Metropolis Antik Kenti'ndeki kazılar, Kültür ve Turizm Bakanlığı izni, Sabancı Vakfı iş birliğiyle Celal Bayar Üniversitesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Serdar Aybek başkanlığında yürütülüyor.
Antik Çağ'da "ana tanrıça kenti" olarak adlandırılan Metropolis'teki kazılar, son dönemde "kamusal yapıya" ilişkin izlerin bulunduğu bölgede yoğunlaştı.
Alanda, milattan sonra 2. yüzyılda inşa edilmiş bir yapının buluntularına ulaşan kazı ekibi, son bir ayda yaklaşık 3 metre yüksekliğinde 4 ayrı sütun ortaya çıkardı.
"Çok iyi korunmuş bir mimariyle karşı karşıya kaldık"
Kazı başkanı Prof. Dr. Serdar Aybek, 2022 kazı çalışmalarının oldukça verimli olduğunu söyledi.
Kent girişinde yoğunlaşan çalışmalarda önemli buluntulara ulaştıkları bilgisini veren Aybek, "Yaklaşık 1 ay önce buradaki buluntuların hiçbiri yokken bugün bizi sevindiren sonuçlarla karşı karşıyayız. Bu buluntular Metropolis'in Antik Dönemde özellikle de Roma Dönemi'nde sanıldığı kadar küçük bir kent değil tam aksine büyük bir kent olduğunu gösteriyor." dedi.
Aybek, yapının anıtsal mimariye sahip olduğunu belirtti.
"Zemini bir blokaj ve onu çevreleyen üç sıra mermer kesme taştan basamaklar, mozaikli bir galeri ve sütunların taşıdığı bir üst örtüyle oldukça büyük anıtsal bir yapıyı şu anda ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. Çok iyi korunmuş bir mimariyle burada karşı karşıya kaldık. Arkamda görmüş olduğunuz sütunların tamamı kendi dönemindeki pozisyonuyla korunmuş, toprak altında kalmış ve günümüze kadar ulaşmış durumda. Arkeolojik kazılarla sütunlar ayakta, kendi yerlerinde ortaya çıkmaya başlıyor." ifadelerini kullanan Aybek, son dönemdeki çalışmalarda 4 sütunu kendi yerinde bulduklarını, parçalarını, tamburlarını da düşmüş halde zeminde tespit ettiklerini anlattı.
Mozaikli galeri
Yapının mozaikli bir galeriye sahip olduğuna işaret eden Aybek, geometrik bezemeli mozaik açısından Metropolis'in çok zengin bir kent olduğunu söyledi.
Aybek, kent genelinde mozaiklerin hem özel konutlarda hem de geniş kamusal alanlarda kullanıldığını anlatarak, şunları kaydetti:
"Tespit ettiğimiz yeni alan da mozaiklerin kullanıldığı yapılardan biri. Daha önceki örneklerle karşılaştırdığımızda milattan sonra 2. yüzyılda yapıldığını, mozaiklerin yapıyla birlikte inşa edildiğini söyleyebiliyoruz. Buranın bir kamu yapısı olduğuna eminiz ama henüz daha net şeyler söyleyemiyoruz. Yani mesela burası bir agoraya veya bir sütunlu galeriye de dönüşebilir, bir yapının parçasını da oluşturabilir ama şu anki durum bir iç avluya sahip, 3 basamaklı bir geçişle sütunlu galeriye bağlanan ve arkasında da muhtemelen mekanlara açılacak olan bir tür meydan, belki bir çarşı alanı gibi düşünebiliriz."
Metropolis'in ilk dönemde küçük bir kent olarak kurulduğunu ifade eden Aybek, Roma Dönemi'nde genişleyerek, daha büyük bir ölçeğe ulaştığını belirtti.
Aybek, Metropolis'in güney komşusunun Efes Antik Kenti, kuzeyinde de Smyrna Antik Kenti olduğunu hatırlatarak, şunları söyledi:
"Metropolis, Efes ve Smyrna gibi liman kentleri kadar büyük metropol özelliği taşımıyor. Daha küçük ölçekli bir kent. Ancak tarımsal zenginlikleriyle öne çıkıyor ve kentin bu derece büyümesi, anıtsal yapılarla donatılması da bu zenginlikle ilişkilendirilebiliyor."
aa