Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Gülhane'deki İstanbul Arkeoloji Müzeleri Kütüphanesi'nde düzenlenen programda Dursun'un yaşamı boyunca gerçekleştirdiği çalışmalar ele alındı.
Etkinliği yöneten Türkiye Yazma Eserler Kurumu (TYEK) Başkanı Dr. Coşkun Yılmaz, pek çok kişinin ufkunu açan, devlet tecrübesiyle yol gösteren Dursun'un, Ayasofya Camii'nin ibadete açılması öncesinde yaptığı çalışmaların önemine dikkati çekti.
"AYASOFYA'NIN BİR KÜLLİYE OLDUĞUNDAN BAHSETTİ"
Türkiye Maarif Vakfı Başkan Vekili Prof. Dr. Ahmet Emre Bilgili, müze başkanlığı görevleri ortaya çıktığında, Haluk Dursun'un Ayasofya Müzesi Başkanlığı görevine getirildiğini söyledi.
Müze başkanlıklarına entelektüel bir bakışa sahip insanların gelmesinin büyük yararı olduğunu vurgulayan Bilgili, "Haluk hoca göreve geldiği zaman, onun bakışı bize de yansıdı. Biz de Ayasofya Camii'ne farklı bir bakış açısıyla bakmaya başladık. Eskiden müze vardı, ziyaretçileri vardı. Daha çok bu çerçevede sevk ve idare yapıyorduk. Haluk hoca gelince Ayasofya'nın bir külliye olduğundan bahsetti. Çeşmesi, türbesi, imareti, kütüphanesi, hamamı, medrese kısmı hepsi ayrı birer boyuttu. Bunların önemini biz Haluk hocanın yaklaşımından, bakışından öğrendik." diye konuştu.
KADİR GECESİ MAHREM SAYIDA KİŞİYE YÖNELİK BİR İFTAR YAPILDI SONRA DA NAMAZ KILINDI
Bilgili, Dursun'un başkanlık döneminde sebil geleneğinin ihya edilmeye başlandığını, çeşmenin restorasyonunun yapıldığını ve türbelerin açıldığını aktararak, şunları kaydetti:
"Biz Ayasofya'ya bu şekilde bakarken aslında Haluk hoca bir gün Ayasofya'nın ibadete açılacağını biliyordu ve bunun zeminini hazırlamak gerektiği mantığıyla hareket etti. Biz bunu daha sonra anlıyoruz. Her zaman için en iyi hocalardan birisiydi. Hocayken bile devlet adamı bakışı vardı. Ayasofya Camii ibadete açılmadan önce ramazanda Kadir Gecesi mahrem sayıda kişiye yönelik bir iftar yapıldı. İftardan sonra da namaz kılındı. Bunu bugün söyleyebiliyoruz, daha önce söylememiştik. O gün biz namaz kıldık, iftara gelenlerin bir kısmı namaza gelmek istemedi. Bu da bir nasip meselesi. İlk teravihi, ilk yatsı namazını uzun yıllar sonra kılmış olduk. Bu da bizim için büyük bir şerefti. Ayasofya'nın bir gün bir irade gösterilip açılacağına o gün inanmıştık."
aa