Diyanet İşleri Başkanlığı, başta Diyarbakır, Siirt ve Mardin olmak üzere bölge illerine bin mele atadı. Sözleşmeli olarak atanan meleler, tarihi bir adımın atıldığını belirterek 'İtibarımız iade edildi' dedi
Doğu ve Güneydoğu illerinde yaşayan vatandaşların din eğitimi ve hizmetlerinin bölgedeki toplumsal hayat şartlarına uygun sağlanması açısından bir defaya mahsus düzenlenen 'mele açılımı' hayata geçti. Diyanet İşleri Başkanlığı, imam ve Kur'an öğreticisi olarak görev yapacak bin kişiyi mele olarak atadı.
MELELER SINAVDAN GEÇTİ
Mele olmak için Diyanet İşleri Başkanlığı'na 5 bin 800 kişi başvurdu. 200'ü Kur'an kursu öğreticisi, 800'ü imam hatip olmak üzere toplam bin kişilik kadro için başvuran adaylar Kur'an-ı Kerim okuma, anlama ve tefsir konusunda sınavdan geçti. Adaylara ayrıca, Arapçayı okuma anlama ve yazma ile klasik dini eserleri okuyup anlama yönünden sorular soruldu. Sözlü sınavda 70 ve üzeri puan alanlar başarılı sayıldı. Puanları eşit olanlar arasında hafız olanlar tercih edildi.
BÖLGE HALKI GÜVENİYOR
Arapça gramer, Kur'an, fıkıh, mantık, münazara, istihare gibi derslerin öğrenildiği medreselerde 6-7 yıl eğitim alanlara medrese diploması anlamına gelen 'icazet' veriliyor. Bu icazeti alanlar mele unvanı kazanıyor. Bölge halkının tanıdığı, saygı gösterdiği ve güvendiği medrese mezunu meleler, sınav ve değerlendirme sonrası başta Diyarbakır, Şanlıurfa, Siirt ve Mardin olmak üzere Doğu ve Güneydoğu illerine atandı. Atamalarda melelerin ikamet ettikleri iller dikkate alındı. Bazı batı illerine de mele ataması yapıldı.
Mezun mele kendi medresesini açıyor
Mardin'de devam eden Şeyh Abdulrezzak Medresesi Türkiye'nin en iyi medreseleri arasında bulunuyor. Medrese de şu anda 40 talebe eğtim alıyor. 10 yaşında eğitime başlayan öğrenci 5-8 yıl süren eğitim arasında eğitim görüyor. Öğrencilerin yatılı kaldığı medreselerde, öğrencilerin tüm iaşe ve barınma ihtiyaçları karşılanıyor. Talebeler bir yandan medrese eğitimi alırken, diğer taraftan da örgün eğitimlerini buralarda kalarak sürdürüyorlar. Medresede alınan eğitim sonunda verilen icazet (diploma) belgesiyle birlikte, mezun öğrenciler kendi medreselerini açmaya hak kazanabiliyor.
Melenin eğitimi en az 6 yıl
Mele, Kürtçe bir kelime. Türkçe'ye 'imam' olarak çevriliyor. Aynı zamanda 'molla' kelimesinin de eşanlamlısı olarak kabul ediliyor. Meleler, Doğu ve Güneydoğu'da varlığını koruyan medreselerde yetişiyor. 'Nahuser' (Arapça gramer), Kur'an, fıkıh, mantık, münazara, istihare gibi derslerin öğrenildiği medereselerde 6-7 yıl eğitim alanlara 'icazet' yani medrese diploması veriliyor ve melelik unvanı alıyorlar.
90 YILDIR BUNU BEKLiYORDUK
Atamalar, bölgede medrese eğitimi veren meleler arasında mutlulukla karşılandı. Yasal statüye kavuşmayı 'iade-i itibar' olarak gören Mardinli meleler,atamayı şöyle değerlendirdi:
Mele Abdulkadir Seydaoğulları:
'Çok güzel oldu. Devamını bekliyoruz. Daha büyük hizmetlere vesile olacaktır. Zannedersem daha önce rahmetli Necmettin Erbakan döneminde böyle bir çalışma başlatılmıştı ama olmadı. Buna izin vermediler. Bu hizmet bu hükümete nasip oldu. Bu ilk olmuştur. Molla olmak için önce medrese tahsilini okumak lazım. Elbette bunun şartları var. Atanan bu kadronun yıllar süren bir eğitim aldığını unutmamak lazım.'
ANAYASAL ZEMİNE OTURDU
Molla Mehmet Fatih Akgül:
'Atamalardan son derece memnunuz. İlmi değerlere önem verildiği konusunda kanaat oluştu. Mollaların atanması aslında ilk değil. 3-4 yıl önce yine molla ataması yapılmıştı. Burada Diyanet İşleri Başkanlığı'nın medreselerdeki ilmi eğitimi dikkate aldığını söylemek mümkün; ki bunda geç bile kalındı. Zira buradaki kanaat önderleri halk nezdinde daha farklı karşılanıyorlar. Bu güzel adımlar şu medrese eğitimlerine de dikkat çekilmesine neden oldu. Daha önce dışlanan medreseler artık anayasal zemine oturtularak, burada verilen din eğitimleri de profesyonel bir kurumsallaşma içerisinde gerçekleştirilmelidir.'
İTİBARIMIZ İADE EDİLDİ
İsmail Akgüç:
'Güneş göründü inşallah. Bizim bölgemiz bu âlimler sayesinde manen yaşıyorlar. Bunlar bu memleketin önde gelen insanlarıydı. Bunu yaptıkları için onlara müteşekkirim. Yalnız bundan sonra ikinci adım var. O da şu: Bu medreselerde eğitim gören yüzlerce öğrenci, onlarca muallim var. Bunlar sadece Allah rızası için bugüne kadar hiçbir maddi karşılık beklemedi. İkinci adım, devletimizin bu eğitim kurumlarını kayıt altına alması ve buralardaki eğitimlere eğilmesidir. Kanuni zemine oturtmalı. Gerekirse burada okuyan öğrencilere burs vermelidir.'
HAYALiMiZE KAVUŞTUK
Muhammet Şerif Ulutaş:
'Çok memnun olduk. Rabbim bu hükümeti başımızdan eksik etmesin. Biz hep gönüllüydük. Bu yolda hiçbir şey beklemedik. Geçimimizi hiç düşünmedik. Fahri olarak bu hizmeti yaparken çok güçlüklerle karşılaştık. Eskiden köylere gidiyorduk. Orada fahri imamlık yapıyorduk. Köylüler bize yardım yapıyordu. Şimdi bu kalktı. Köyler şimdi resmi imam istiyor. İdaremiz de çok zorluklarla karşılaşıyorduk. Talebelere ders verirken sıkıntı yaşıyorduk. Belki yüz yıldır biz bunu beklemişiz sanki. Kur'an'ı gizli gizli öğretirdik.'
Yeni Şafak