Bediüzzaman Said Nursi’den Cizre Nur Talebelerine Mektup

Mehmet Selim MARDİN

Bediüzzaman Said Nursi ve Nur talebelerinin 20 Eylül 1949 tarihinde Afyon hapishanesinden tahliyeleri sonrası Nur hizmetlerinde de yeni bir devre açılmış oldu. Bu tarihten sonra her ne kadar mahkemeler devam etmişse de Bediüzzaman’ın hapishane hayatı sona eriyordu. Risale-i Nurların telifi bitmiş bundan sonra neşir hizmetleri başlamıştı. Teksir makinesi ile çoğaltılan risalelerin bazıları Arapçaya çevrilerek başta İslam alemi olmak üzere dünyanın her tarafına gönderildi.

Bu arada memleket sathında da Risale-i Nurlar en ücra yerlere ulaştırılmaya gayret edildi. Özellikle Doğu illerinde birçok yerde yeni açılan dershaneler ile hizmetler hız kazanmaya başladı. Bediüzzaman bu hizmetleri devamlı takip edip Nur talebelerini hizmete teşvik edici mektuplar yazdı.

Hizmet ile ilgili mektuplardan birisi de Cizre’de bulunan Nur hizmetlerini konu ediniyordu. Söz konusu mektup Cizre Nur talebesi son şahitlerden Vastanlı Abdürrahim’e hitap ediyordu. Mektupta şu ifadeler yer alır:

“Sâniyen: Gönderdiğiniz, üç sene bizim gibi hapiste bulunan Zülfikar ve Asâ-yı Musa’dan ehemmiyetli yerlere birkaç tane gönderdim. Ezcümle: Cezire’de cami imamı Vastanlı Abdürrahim benim eski talebelerimden olup buraya kadar geldi. Ben on adet mühim kitaplardan verdim. Fakat hatırıma geldi ki Zülfikar’ın Mu’cizat-ı Kur’aniye Dördüncü Zeyli’nin iki yerde –biri sekizinci satırda, biri on ikinci satırda– “Lâ”nın yerine “Lâm”ın yazılmış. Halbuki “Lâm” Kur’an’da otuz bindir “Lâ” on dokuz bindir. Bu sehiv başka nüshalarda kısmen tashih edilmiş. Fakat mahkemenizde kalan Zülfikarlarda tashih edilmemiş. Ben de burada unuttum. Siz Cezire’nin müftüsü vasıtasıyla, o imam Abdurrahîm’e müstensihin bu sehvini tashih eylemesini yazarsınız. Tâ ki Medresetü’z-Zehranın erkânı bu vasıta ile Cezire ile dahi münasebettar olsun diye size havale ediyorum.” (1)

Mektupta adı geçen Vastanlı Abdürrahim birçok defa Bediüzzaman ile görüşmüş eski bir talebesidir. Bediüzzaman kendisine vermiş olduğu eserlerden birkaç yerde tashih gerektiren hususları lahika mektubunda dile getirir. Nur hizmetinde tashih çok ehemmiyetlidir. Çünkü Osmanlıcada bir harfin veya noktanın eksik olması yanlış manalara meydan verebilmektedir. Bediüzzaman bu arada Cizre ile irtibatın kesilmemesi konusunu da Nur talebelerine havale eder.

Vastanlı Cizre İmamı Abdürrahim Yaşın

Emirdağ Lahikası’nda adı geçen Son Şahitlerden Vastanlı Abdürrahim, 1894 yılında Van’ın Vastan (Gevaş) ilçesinde doğdu. Vastan’da doğduğundan dolayı Vastani lakabını kullanmıştır. Şeyh Ahmed Hani’nin öz ailesindendir. Bediüzzaman Van’da Ruslara karşı milis kuvvetlerini oluştururken onunla tanışmış ve talebesi olmuştur. Rus askerlerinin Van’a ilerlemesi sonucunda 1915‘te Van ve çevresi göç etmeye mecbur bırakıldığından Cizre’ye yerleşmiş ama Bediüzzaman ile irtibatını devam ettirmiştir. Soyadı kanunu ile Yaşın soyadını alan Abdürrahim hoca Arapça ve Farsçayı mükemmel bilirdi. Dini ilimlerin yanı sıra tıp ve astronomi ile de ilgiliydi. Arkasında telif ettiği üç eser bırakarak 29 Eylül 1956 senesinde vefat etti. (2)

Cizre Müftüsü Mahmut Bilge

Vastanlı Cizre imamı Abdürrahim Yaşın’ın yeğeni eğitimci yazar Abdullah Yaşın amcası ile ilgili aktardığı güzel bir hatırasında; Bediüzzaman’ın kaçak çayını sevdiğini ama yollarda güvenlik güçleri tarafında yapılan kontrollerde ele geçirilmesi halinde ağır cezası olduğundan Abdürrahim amcası tenekeci Ramazan ismindeki esnafa sactan özel bir abdest ibriği yaptırır. İbriğin tabanına özel bölmede çayı yerleştirir ve üzerini kapatıp lehimleyip üstüne bir miktar su bıraktırarak soranlara “abdest için kullanıyorum” der ve Bediüzzaman ile görüşmesinde o ibrikle beraber kaçak çayı ulaştırır.

Lahikada adı geçen ve hizmetlere vasıta olan Cizre müftüsü Molla Mahmut Bilge Cizre’de 1904 yılında doğmuştur. Medrese eğitiminden sonra öğretmenlik ve nüfus memurluğundan sonra 1948 yılında Cizre müftülüğüne atanır. Aynı zamanda şair ve yazar olan Mahmut Bilge basılan üç eserinin yanı sıra basılmayan on sekiz eseri vardır. En önemli eserlerinden olan Ay Risalesi 1963 yılında basılmış ve aya çıkılmadan altı yıl evvel insanların aya ve yıldızlara gidebileceğini ispat etmiştir. 5 Nisan 1974 yılında Cizre’de hakkın rahmetine kavuştu. (3)

Bediüzzaman Said Nursi ve Cizre Nur talebelerinin irtibatı telgraf vasıtası ile de devam etmiştir.

15.09.1951 tarihli Emirdağ postanesinden Nur talebesi Mehmet tarafından Abdurrahman Yaşın adına gönderilen telgrafta Bediüzzaman ismi zikredilmeden “hastalığı şiddetli fakat tehlikeli değil umumun bayramlarınızı tebrik ediyor. Selam” ifadeleri yer alıyor.

O günün zor şartlarına rağmen hizmette irtibatın devamlılığı takdire şayan bir hadisedir.

Cizre’ye gönderilen Sözler mecmuasının iç kapağı

KAYNAKLAR
1-Emirdağ Lahikası II – 39
2-Bütün Yönleri ile Cizre. Abdullah Yaşın
3-Bütün Yönleri ile Cizre. Abdullah Yaşın

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (3)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.