Bediüzzaman iman hizmetinde olduğu gibi, siyasi ve içtimai konularda da nev-i şahsına münhasır müstakil bir yol takip etmiştir. Bu bakımdan, onun siyasetle ilgili söz ve uygulamalarının; günümüzdeki telakki ve anlayışlarla karıştırılmaması gerekir. Çünkü niyet, maksat ve tarz olarak oldukça farklı ve değişiktir.
Onun şiddetle kaçındığı ve hiçbir zaman yapmadığı, siyaset şekillerini kısaca şöyle özetliyebiliriz:
A-1-Hükümeti ele geçirmek maksadıyla; İhtilal ve kalkışma teşebbüsünde bulunmak; idareye fiili olarak müdahele etmek, kendisine zulmedenlerden intikam almak maksadıyla illegal teşkilatlanmak.
2-Risale-i Nur adına bir parti kurarak yönetime talip olmak.
3-Kurulmuş olan bir partiyi ele geçirmeye çalışmak, o partinin bir organı gibi faaliyet yapmak, parti güdümüne girmek, kadrolaşmak.
4-Siyaset amaçlı dernek veya vakıf şeklinde teşkilatlanmak, daha doğru bir ifadeyle, dinî ve uhrevî olan bu kurumların siyasi amaçlı faaliyet yapmaları.
5-Partizanlık, yani fanatik tarafgirlik, muhalif fikirde olanları tekfir veya tefsık etmek.
6-Siyaset ve siyasi gücün dinsizliğe, din düşmanlığına ve menfi ırkçılığa alet edilmesi.
7-Dinin ve Mukaddes mefhumların, siyasete alet ve basamak yapılması.
8-Menfaat amaçlı siyaset, yani partilerle pazarlık, milletvekilliği ve bakanlık talepleri v.s. gibi faaliyetlerden Bediüzzaman daima kaçınmış ve uzak durmuştur.
Kendisinin bilfiil yaptığı ve talebelerine de tavsiye ettiği yasak olmayan siyasi faaliyetler:
B-1-İdarecilerin din ve vatan için faydalı hizmetlere yönlendirilmesi ve teşvik edilmesi.
2-İdarecilerden; Kur’an, İslamiyet ve vatan için mümkün olan makul ve faydalı taleplerde bulunulması, onlara yol gösterilmesi, proje sunulması, yapılan yanlışlıklara itiraz edilmesi; onlara nasihat ve tavsiyelerde bulunulması, müsbet faaliyetlerine yardımcı olunması.
3-Mevcut partilerin, zihniyet yapılarının analiz edilmesi, Kur’an, İslamiyet ve vatan açısından, hangi partinin zararlı, hangisinin faydalı veya daha az zararlı olduğunun açıklanması, anlatılması.
4-İktidar adayı durumundaki partilerden "ehvenüşşer" konumundaki siyasi teşekküle dışardan "nokta-yı istinad ve ihtiyat kuvveti" olarak, rey ve destek verilmesi; desteğin izhar ve ilan edilmesi, desteklenen partiye vatandaşların teşvik ve davet edilmesi; kısacası desteklenen siyasi teşekküle (içine girmeden ve politize olmadan) faydalı ve yardımcı olunması gibi faaliyetler yasak kapsamının dışında tutulmuş ve bizzat uygulanmıştır... (Taban desteği ve iktidar olma şansı olmayan küçük ve sembolik partiler destek hususunda değerlendirmeğe alınmaz. Çünkü onlara verilecek reyler daha zararlı zihniyetlere yardım olacağından, değerlendirme İktidara aday ve alternatif durumundaki partiler arasında yapılır.)
Görülüyor ki; Bediüzzaman’ın onayladığı ve tasvip ettiği siyasi faaliyetler, sadece rey vermekten ibaret olmayıp, geniş bir alanı kaplamaktadır. Nitekim (B) şıkkında belirtilen bütün faaliyetlerin hemen hepsinin bizzat Bediüzzaman tarafından yapıldığı, Risalelerde belgeleri ile sabittir. Çünkü Bediüzzaman bu şekildeki faaliyetleri, siyaset hesabına değil; Kur’an, İslamiyet ve vatan maslahatı hesabına yapmıştır. Bundan dolayı bu faaliyetleri şerrinden Allah’a sığındığı siyasi faaliyetler olarak görmemektedir. Bediüzzaman’ın siyasetteki "Muktesid meslek" diye adlandırdığı ve "Siyasetin dine alet edilmesi" olarak nitelendirdiği tarz budur. Bazı şahısların, "Risale mesleğini koruma" adına bu tarz faaliyetleri de yasak saymaları isabetli değildir. Hususi mizaçlara bir diyeceğimiz yok. Yani bazı kişilerin, bu şekilde düşünmeleri, şahsî ve indî tercihleri olarak normaldir. Fakat Risale görüşü değildir. Bu Bediüzzaman’a rağmen şahısların kendi mülahazalarıdır. Bizim itirazımız; bu hususi ve şahsi görüşlerin Bediüzzaman’ın görüşü imiş gibi takdim edilmesinedir. Zira bunun bazılarının anladığı gibi olmadığı yukarıda müşahhas örneklerle isbat edilmiştir. Bu telakki ve anlayışla Bediüzaman’ın uygulamaları arasında bir hayli farkın olduğu, izahtan varestedir.