M. Fatih Çıtlak, Cenab-ı Pîr'in bizzat kaleme aldığı ilk 18 Beyit'in şerhinden sonra Mesnevî-i Manevi'nin ilk kıssası olan 'Padişah ve Cariye Kıssası'nın şerhini yayınladı. Sûfi Yayınları arasından çıkan 'Padişah ve Cariye Kıssası'nda yazar, mümkün olduğunca sohbet havasında ilerleyen bir metin ortaya çıkardığını söylüyor. Bunun en temel sebebi de anlam bütünlüğü sağlayabilmek. Şarih olmak iddiasında olmadığını dile getiren Çıtlak, "Şarih olmak gibi bir derdim yok. Tek derdim yeni nesil. Laf yemeyi göze alarak sözü uzatma, tekrar ve sohbet havasında olan bir metin ortaya koydum. Okuyanlar görecek şerhte epey düşük ve basit cümleler var. Ama ben empati kurdum bu haliyle daha rahat anlaşılacağını düşündüm" diyor. Değişik zaman ve mekanlarda yapılmış Mesnevi sohbetlerinin hulasası da bu kitapta bir araya geliyor. "Mesnevi ve Mevlana hakkında konuşulanlar 10-15 cümleyi geçmez. Herkesin söylediği aynıdır: "Mesnevi'yi okumak lazım" sözleriyle günümüz insanının fotoğrafını ortaya koyan yazar, insanları samimi olmaya davet ediyor.
MESNEVİNİN ANAHTARI
"Padişah Cariye Kıssası Mesnevi'nin anahtarı mahiyetinde. İnsanın hallerini remizlerini anlatıyor. Ruh, kalp ve akıldan bahsediyor" diyen Çıtlak, yaptığı şerhte bu hakikate dikkat çekmeyi hedefliyor. Birebir tercümeden ziyade, beyitler nesir olarak okunduğunda birbirleriyle örtüşebilecek bir metin birliği sağlanmasına dikkat ettiklerini söyleyen Çıtlak, beyitlerin şerhinde genelde hikayenin içindeki anlatımı gözeterek bir açıklama bölümü de kaleme aldığını belirtiyor.
İbrahim'in ateşine su taşıyan karınca
M. Fatih Çıtlak'ın Mesnevi şerhi yapmada bir maksadı daha var: Allah'ın yazdığını anlamak için daha fazla gayret sarfetmek gerektiğini vurgulamak. Kur'an'ın özünden beslenen zatın neler yazdığını göstermek bu yoldaki bir adım. Yazar bunu şu cümlelerle izah ediyor: "Safım belli olsun diye uğraşıyorum. İbrahim'in ateşine su taşıyan karınca misali. Ateşi söndüremese de bu yolda harcanan çabanın önemi büyük. Ve insanların Hz. Pîr'i anlayacaklarını umuyorum." Yazarın üzerinde durduğu bir diğer önemli husus da himmet. Ona göre himmet olmasa bu şerh ortaya çıkmazdı: "Mesnevi şerhinde umduğumdan fazla himmet gördüm. Himmet olmasa cem edemezdim" diyen Çıtlak "Devamı gelecek mi?" sorumuza ise bakın nasıl cevap veriyor: Mesnevi'ye olumlu yönde bir katkı olursa ilk eserdeki hatalara da dikkat ederek devamı için inayet isterim. Çok kolay yazmadım, sıhhatimi kaybetmek noktasına geldiğim oluyordu. Ama o öyle bir muhteşem bir metin ki bırakmak mümkün değil. Diyebilirim ki imanî bir metin. Kolay sandığınız bir beyit bir bakıyorsunuz açılıyor. Adeta sarhoşluk veriyor okuruna. Bunların bir parçası bile okuyucuya geçse epey faydalı olur. Bu bir başlangıç, bundan sonrakiler için bir deneme diyebilirim.
Şikâyet mi hikâyet mi
"Bişnev in ney çün şikâyet mi küned, Ez cüdâyîhâ hikayet mi küned." beytinde ilk satırdaki şikâyet bazı nüshalarda hikâyet diye geçmekte. Çıtlak bunun sebebinin nüsha farkı ve tercih olduğunu söylüyor. Örneğin Ankaravî hikâyeti ilk satırda tercih ederken, Bursevî şikâyet'i tercih ediyor. Yazara göre bunun bir de hikmeti var: Kur'an dışındaki her türlü metnin müdahaleye açık olduğunu bu metinde de görüyoruz.
Yeni Şafak