Risale Haber-Haber Merkezi
Milli Gazete yazarı Mehmet Şevket Eygi, Mustafa Sungur ağabeyin meşrebi, mesleği, ve metodunun Risale-i Nur, gayesinin imana, İslama, Kur'ana, Sünnete, Ümmet-i Muhammed'e hizmet olduğunu söyledi.
Sungur ağabeyin gizli bir hazine olduğunu belirten Eygi'nin yazısı şöyle:
Merhum Mustafa Sungur bir İslam kahramanıydı. Ömrü boyunca iman, İslam, Kur'an, Sünnet ve Şeriat nurlarının yayılması için muhlisen lillah hizmet etmiştir.
O bir has hizmetkardı. Hizmetlerini dünyaya ve nefsaniyete alet etmemiş, rızaen lillah çalışmıştır.
Hizmetlerinden dolayı dünya ücreti istememiş ve almamıştır.
Aşırılıklardan uzak, itidal, tevazu ve fazilet sahibi bir hizmetkardı.
Dünyaperest delilerin gözünde o bir deliydi. Hizmet delisi... Bu dünya böyledir. Kimi altının gümüşün, dünya mallarının, riyaset ve şöhretin, lüks israflı sefih hayatın delisi olur; kimisi de hizmet delisi.
Kendilerini akıllı sanan beyinsiz deliler, asıl akıllılara deli derler.
Mustafa Sungur'un meşrebi, mesleği, metodu Risale-i Nur idi ama gaye imana, İslama, Kur'ana, Sünnete, Ümmet-i Muhammed'e (Salat ve selam olsun ona) hizmetti.
Yıl 1968. Aylardan Temmuz veya Ağustostu. Bugün gazetesi ile duyurularak Süleymaniye camiinde bir Pazar günü büyük cemaatle sabah namazı kılınmıştı. Cami ve etrafı hınca hınç dolmuştu. O tarihte Boğaz köprüleri henüz yapılmamıştı, taşradan otobüslerle gelen Müslümanlar denizi araba vapurlarıyla geçmişti. Cemaat dağılırken bir de bakmıştım ki, Mustafa Sungur ve Mustafa Osmanoğlu da oradalar. Yanlarına gitmiştim, musafaha edip kucaklaşmıştık. Onlara "Demek İstanbuldaydınız ve namaza siz de geldiniz..." dediğimde "Hayır, İstanbulda değildik. Bütün gece otobüsle yolculuk ederek Karabükten geldik..." demişlerdi.
Mustafa Sungur mânevî rütbesi yüksek bir hizmetkardı.
O gizli bir hazineydi.
O bir örnekti.
Cenab-ı Hak rahmetiyle muamele buyursun.
(Mustafa Sungur'un cenaze namazını kılmaya gittiğimde Fatih camiinin içi, avlusu, bahçesi mahşerî bir kalabalıkla dolmuştu. Kadirşinas ve vefalı Müslümanlar taşradan ve şehir içinden gelmişlerdi. Etraf polis kaynıyordu, Başbakan da gelmişti. Onun da vefasına ve kadirbilirliğine teşekkürler...)
İslam'a ihlasla hizmet etmek isteyen akıllı gençlere:
İslam'ın has hizmetkarları olmak istiyorsanız, hizmetle dünya menfaatlerini bir araya getirmeyiniz. İman ve İslam hizmetlerini dünya ticaretlerine, zengin olmaya, riyasete, şan ve şöhrete, halkın mergubu olmaya, alkış toplamaya, aferinler almaya alet etmeyiniz. Biz öyle bir Peygamberin (Salat ve selam olsun ona) Ümmetiyiz ki, Adem Oğullarının Seyyidi olan o zatın eline bazen büyük miktarda para ve mal geçerdi de, onların hepsini bekletmeden Allah yolunda sadaka olarak dağıtır, kendisine bir şey ayırmaz ve nice zamanlar aç kalırdı. Efendimizin hanımlarının ocaklarında, ellerinde pişirecek bir şey olmadığı için bazen aylar boyunca ateş yakılmazdı. İmana İslama Kur'ana Sünnete Şeriata Ümmete hizmet etmek isteyenler dünyaya arka dönmeli, dünyayı ayaklar altına almalıdır. Has hizmetkarın ücretini yaratıklar değil, Yaratan verir. Hizmetkar bu ücretin fânî dünyada verilmesini istemez, ebedî kalınacak yer olan ahirette verilmesini ister.