Alex Osborn’a izafe edilen Beyin fırtınası (veya fikir fırtınası), Think-Tank ve AR-GE gibi düşünce analizleri tekniklerinin temelleri, aslında 1400 küsur yıl önce atılmış olup, başarıyla uygulanmaktaydı.
Hz. Muhammed (s.a.v.) önceleri 40 sahabesiyle, daha sonra da sahabeleri ve kurmaylarıyla bu teknikleri sürekli kullanarak, çok önemli karar, düşünce ve eğitim metotlarında da bizlere öncü ve rehber olmuştur.
Bugün ise Bediüzzaman Hz.’nin, bu konuda çığır açan ‘gönüllü halk eğitimleri’, lokal ve mahalli sohbetler, nur terapiler ve diğer bir ifadeyle ev sohbetleri ülkemizin her köşesinde yapılmaktadır.
Bu günkü ülke dinamizminin, yardımlaşmaların, dayanışmaların, binlerce talebeyi burslarla başarıya ulaştırmanın, provokatörlerin tahriklerine rağmen, bilinçli ve mu’tedil duruşların katalizörünün, bu tür eğitimler olduğu muhakkaktır. Bunun içindir ki, dine lâkayt, despot ve ceberut tek parti dönemlerinde en çok bu Risale-i Nur ekolü, şiddetli baskılar altına alınmıştı.
Çok seyahat eden birisi olarak, yurdumun hangi beldesine gitsem, mutlaka bu sohbetlere, yani NUR TERAPİLERE oralarda da katılırım. İstanbul’umuzun binden fazla mahallinde devam etmekte olan bu tür nur terapilere, her hafta mutlaka 5-6 kez giderim.
Uluslar arası sempozyumlarda, bu eğitim sistemini öğrenen ve benimseyen bilim adamları, kendi ülkelerinde de başlatarak, hızla yayılmasını benimsemişler.
Bazı yabancı bilim adamları bu sistemi, ‘muallimsiz HALK ÜNİVERSİTELERİ’ şeklinde tanımlamaktadırlar.
Evet, 32 ülkede inanılmaz bir hız ile gelişmekte olan bu ‘Risale-i Nur terapilerini’ Mekke ve Medine’de de bizzat müşahede ettim.
Mekke’de Kâbe’ye iki kilometre kadar yakında, 2-3 katlı bir binanın tamamı, misafir hane ve Nur sohbetlerine tahsis edilmiş. Özel olarak ziyaret ettim ve hizmetli Türk kardeşlerimizle saatlerce sohbetler ettik.
Gurbet ellerdeki Nur terapiler, bir başka haz ve lezzet veriyor insana. O sımsıcak karşılaşmalardan ve ruha huzur veren sohbetlerden sonra ayrılmak, bir hayli zor geldi bana. Kendilerine buradan da, bir kez daha şükranlarımı arz ediyorum.
Medine’de ise Mescid-i Nebeviye, yürüyerek 12-15 dakikalık mesafede, valilik binası yakınında, dış cephesi özel granit kaplı, 5 katlı harika bir bina satın alınmış ve sırf hizmetlere tahsis edilmiş.
Haftanın her günü sohbetler ve bilimsel etkinlikler yapılmakta.
Meselâ haftanın üç günü Türkçe, iki günü Arapça, bir gün İngilizce sohbetler yapıldığını duyunca çok sevindim.
Binanın bir katı tamamen hanımlar için tahsis edilmiş. Müstakil giriş çıkışlarıyla sürekli bayanlara hizmetler veriliyor.
Bendeniz, bir haftalık Medine programımızda, bu tür sohbetlere (Türkçe programlara) dört defa katılma bahtiyarlığına eriştim çok şükür.
Gerçekten, gurbette bir başka haz ve lezzetler alınıyor.
Bilal-i Habeşi Camii imamı (Erzurumlu) M. Mihr Ali hocanın seçtiği konu ve sunumu da bir hayli ilginçti. Üstad Hz.’nin Medine hakkındaki görüşlerini okudu ve ilginç açıklamalarda bulundu.
Perşembe günü ‘Buhara pilavı ziyafeti’ ise unutulmaz bir hatıra oldu bizim için.
Her vakit namazlarda, Mescid-i Nebeviye geliniyor. Genellikle, 3-4 no’lu kapıların girişindeki Osmanlı saatinin meydanında namazlar kılınıyor, Kur’ân’lar okunuyor. Tesbihatlar ve dersler yapılıyor. Her yatsı namazı sonrası da o dershaneye gidiliyor.
Bizlere ve tüm misafirlere o güzellikleri sunanlara ve emeği geçen herkese şükranlarımı arz ediyorum. Hacca ve umreye giden herkese de bu güzellikleri mutlaka tatmalarını, hatta doya doya yaşamalarını tavsiye ediyorum.
Moral Haber