Muhabbet ederdi insanlar birbirleriyle. Kelimeler ve cümleler arasında dolaşarak, anlatırdı. Kendinden ve başkasından güzele ve çirkine dair ne varsa. Bazen tarih sahnelerinde bulurdu kendini bazense ülke gündeminde olan biten ne varsa dolanırdı dillerine.
Kahvehanelerde, kıraathanelerde ve köy evlerinde dost meclisleri ve sıra geceleri kurulurdu hasbihal ve muhabbet edebilmek için. Uzak yakın demeden toplanırdı insanlar bu meclislerde. Hayat görüşlerinin ve eğitim seviyelerinin hiçbir önemi yoktu yeter ki muhabbet olsun, dilden ve gönülden iki veya üç güzel cümle dökülsün.
Herkes bilirdi komşusunu, köylüsünü ve eş dost akrabasının bir müşkülünün olup olmadığını. Sorar da halini, hatırını ve geleceğe dair umutlarını, düşlerini. Bilirdi derdini, tasasını ve hastasını. Dökülürdü dillerden en güzel temenniler, dualar ve dilekler. Uzatılırdı yardım elleri güçleri yettiği kadar. Güzel muhabbetler açardı her ne sebeple kapanmış olan bütün kilitli gönül kapılarının ardındaki kırgın ve mahzun kalpleri.
Kelimeler döküldükçe dilden, düşerdi muhabbet sofrasına tek tek, kimin neye ihtiyacı varsa alırdı heybesine hissesi kadar. Sonra laf lafı açar, koyulaşırdı demli bir çay ile muhabbetin tonu. Eskilere ve yenilere dair ne varsa anlatılırdı o güzel muhabbet ortamında. Herkes ayrılınca o muhabbet ortamından gönül tahtına yüklemiştir payına düşen nasihatleri, tavsiyeleri ve güzel dilekleri.
Muhabbetin önemli bir özelliği ise birçok derdin ve tasanın tedavi yöntemidir aslında. Muhabbet edebilmek karşınızdaki birine veya birilerine bir şeyler anlatmak ve onun anlattıklarını dinlemek çok büyük emek ve sabır ister. Muhabbet etmek diğer bir anlamla da karşımızdakilerle empati kurmak demektir. Kendimizi onun yerine koyup, onunla hem hal olabilmektir.
Hani bir söz vardır “Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır.” Oysa kırk yıl hatırı olan bir fincan kahveden ziyade kahve içme esnasında dostunuzla, arkadaşınızla ve komşularınızla yapmış olduğunuz samimi, içten ve çıkarsız muhabbettir. Bir fincan kahve buluşmanın ve bir araya gelerek muhabbet etmenin en güzel bahanesidir. Aslında köpüklü ve dumanı üstünde tüten kahvelerin yudumlanması ile başlanır hal ve hatır sormalar. Tesbih taneleri gibi dizilir kelimeler ardı sıra dilden dökülmek için.
İşte dostlar, böyledir güzel muhabbetin özü ve sırrı. Şimdi vakit dost ile muhabbet ve sohbet vaktidir. Sizin de kenarda, kıyıda ve köşede kalmış anlatılmayı bekleyen varsa güzel anılarınız bulun onları ve anlatın sizleri samimiyetle dinleyen ve anlayan güzel dostlarınıza. Tabi ki demli bir çay veya köpüklü kahve eşliğinde.
Kalın sağlıcakla vesselam.