Yüksek Seçim Kurulu'nun bazı bağımsız milletvekili adaylarının adaylıklarının iptaline ilişkin kararı Mesnevi'den bazı hikâyeleri aklıma düşürdü. Paylaşıyorum:
Deli ile Calinus
Calinus bir gün talebelerine:
– Bana falan ilacı getirin içeceğim, dedi.
Öğrencileri itirazda bulundular:
– Efendim, dediler, o ilaç deliler içindir; halbuki siz bir dahisiniz...
Calinus:
– Bugün bir deli önce yüzüme baktı, sonda bana göz kırptı. Daha sonra da üstümü başımı yırttı. O deli eğer bende kendine benzer bir yön bulmasaydı bana bunu yapmazdı. Hiç kimse kendi cinsinden olmayana musallat olmaz, iki kişi birbirine sataştı mı aralarında mutlaka bir ortaklık aramak lazımdır, dedi.
***
Bahçıvanın Hilesi
Bir bahçıvan bahçesine üç tane hırsızın girdiğini gördü. Bunlardan biri fakih, birisi bir şerif, biri de sofuydu. Üçü de aynı ayarda hafif meşrep ve vefasız kimselerdi.
Bahçıvan düşündü. "Bunlardan üçüyle birlikte tek başıma başa çıkamam, önce bunları birbirinden ayırayım" dedi.
Bahçıvan önce sofiden başladı.
– Eve git de bu arkadaşlar için bir kilim, oturacak bir şey getir, dedi.
Sofi ayrılınca diğer ikisinin yanına vardı, fakihe:
– Sen bir fakihsin, bizler senin ilmin sayesinde dinimizi öğrenip ona göre hareket ediyoruz. Bu da ünlü bir şerif, Peygamberin soyundan bir şehzade efendimiz. Bu pisboğaz sofi de kim oluyor ki sizin gibi ulu kişilerle arkadaş olabiliyor. Onu savın gitsin, sonra istediğiniz kadar benim bahçemde kalıp yiyin için, dedi.
Böylece onları kandırdı.
Sofi gelince iki arkadaşı onu savdılar. Sofinin gittiğini gören bahçıvan koca bir sopayla ardına düştü:
– Ey köpek sofi, sen hangi cesaretle benim bahçeme giriyorsun? Hangi şeyh, hangi pir sana yol gösterdi? Diyerek sofiyi tenhada bir güzelce bir dövdü, başını yardı.
Sofi giderken:
– Benim sıram geçti, fakat sıra o iki arkadaşımda siz benim gördüğümü görecek, yediğimi yiyeceksiniz, diye söylendi.
Bahçıvan sofiden kurtulunca, diğer ikisinin yanına döndü. Şerif'e:
– Ey şerif eve git, kuşluk yemeği için pişirttiğim yufka ekmeklerini ve kızarttığım kazı getirmelerini söyle, dedi.
Şerif gidince bahçıvan fakihe:
– Ey yüce kişi, sen güngörmüş bir insansın her şeyi görür anlarsın, o şerifim diyen ne olduğu bilinmezin doğru söylediği nereden belli, onunki boş bir iddia, anasının ne halt yediğini kim bilir. Zaten birçok ahmak asılsız olarak kendilerinin Hazreti Ali'nin ve Peygamberin soyundan olduğunu iddia ederler, dedi. Daha birçok söz söyleyerek fakihi kandırdı. Fakih, şerifin ardından giderek ona:
– Ey eşek buraya seni kim davet etti? Hırsızlık sana Peygamberden mi miras kaldı? Diyerek şerife çok acı sözler söyledi.
Şerif de gittikten sonra bahçıvan fakihe döndü:
– Ey utanmaz adam, eli kesilesice, bağlara girmek başkasının malını talan etmek caiz midir, bunu nereden okudun? Diyerek fakihi güzelce bir dövüp bağdan kovdu.
(Mesnevi'de Geçen Bütün Hikâyeler, haz: M. Zeren, Hazen Y. İst. 2000, s.90 ve 92).
Yeni Şafak