Biliyoruz ki Risale-i Nur’daki semavi kelimeler külli birer hakikatin miftahı. Evet evet, kelimelerden bahsediyoruz. Onlarla ünsiyet etmek, usulca izin isteyip edebince hakikatlerine dalmak, kim bilir nasıl bir saadet olur? Fakat heyhat…! Biz şu dehşetengiz zamanın çocukları değil miyiz? Bir parça frengi okumuşuz. Kitaplar dolusu nursuz malumat yüklenmişiz. Malayâniyatla, maddiyatla fazla meşgul olduğumuzdan maneviyatta gabileşmişiz. Velhasıl fikrimiz darlaşmış, ayinemiz puslanmış. Şimdi o ulvi hads-i kalbiler bizimle muhatap olurlar mı ki?
Lakin madem Rahman’ur Rahim’in merhametine iman etmişiz, elbette ümidi kesmeyiz. Madem tastamam bir felsefe talebesi olarak, (hafizanAllah) ene’nin zaman-ı Âdem’den beri uzayıp giden o zulmetli dallarından birinde tam da boy gösterecekken, Risale-i Nur vesilesiyle Kur’an talebesi olmak duasına tutunmuşuz. Layıkıyla olamasak da yine acz fakr vesikamızla eşiğinde beklemek şerefiyle mesut olmuşuz. Elbet büsbütün ümitsiz değiliz. Ne diyorduk? Elbet Risale-i Nur’un hakikatbin kelimelerine cân u dilden sevdalıyız diyorduk.
Malumunuz, 24. Lem’a’da kadın fıtratı, tesettür ve şefkat mahfazasında anlatılıyor. Bu mahfazanın içinde de bazı nüveler nazara veriliyor. Kelimeden nüveye, nüvelerin cem’inden de hakikate doğru yollar uzanıyor.
Mesela, bu dersten öğreniyoruz ki fıtrat nüvelerinden biri, kadının seriütteessür oluşu imiş. Her şeyden çarçabuk etkilendiğini, tez kederlendiğini, bir anda kendisini duygusal fırtınaların ortasında buluverebileceğini bilmenin insanın kendisi için kârı nedir acep? İtidal-i dem hâline dönmedikçe karar almamak, âni hareket etmemek kabilinden temkinler sayabiliriz. Bununla beraber serîütteessür olmanın burada doğrudan kast edilen vechi “maddeten tesiri tecrübe edilen, belki semlendiren pis nazarlar”a açık olmakla ilgilidir. (O nazarlar ki insanın yüzündeki nuru silerken, acaba manevi tahribi kim bilir nasıl?) Evet, bir hanımı namahrem nazarların süratle semlendirdiğini (zehirlediğini) ve bunun kevni bir hakikat olduğunu tokmak gibi vuruyoruz. Kime mi? İçimizde bir yerlerde pusmuş ama palazlanmak için bir nema arayan felsefe talebesinin başına!
Demek tesettür, seriütteessür olmanın hem rahatlatıcı devası, hem bu fıtrat nüvesinin muhafızı mahiyetinde.
Nazara vermek istediğimiz bir başka nüve de tahavvüf ile alâkalı. Kelime, namahrem alandaki muhatabiyetlerde -fıtri bir halet olarak- iç sıkıntısıyla rahatsızlık duymaya işaret ediyor. (Mesela karşı tarafla serbest iletişim kuramama, kamusal alandaki konuşmalarda dahi sıkılıp bunalma durumu.) (Hem kadınlarda, ecnebi erkeklere karşı fıtraten korkaklık, tahavvüf var. Tahavvüf ise fıtraten tesettürü iktiza ediyor. Lem'alar/228))
Bu noktadan hâl-i âleme bakınca fıtrattaki tahribatın vehametiyle ürperiyoruz. Fakat ümidimizi afakta dağıtmamak ve dahi bâtıla nazarımızı hasretmemek için sadece pencerelerden bakıyor, içlerine girmiyoruz. Hemen enfüse yöneliyoruz. Tahavvüf perdesi Allahuâlem henüz çocuk yaşlarda incelmeye başlıyor ve zamanla aşınmaktan yer yer aşınıyor. Karma eğitimin, sistemsel tazyikin ve modern hayatın fıtratı yaralayan örselemeleri başta olmak üzere, toplumsal manzaralarda adım adım bu durum pekişiyor.
Haydi biraz dertleşelim. Evet, Kur’an’ın talimine binaen anlıyoruz ki tesettür fıtratı koruyor. Seriütteessür ve tahavvüf nüveleri nokta-yı merkezinden düşünelim. Niçin ekranlar, tesettürlü olduğu halde milyonların gözlerinin içine gülümseyen ve üzerinde pek de bir sıkıntı emaresi görünmeyen hanımlarla dolu? Hatta ve hatta niçin İslami camialardan birçoklarının böyle duruşlara, böyle temsiliyetlere teveccühü var? Yoksa biz bütün bütün aldanmış mıyız?
Evet, bu mevzular başka başka konular olarak kalsın. Şuraya geliyoruz ki demek tesettür emri, sadece şekilsel bir usulden ibaret değil. Bilakis tesettür ruhi bir derinliğe haiz. Fıtrat kanuniyetindeki o nüveleri himaye ediyor. Mesela başka nüvelerden letafeti, nezaketi, nezafeti, ciddiyeti, cemali, şefkati de kucaklıyor.
(Not: Varsa laf kalabalıklarım, kışırlı lisanım için hakkınızı helal ediniz. Hakikati inciten bir sözden Rabbime sığınıyorum. Bu yazılar, hakikatleri anlamaya, tefekküre muhtaç ve yazarak çalışan bir kardeşinizin müşevveş notlarından ibarettir. Selam ve dua ile.)