Değerli okurlar;
Hepimizin malumudur ki önümüzdeki 31 Aralık gecesi 2023 yılına veda edilecek olup, 2024 yılına giriş yapılacaktır. Bu yeni yıl sebebiyle Batı toplumlarında olduğu gibi maalesef hem bilgi yetersizliğinden hem de kültür dezenformasyonu sebebiyle bizim toplumumuzda da gerek kurumsal firmalar, şirketler ve gerekse bireysel olarak çeşitli kutlamalar, etkinlikler ve konserler yapılmakta.
Yapılacak olan kutlamalar, konserler ve etkinliklerin aslında biz Müslüman toplumları ile uzaktan veya yakından hiçbir alakası bulunmamaktadır. Şöyle ki hali hazırda genel olarak kullanılan Miladi takvimin ortaya çıkışı Hz. İsa (aleyselam)’ın doğumuyla başlayan bir takvimdir. Biz Müslümanların kullanmış olduğu takvim ise Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (SAV)’in Mekke’den Medine’ye hicret ettiği yılı başlangıç kabul ederek kullanılan takvimdir.
Genel olarak kullan Miladi takvimin bizlerin dini, kültürü, örfü ve adetleri ile bir bağı bulunmamasına karşın 26 Aralık 1925 tarihinde çıkan kanun ile Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi devlet takvimi olarak kabul edilmiştir.
Miladi takvimin hem sonu hem de başlangıcı olması sebebiyle 31 Aralık gecesi milli piyango adıyla gerçekleştirilen çekilişler ile insanlara hayaller satanların zengin olduğu ve diğer insanların ertesi gün hayal kırıkları ile uyandıkları görülmektedir.
Mutlu olmayı ve daha farklı (zengin ve doyumsuz) bir hayat yaşamayı üzerinde rakamların olduğu kağıtlarda uman bizlerin mutsuzluğu maalesef bu doyumsuzluk ve şükürsüzlükten kaynaklanmaktadır.
Çünkü doymak ve istemekte sınır tanımayan nefsimizi doyuracağımızı umarak saatlerce bekleyerek alınan bir kâğıt parçası olan milli piyango bileti aslında bizlere mutsuzluğun, şükürsüzlüğün ve kanaatkârsızlığın kapısını açmaktadır.
Diğer önemli bir husus ise yukarıda bahsetmiş olduğum konulardan daha önemli aslında. Bizlerin içinde doğup ve yaşadığımız toplumun çeşitli kültürel, örf ve adetlerinin olmasının yanı sıra tabii olduğumuz dinimiz olan İslam inancının gereği sebebiyle bizimle uzaktan veya yakından ilgisi bulunmayan Noel kutlamasını yapıyor olmamızdır.
Zengin ve fakir demeden toplumdaki çoğu ailelerin evlerinin bir köşesini yapay veya gerçek çam ağaçlarıyla ve noel baba kostümlü figürlerle süslemememiz hiç de doğru olmayan bir davranış biçimidir.
Küresel kültürün bir ürünü olarak yeni yıl kutlamaları adı altında bizlere şirin, tatlı ve masumane gözükerek evlerimizin içine kadar girmiş olan bu tür eğlencelere, kutlamalara ve kültür yozlaşmalarına alet olmamalıyız.
Miladi olarak yeni bir yılla birlikte değişen takvim yapraklarının hayatımızda neleri değiştirdiğini, neleri eskittiğini ve kimleri aramızda götürdüğünü görmek adına geriye dönüp bakmalıyız ve düşünmeliyiz.
Kalın sağlıcakla…