18 Mart 2021 tarihinde vefat eden Genç'in 2019'da Yeni Şafak'ta yayınlanan röportajındaki ilgili sözler şöyle:
HİTLER BİLE YAPMADI
Ders kitapları bile 400-500 kelimeyle yazılıyor. Bu da başlı başına bir sorun değil mi?
Bu bir felaket. Arapça, Farsça kelimeleri Türkçe olmadığı için atmak, bizi mahvetti. Milliyetçilik deyince bunun en berbat şeklini ortaya koyan Adolf Hitler gelir akla. O bile “Alman diline girmiş bir kelimeyi, Almanca asıllı değildir diye atmak, kültürümüze, dilimize ihanettir” diyor. Her dil için böyle.
Biraz milliyetçilik iyi, ama fazlası iyi değil. Milliyetçiliğin en önemli kriteri milletinin üstünde hakikati sevmektir. Hakikat her şeyin üstünde olmalı. Millete en büyük hizmeti yapan da hakikat aşkıdır. Vatanı sevmek yetmez, hakikati de sevmek gerekir.
BİZ DİLİ BASİTLEŞTİRDİKÇE, ZİHNİMİZ DE BASİTLEŞİYOR
Sir James Redhouse’un 1890’da İstanbul’da basılmış bir lügatı var bende. Kitabın önsözünde dünyada iki büyük dil olduğunu, bunlardan birinin İngilizce, diğerinin ise Osmanlı Türkçesi olduğunu söylüyor. “Bu iki büyük dilde yüz biner kelime var, doksan binini lügata koydum, on bin kaldı. Ömrüm vefa ederse tamamlamak üzere bunu basıyorum” diyor.
Her kelimenin başına T (Türkçe) P (Farsça) ve A (Arapça) şeklinde işaretlemiş. Mesela münafık kelimesi tabii ki Arapça, ama münafıklık için haklı olarak Türkçe’dir diye kaydediyor. Biz bunların hepsini attık. İngilizler hiçbir kelimeyi atmıyor. (The) ekleyerek kelimeyi hemen İngilizce haline getirebiliyor ve böylece Marmara, oluyor the marmara. Bu ingilizleri küçülttü mü, hayır. Bugün İngilizce’de bir milyon kelime var; yani İngilizce 150 senede on misli artarken, Türkçe artacağına gerilemiş. Biz dili basitleştirdikçe, zihnimiz de basitleşiyor ama farkına varamıyoruz.