırılarıyla İsrail Batı Şeria'yı işgal etti. Filistin beldelerine sık sık baskınlar yaparak birbirleriyle irtibatı kesti. Kuşatma ve uzun süreli sokağa çıkma yasağı altında kaldı.
İsrail güçleri Batı Şeria'daki Cenin mülteci kampını ele geçirip korkunç bir katliam daha yaptı. Ağır kayıplar veren İsrail ordusu “örgütlü bir direniş” olduğu gerekçesiyle yaptığı saldırıda sadece 52 Filistinlinin öldürüldüğünü iddia etti. BM raporunda, “sivilleri tehlikeyle karşı karşıya bırakan şiddet olayları” sebebiyle iki taraf ta suçlanıp “ortada bir katliam olmadığı” belirtildi. Uluslararası Af Örgütü ise İsrail ordusunun Cenin ve Nablus'ta düzenlediği saldırılarda savaş suçu işlediği hükmüne varmıştı.
Hz.İsa’nın doğduğuna inanılan Beytüllahim’deki Mîlad (Doğuş) Kilisesi 5 hafta boyunca İsrail tarafından kuşatıldı. Kiliseye sığınan Filistinlilerden 13 militanın sürgüne gönderilmesiyle kuşatma kaldırıldı.
İsrail Gazze Şeridi ve Batı Şeria'ya yapılan operasyonlar için, “Filistinlilerin terör altyapısını ortadan kaldırmayı” gerekçe gösterdi.
Durma safhasındaki barış süreci BM, ABD, Rusya ve AB “Dörtlü”sü, Orta Doğu'daki sorunun çözümü için tıkanık olan sürecin önünü bir yol haritasıyla açmaya çalıştı.
BM Güvenlik Konseyinde ilk defa İsrail ve Filistin devletlerinin bir arada var olmasından söz edildi. İsrail, Ramallah şehrindeki kuşatmayı kaldırdı.
2003: Uzun süren müzakere ve pazarlıklardan sonra yol haritasına ilişkin belge Nisan ayında ABD öncülüğünde Irak'a yapılan askeri operasyon sonrası yayımlandı.
ABD Başkanı G.Bush Haziran ayında Orta Doğu siyasetini açıklayıp Filistinlilere 'teröre taviz vermeyen' bir lider çıkarmaları için çağrıda bulundu.
(Devam edecek)