98 Yıldır Kabrine Duvar Örülen Artuklu Meliki Nâsırüddin Artuk Arslan

Mehmet Selim MARDİN

Mardin’in Artuklu ilçesi Şehidiye külliyesinin doğu kısmında bulunan oda içinde kabri olan Artuklu Meliki Artuk Arslan’ın oda girişine örülen duvar hala yerinde durmaktadır. Bu duruma gerek STK ve gerekse basında yer alan haberlere rağmen Artuk Arslan’ın kabrine örülen duvarın kaldırılması için ilgili kurumlarca hiçbir teşebbüste bulunulmamıştır.

Kabrin içinde bulunduğu oda girişinin kapatılmasının nedeni ise 1925 tarihli “Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Seddine ve Türbedarlıklarla birtakım unvanların meni ve ilgasına dair” 677 sayılı Kanundur. Buna göre ülkedeki tüm türbeler kapatılmış, türbe ziyareti ve türbedarlık yasaklanmıştı.

Tarihçi İbrahim Artuk “Diyarbakır ve Mardin'in Bazı Önemli Yapıları” adlı eserinde El-Melik el-Mansur Nasır el-Din Artuk Arslan’ın bu Medreseye (Şehidiye) bitişik olan türbeye gömüldüğünü fakat türbenin mezar sandukalarının 1925 senesinde Mardin valisi Tevfik Hadi Baysal zamanında kaldırılarak yerle bir edildiğini ifade etmektedir.

Ancak 1 Mart 1950’de 677 sayılı kanuna değişiklik yapılarak birinci maddesine “türbelerden Türk büyüklerine âit olanlarla, büyük sanat değeri bulunanlar, Millî Eğitim Bakanlığınca umûma açılabilir. Buraların bakımı için gerekli memur ve hizmetliler tâyin edilir. Açılacak türbelerin listesi Millî Eğitim Bakanlığınca hazırlanır ve Bakanlar Kurulunca tasvib edilir” ibaresi eklenmesine rağmen Türk büyüğü Artuk Aslan’ın kabir yasağı halen devam etmektedir.

Mardin Artuklu üniversitesi Sanat Tarihi bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Zekai Erdal kabir ile ilgili yazdığı akademik makalede görüşlerini şöyle anlatıyor:

“Günümüzde medresenin güneydoğusundaki türbe mevcuttur. Doğu kanadın güneyindeki basık kemerli kapının açıldığı beşik tonozlu koridor ile türbenin güney cephesine ulaşılmaktadır. Güney cephe taş malzemeden ajurlu bir parmaklığa sahiptir. Kuzey-güney yönünde uzanan dikdörtgen planlı türbenin üzeri de aynı yönde uzanan bir beşik tonoz ile örtülüdür. Türbe kısmı günümüzde kapalı olup medresede işe yaramayan ve kullanılmayan tüm malzeme ve eşyanın rastgele istif edildiği bir depo olarak kullanılmaktadır. Bu nedenle de mekânın içine girilememiştir. Mescidin doğusundaki mekân da II. Türbedir. Zira bu mekânın avluya bakan kuzey cephesinde taş malzemeden ajurlu pencere parmaklığı vardır. Günümüzde harime dâhil edilen bu mekân da kuzey-güney yönünde uzanan dikdörtgen bir plana sahip olup üzeri de aynı yönde uzanan bir beşik tonoz ile örtülüdür. Her iki türbe arasında kalan ve medresenin güneydoğu köşesini oluşturan dikdörtgen mekân Abdullah Kuran’a göre avludur. Türbesinde iki Artuklu Sultanı metfundur. Bunlardan ilki yapının banisi olan ve 1239 yılında vefat eden Melik Nasireddin Artuk Arslan (Kâtip Ferdi; 2006, s. 20) ile 1367 yılında ölen Melik Salih Şemseddin Mahmud b Necmeddin Gazi’dir.”

Türk büyüğü Artuk Arslan’ın kabrinin 1950’de çıkarılan kanuna rağmen hala kapalı tutulmasına bir anlam veremediğini dile getiren MADDER (Mardin Medreselerini Koruma ve Yaşatma Derneği) Başkanı İbrahim Yüksel ise “Mardin’i 300 sene başkent yapan ve sayısız eserler kazandıran Artukluların Meliki Artuk Arslan’a yapılan bu saygısızlığın bir an önce giderilip kabrin bulunduğu odanın giriş kapısına örülen duvarın kaldırılıp aynı zamanda kabrin bulunduğu odanın restore edilip ziyarete açılmasını yetkililerden istiyoruz” diye taleplerini dile getiriyor.


Artuk Arslan’ın kabrinin bulunduğu odanın girişine örülen duvar

MELİK NÂSIRÜDDİN ARTUK ARSLAN KİMDİR?

Tarihte Koçhisar olarak bilinen Kızıltepe ilçesinde Cami-i Kebir (Büyük Cami)’i ve yakınında Medrese-i Âli (Ulu Medrese)’i inşa ettirmiştir. Artuk Arslan ayrıca Harzem’de bir medrese, Mardin’de Şehidiye adıyla bilinen Medrese ve Cami olarak iç içe bulunan medrese ve Cuma mescidini bina ettirip, onun gibi nice medreseler inşa ettirip, vasıflandırmıştır. Melik, bu koca medreseyi seksen oda olmak üzere bina ettirdiğinden “Semânîn” (seksen) adıyla anılır.

Yavlak Arslan’dan sonra kardeşi Artuk Arslan Mardin’de hükümdar oldu. Onun zamanında Anadolu Selçukluları Eyyûbîler’i mağlûp ederek Doğu Anadolu’da hâkimiyetlerini kurdular. Artuk Arslan bu durumdan faydalanarak Alâeddin Keykubad’a tâbi olup Eyyûbîler’e karşı cephe aldı. Ancak bir fırsatını bulan Eyyûbî Hükümdarı el-Melikü’l-Kâmil 1236 yılında Urfa ve Harran’ı işgal etti. Alâeddin Keykubad’dan sonra Anadolu Selçuklu sultanı olan II. Gıyâseddin Keyhusrev, Eyyûbîler’in elinden kurtarmış olduğu yerlerden Sincar ve Nusaybin’i Artuk Arslan’a iktâ olarak verdi. Artuk Arslan uzun seneler Eyyûbîler ile muharebelerde bulundu. 1231 (H. 629) senesinde ardı arkası kesilmeyen Moğol orduları, Mardin Artukluları’nın topraklarını işgal ile ele geçirdikleri pek çok müslümanı şehîd ettiler. Artuk Arslan ve halk, Mardin kalesine sığınarak Moğol katliâmından kurtuldular.

Melik Nâsırüddîn (Artuk Arslan) Kutbuddin İl Gazi’nin ikinci oğludur. Babası Kutbuddin İl Gazi’nin zamanında vezirlik rütbesine yükselmiştir. 35 yıl hükümdarlık yapmıştır. H.533 (M.1239) senesinde vefât etmiştir. Nâşı Mardin’de bina ettiği medresede defnolundu.


Duvar örülüp kapatılan Kabir odasının kuzeyden görünümü


Artuk Arslan’ın kabrinin içinde olduğu odanın güneyden görünümü

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.