Bugünü saymazsak Kurban Bayramına bir günün kaldığı şu günlerde Mekkede ayak basacak yer kalmadı. Binlerce otelin yanında sadece hac mevsiminde kullanılan binlerce hac binası hacılarla dolup taşıyor. Mekkede dünyanın en büyük organizesi gerçekleşiyor.
Suudi Arabistanda bütün devlet erkânı ve görevliler tek iş için koşuyorlar. Hacılara hizmet. Parola ise, "Hacılara hizmet bizim için şereftir." Hacıları "Allahın özel misafirleri" olarak görüyorlar. Onlar Beytullaha, Allahın evine, yani Kâbeye gelmişler.
Hac süresi boyunca burada kalacaklar, bütün ihtiyaçlarını burada karşılayacaklar. Burada kalkıp burada kalkacaklar, hayatlarını buranın şartlarına göre ayarlayacakla,
Bir milyon kadar nüfusu olan Mekkeye nüfusunun üç/dört katı insan geliyor dünyanın dört bir yanından. Bu kalabalığa rağmen ne yiyecek sıkıntısı yaşanıyor, ne de içecek sıkıntısı. Ne yatma derdi çekiliyor, ne de barınma derdi. Herkes rahatlıkla günlük ihtiyaçlarını karşılıyor.
Türkiyeden hacca gidenlerin yaş ortalaması 60 yaş civarı olunca hastalanma oranı da o nispette artış gösteriyor. Fakat sağlık hizmeti en güzel şekilde verilmeye çalışılıyor.
Zaten hac süresince muayene ve tedavi hizmetleri de ücretsiz olarak veriliyor.
Üç aya yakın bir süre içinde gerçekleşen hac süresince ne Mekkede, ne de Medinede en ufak bir güvenlik sorunu yaşanmaz. Ciddi anlamda bir polisiye vaka yaşanmaz. O kadar sıkışlığa, o kadar kalabalığa ve o kadar yoğunluğa rağmen ne bir ağız dalaşı görürsünüz, ne de bir dövüş ve kavga
Herkes huyunu değiştirmiş, alışkanlıklarından vazgeçmiş, ortama ayak uydurmuş, sabrın ve tahammülün en güzelini yaşamayı hedeflemiş halde Gecenin eskiyen bir saatinde Haremin etrafında bir aile annesiyle, babasıyla çocuğuyla bebeğiyle ortaya yerde veya bir köşede uzanır yatar.
Onları kimse rahatsız etmez. Kendi evinin bir köşesindeymiş gibi gayet emin bir şekilde istirahat ederler. Gecenin ilerleyen bir saatinde bir kadın tek başına otelinden çıkar, gayet emin bir şekilde yolda yürür, çarşıda pazarda alış verişini yapar, Kâbeye gider tavafını, ibadetlerini yapar.
Sonra da aynı şekilde döner, gelir. Bunun içindir ki, Kurân Mekke için "Emin belde", güvenli/güvenlikli şehir tanımını yapıyor.
200e yakın dünya ülkesinden insan gelir Mekkeye. Çoğu birbirinin dilini bilmez, konuşmasını anlamaz. Ama öyle bir anlayış ve hoşgörü yaşanır ki, kimse kimsenin hakkında tecavüz etmez, herkes birbirini gözetir, kollar. Ayağınız kayıp da düşecek gibi olursanız, bir anda birkaç elin kolunuzdan tuttuğunu görüsünüz.
Tansiyonunuz yükselip de bayılıp düşseniz, kendinizi sağlık görevlilerinin şefkatli ellerinde bulursunuz. Sizi hemen en yakın bir hastaneye ulaştırırlar.
Özellikle Kurban Bayramından önceki şu günlerde Harem-i Şerifin içi, Kâbenin etrafı öyle bir yoğunlaştı, öyle bir kalabalıklaştı ki, kadın erkek, yaşlı genç, büyük küçük hemen herkes aynı mekanı paylaşıyor.
Fakat sanki tek elden organize ediliyormuş gibi bir disiplin görülüyor. Bugün Cuma namazından sonra cemaatin Haremi boşaltması saatler alıyor, hacıların büyük çoğunluğu yarın Minaya Terviyeye çıkıyor.
Peygamber Efendimizin Veda Haccında uyguladığı gibi Arafattan bir gün öncesini Minada modern çadırlarda ibadet, dua ve zikirlerle geçirecekler, sabahleyin de hacı olmak için Arafat vakfesine katılmak üzere otobüslerle Arafat meydanına intikal edecekler.
Bugün