Menderes ezan inkılabı yaptı

Avukatı Talat Asal, Bediüzzaman’ın “İslam Kahramanı” dediği Başbakan Adnan Menderes'in son anlarını anlatıyor

Seda Şimşek’in röportajından:

 

Başbakan Adnan Menderes'in Avukatı Talat Asal:

 

Yassıada'da ilk görüşmenizi nasıl yaptınız?
Bir akşam üzeri Hava, Deniz, Kara Kuvvetleri mensubu üç asteğmen, kaldığım otele geldiler. Önlü arkalı eskortlarla Dolmabahçe rıhtımına indik. Oradan Lale adlı deniz motoruyla Yassıada'ya gittim. Yassıada'da rahmetlinin 12 metrekarelik odasında meseleleri yarım saat içinde konuşmaya çalıştık. Çünkü süre yarım saatti.

İlk görüşmenizde neler yaşadınız, Adnan Bey nasıldı?
Küçücük bir oda. Odada bir siyah karyola, iki tane tahta iskemle, bir tahta masa... İkinci iskemle kendisini 24 saat bekleyen subaylara aitti. Bu şartlar altında, hiçbir şey konuşmadan bir insanın dünyadan habersiz yaşadığı takdirde ne hale gelebileceğini tahmin ederseniz o haldeydi. Bir manevi işkencenin tesirleri ayan beyan görünüyordu. Kaldı ki, bu işkencenin daha şiddetli tarafları da vardı. 

İşkence mi gördü?
Mesela, odasının üstüne konulan bir aletin devamlı çalıştırılması suretiyle Beyefendi'nin uyuması, dinlenmesi imkânsız hale getirilmiştir. Bundan çok şikayet etmiştir. Fakat, Başol nasıl "Sizi buraya tıkan kuvvet böyle istiyor" dediyse, işkence meselesi bu açıdan düşünülmelidir. 

İdam edileceğini hissediyor muydu?
Son görüşmemizi Ağustos ayında yaptık. Son görüşmemizde birbirimizden ayrılırken, bir elimi eliyle tuttu ve sağ kolunu yukarı kaldırarak, "Milletime ve Allah'a hesap veriyorum" dedi. 

Bir isteği olmuş muydu? 
Olmuştu. "Benim diktatör olmadığımı, dikta rejimine gitmek istemediğimi savunun" demişti. Bu suretle savunmamın esaslarını tespit etmiş oluyordu. Ben de onu yaptım. Gerek iddia makamı gerekse mahkeme dedikleri heyet, o kadar teferruat ve komik hadiselerle meşgul olmuştur ki, şaşırmamak elde değildir.

 

Başbakan, Yassıada'da anayasayı ihlal etmekle suçlanmıştı, özü neydi?
Anayasanın ihlali filan söz konusu değildir. O zamanki Ceza Kanunu'nun 146. maddesinin hiçbir unsuru oluşmamıştır. O mahkeme mahkûm etmek için kurulmuş bir mürettep, sözüm ona mahkemedir.

İstanbul ağırlıklı hukuk profesörlerinin 27 Mayıs ve sonrasında özellikle Yassıada Davası'ndaki rolleri neydi?
27 Mayıs darbesi bir iftira kampanyasıydı. Bu husus aydınlığa kavuşunca, normal bir mahkemenin mahkumiyet kararı veremeyeceği gerçeğine ulaşan birtakım fetvacı profesörler, Yassıada Mahkemesi'nin, Yüksek Adalet Divanı gibi bir mahkemenin kurulmasını istemişler ve o mahkeme bu suretle meydana getirilmiştir. Hukuk profesörleri, hukuku siyasetin oltasına yem yapmışlardır. 

Naaşı teslim edildi mi?

Güneşli bir sonbahar günü, 17 Eylül 1961'de 13.05'de kendi devletinin darağacına çıkıp, kendi devletinin cellâdı tarafından asılarak öldürüldü. Naaşı alınmadı. İmralı'da gömüldü. Avukat olarak benim infazda bulunmam gerekiyordu, ama bulundurmadılar.

Menderes'in idamından sonra ailesine gönderilen icralar var, cellâdın ve darağacının parasını da ailesinden istemişler, siz gördünüz mü o tebligatları? 
İdamın ertesi günü, neden idam edildiğine dair belge, Aydın Beyefendi'nin ifade ettiği darağacının ve celladın parasını talep eden belge ile birlikte Tahran Caddesi Arman Apartmanı'nda oturdukları dairenin kapısına asılmıştır. 

Ne kadarlık bir icra söz konusuydu?

Örtülü Ödenek Davası'ndan 4 milyon 877 bin 719 lira civarı bir meblağ, cellada verilen para da 150 liradır. 

Ne yaptınız, ödendi mi bunlar? 
Maliye Bakanlığı Müsteşarı'na gittim, yüzüme bakmadı. Aile tarafından ödendi. 

Sizce neden idam edildi? 
Menderes'in zihniyeti Türk siyasal sosyal, ekonomik hayata girmiş ve hâkim olmuştur. Bu İnkılâbın ortadan kaldırılması mümkün olamayacağı için sahibini ortadan kaldırmak istemişlerdir. Vatandaş arasında ayrılıklara, hatta husumete sebep olan "Türkçe Ezan Kanunu"nu DP kaldırmış ve Ezan-ı Muhammedi'ye tekrar okunmaya başlanmıştır. 

Bugün

Sosyal - Medya Haberleri