Mesih’ten Mehdi’ye ulema-i su

Mustafa ÖZCAN

Son sıralarda hem Batı’da hem de İslam aleminde tele vaizler modası, fenomeni almış başını gidiyor. Hatta son sıralarda bu vadide Batı’yı geçtiğimiz söylenebilir. Bunlar iyi niyetli olduklarını varsaysak bile kaş yapayım derken göz çıkartıyorlar. Bağımlılık yaptıkları, ‘afyon etkisi’ gösterdikleri bir gerçek. Görünür ve görünmez zararları var. Elbette bunlardan bir kısmı saray alimleri. Fitne ve fesat üretiyorlar. Amerikan tele vaizleri Reagan ve Bush ailesinin etrafına kümelenmişler ve onlarla kenetlenmişlerdi.

Yecüc ve Mecüc karşıtlığı adına İslam dünyasının vurulmasını salık veriyorlardı. Mesih’in ikinci kez gelişini müjdeliyorlar ve Müslümanları da Mesih karşıtı ve Yecüc ve Mecüc olarak tasvir ediyorlardı. İslam dünyasının işgalleri için dini zemin hazırladılar. Dedikleri çıkmayınca da inişe geçtiler. Bush ailesinin büyük dedesinden tele vaiz kuşağının başlatıcıları Jerry Falwell, Pat Robertson’a kadar birçoğu nefret vaizleri (hate preachers ) olarak ün saldılar.

Batı nefret/kışkırtma vaizleri olarak Ebu Hamza el Mısri gibilerini damgalasa da kendi vaizlerini görmemek bir tarafa baş tacı etmiştir. Onların kışkırtmasıyla ülkeler işgal etmiştir. Nihayetinde onlar ceplerini doldursalar da İslam dünyasındaki tele vaizler gibi saltanata heveslenmediler. Saray vaizi oldular ceplerini doldurdular ama sarayın sakini olmaya heveslenmediler.

İslam dünyasında ise tele vaizlerin durumu daha beter. Sözgelimi aynı kulvarda veya dalga boyunda seyreden Mısırlı tele vaiz Amr Halit yumuşak tonu ve sesiyle birlikte kitleleri teshir etti. Kızların hicaba bürünmesine vesile oldu. Ardından kemiklerin kırıldığı siyaset meydanına atıldı. Başkan olabilmek için Müslümanları atladı, Kıptilere kompliman yapmaya başladı. Mübarek sonrası başkanlığa heveslendi. Olmayınca da kayıplara karıştı.

Pakistanlı Brelvi cemaatinin ileri gelenlerinden Tahir el Kadri sivil hükümete darbe yapmak istemiştir. Şimdi Arap aleminin hepsinin tele vaizleri veya saray alimleri var. BAE her sınıftan tele vaizi yedekliyor ve meşruiyeti için yanında bulunduruyor. Sisi ise Ezher’e dayanarak yükselmenin veya rakiplerini alt etmenin hesaplarını yapıyor.

*

Düşmanlık üreten veya şeriatı tahrif ve tahrip eden tele vaizlerin dizginlenmesi gerekir. Bilindiği gibi Mehdi’nin yapacakları arasında ulema-ı su’nun dizginlenmesi veya gemlenmesi olduğu ifade edilmiştir. Hazreti Peygamber dinin ilk mübelliği olduğundan ve başta ve sahada bulunduğundan kimse yerine geçmeye heveslenememiştir. Zira İslam Yahudiliğin veya Hıristiyanlığın gelenek anlamında bir devamı değildir.

Halbuki, Hazreti İsa sonuç itibarıyla Yahudi olan bir topluma gelmiş ve dini geleneğin güçlü olduğu bir vasatta yaşamaktadır. Bu gayri ahlaki dini vasatla mücadele etmeye gelmiştir. Kendini bu vazifeye adamıştır. Dini katılığa rahmet, sapkınlığa ise istikamet aşışı vurmuştur. Nitekim bunu da yapmıştır. Yoldan çıkan fırkaları temsil eden Ferisiler gibi Yahudi topluluklarla ve cemaatlerle mücadele etmiştir.

Muharref olsa da İnciller bize bir nebze de olsa Hazreti İsa’nın bu yöndeki ve yoldaki mücadelesini aktarır ya kısmen ayna tutar. Şöyle ki, “Bundan sonra İsa halka ve öğrencilerine şöyle seslendi: Din bilginleri ve Ferisiler Musa'nın kürsüsünde otururlar. (... ) Ağır ve taşınması güç yükleri bağlayıp başkalarının omuzlarına koyarlar da, kendileri bu yükleri taşımak için parmaklarını bile kıpırdatmak istemezler. Yaptıklarının tümünü gösteriş için yaparlar. (... ) Şölenlerde baş köşeye, havralarda en seçkin yerlere kurulmaya bayılırlar. Meydanlarda selamlanmaktan ve insanların kendilerini `Rabbî' diye çağırmalarından zevk duyarlar. (... ) Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Siz nanenin, anasonun ve kimyonun ondalığını verirsiniz de, şeriatın daha önemli yönleri olan adalet, merhamet ve sadakati ihmal edersiniz. Ondalık vermeyi ihmal etmeden esas bunları yerine getirmeniz gerekirdi. Ey kör kılavuzlar! Küçük sineği süzer ayırır, ama deveyi yutarsınız! Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Bardağın ve çanağın dışını temizlersiniz, ama bunların içi açgözlülük ve taşkınlıkla doludur. Ey kör Ferisi! Sen önce bardağın ve çanağın içini temizle ki, dıştan da temiz olsunlar. Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Tek bir kişiyi dininize döndürmek için denizleri ve kıtaları aşarsınız, dolaşırsınız. Dininize döneni de kendinizden iki kat daha cehennemlik yaparsınız. Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Siz dıştan güzel görünen, ama içi ölü kemikleri ve her türlü pislikle dolu badanalı mezarlara benzersiniz. Dıştan insanlara doğru kişilermiş gibi görünürsünüz, ama içte ikiyüzlülük ve kötülükle dolusunuz. Sizi yılanlar, sizi engerekler soyu! (... )” (Matta 23: 1-33).

*

İslam içinde Hazreti Mesih’in sünnetini Hazreti Ali devralmış ve ihya etmiştir. Bazı haberlerde veya eserlerde Peygamberimiz Kur’an-ı Kerim’in nüzülüyle ilgili sıkıntı çektiğini ve mücadele ettiğini Hazreti Ali’nin de tevili noktasında mücadele vereceğini, edeceğini haber vermiştir.

Haricilik, Ferisiler gibi bir bozuk fırkadır ve Hazreti Ali’ye musallat olmuştur. Bir de Hazreti Peygamberden sonra kıssacılar türemiştir. Bu minvalde Hazreti Ali, Kufe Mescidinde rast geldiği vaizleri susturmuş ve şöhret avcılarını, dinle şöhret ve nüfuz devşiren kişilere veya kimselere göz açtırmamış, haddini bildirmiştir. Kufe Mescidinde (Ulu Camii) vaazları hoşuna giden Hasan el Basri’nin dışındaki vaizlere yol vermiştir (1). Bu şöhret taciri vaizler günümüzde kurumsallaşmadan öte sektör haline gelmişlerdir. Şöhret ve milyonlar devşiriyor ve saray alimliği yetmiyormuş gibi bir de saraya kapaklanmak, ulaşmak istiyorlar. Ferisilerden daha çılgın ve daha yırtıcı oldukları kesin.

Hazreti Ali’den maada İbni Ömer’in de kıssacıları veya o günün tele vaizlerini camilerden çıkardığı mervidir (2). Bu kıssacılar ve tele vaizler kaş yapayım derken göz çıkartıyor faydalı olayım derken zarar veriyorlar! Nitekim, günümüzde Hasan Attar gibi kimi yazar ve çizerler de bu tehlikeye parmak basıyorlar (3) Her alanda bir çürümüşlük var. Dini alanda da. Vaizimiz yazarımız vesaire irtifa kaybetti. Temellerine yabancılaştı. Yeniden cila atma vakti geldi. Yeniden kendimize çeki düzen vermeli ve fıtrata dönmeliyiz. İstismar çağına son vermeliyiz.

Hastalıklı bir dönemden geçiyoruz. Sonuna geldiğimizi umarız. Allah sağlıklı bir döneme ulaştırsın.

Ulema-ı su’ya Mesih gibi davranmak gerekir. Hazreti Mehdi’nin de onlara öyle davranacağı rivayet edilmiştir. 

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (3)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.