İnsanı ayakta ve yaşamda tutan en önemli unsurların başında ahlak gelmektedir. İnsan ahlaklı bir biçimde yaşamayı gaye edinmiş ve bu gaye uğruna davranışlarını, hallerini ve söylemlerini şekillendirebiliyorsa ahlaklı olmayı başarmıştır.
İnsanın iç dünyasında bulunan iç kontrol mekanizması olarak da kabul edilen vicdan terazisi onu daima ahlaklı davranışlar ve haller sergilemeye yöneltir. Vicdan terazisinin ibresi daima ahlaklı davranışlar ve duruşlar tarafına meyleder. Bu durum insanın yaratılış fıtratından kaynaklanmaktadır.
Bu fıtri özelliğimizi çok iyi bilen Şeytan ise bizlerdeki bu vicdani terazinin ibresini kaydırmak için nefsani duygularla bizleri kötü davranışlar, düşünceler ve haller sergilememize yöneltir. Neyin iyi ve kötü, neyin güzel ve çirkin olduğunun farkına varmaya başladığımız an itibariyle nefsani duygularımız da oluşmaya başlar. Ahlak ise bu nefsani duygulara ve saldırılara karşı elimizdeki en güçlü kalkandır. Bu elimizdeki kalkanı bazen görmüyor, bazen unutuyor, bazen ise önemsemiyoruz.
Müslümanlar olarak inandığımız ve tabi olduğumuz yüce dinimiz İslam’ın mübarek peygamberi Hz. Muhammed (asv) “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” buyuruyor. Peki bu güzel ahlak nedir? Ve ne anlamalıyız?
Bu güzel ahlak Cenab-ı Allah tarafından Hz. Âdem (aleyselam)’dan başlayarak peygamberler vesilesi ile ta ki peygamber efendimize kadar gelmiş yüce dinimiz olan İslam’dır. Cenab-ı Allah, Dünya ve ahiret hayatımızın rehberi olan Kuran-ı Kerim’de gerek sosyal gerek ekonomik gerekse ailevi ve dini yaşantımızın her anına dair davranışlarımızın nasıl olması gerektiğiyle ilgili kuralları ve kaideleri ayetler vasıtasıyla bildirmiş, Peygamber Efendimiz de (asm) yaşamıyla bizlere ahlaklı bir yaşamın nasıl olmasını göstermiştir.
Bu çerçevede bizler aynaya bakıp üzerimizi düzelttiğimiz gibi ahlaki konularda da uygulamada sıkıntı yaşadığımız veya nefsani duygulara aldandığımız durumları düzeltmek için hayat rehberimiz olan Kuran-ı Kerime ve Peygamber Efendimizin sünnetine bakmalı ve kendimizi düzeltme yoluna gitmeliyiz.
Bu dünyada yaşanan ve yaşanacak olaylara ne zaman ahlak penceresinden bakabilirsek işte o vakit tam anlamıyla yanlışlarımızın da farkına varabiliriz. Aksi takdirde bu yanlışlar kar topu misali yuvarlanarak kocaman bir top haline gelir ve tüm toplumu etkileyecek bir ahlaki bozulmanın başlangıcı olur.
Zamanla herkesin dünyaya baktığı ahlak penceresi çeşitli sebeplerle kirlenebilir ve dışarıda yaşanan olayları net göremez bir hal alabilir. Bu durumda yapacağımız yegâne şey bu penceremizde oluşan kirleri temizlemektir. Bu temizliği ise ancak ve ancak Kuran-ı Kerim’in ışığında ve Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (asv)’ın sünnetleri ile bizlere göstermiş olduğu şekilde yapmalıyız.
İşte bu kirlenen ahlak penceresi kirlerinden arındığı vakit yaşadığımız hayata ve dünyaya başka gözlerle, başka duygularla daha güzel bakmış olacağız. Çevremizde yaşayan insanlar bu farkı çok çabuk fark edecek ve yaşantımız daha anlamlı olacaktır. Temizlenen ahlak penceresinden bakan insanlar artık daha erdemli, daha adil ve daha şefkatli olacaklardır.
Şimdi gelin hepimiz daha adil, daha erdemli, daha şefkatli ve daha ahlaklı bir mahalle, şehir ve ülke inşa edebilmek adına kirlenen ahlak pencerelerimizi kirlerden arındıralım ve hayata daha güzel bir ahlak penceresinden bakalım.
Kalın sağlıcakla.
Vesselam.