1 Kasım seçimlerinin siyasi ihtifali veya gala gecesi Konya’da Mevlana Meydanında, diyarında icra edildi. Hürriyet gazetesi bu münasebeti iyi yakalamış ve başlığa çekerek, ilk sayfasından ‘ Mevlana mesajları’ olarak değerlendirmiştir. İsabetli bir değerlendirme ve seçimdir. Mesajlar Mevlana’dan olduğu gibi aynı zamanda çözüm reçeteleri de Mevlana Celaleddin Rumi’dendir. Onun saklı mesajları günümüze de ışık tutmaktadır.
‘Hiçbir peygamber kendi köyünde peygamber olmaz’ denilmiştir. Mevlana Belh’te doğsa da Konya çocuğudur. Konyalıların bir kısmı da ülfetten olsa gerek Mevlana’ya yabancılaşmıştır. Burada iki kıskaçtan bahsetmek mümkündür. Bunlardan birisi insan bilmediğinin düşmanı olmasıdır ( el insanu aduvvu ma cehile). İkincisi de ülfetten dolayı insan içinde bulunduğu nimeti veya hali bilmemesi, takdir edememesidir. İnsan aslında enfüsi dairede kainat çapında bir varlığa sahiptir. Organları bir kainata bedeldir. Buna rağmen onları kaybetmeden kıymetini anlayamaz veya bilemez. Bu nedenle de insan kategorik olarak şükürsüz ve kefurdur. Bu nedenle de şöyle söylenmiştir: Ol mahiler ki derya içredurlar ama deryayı bilmezler. Ülfet ve beraberlikten dolayı büyük insanların kıymetleri bilinmez. Zira büyük insanlar mütevazidirler bundan dolayı çevreleri tarafından hafife alınabilirler. Bu Mevlana için olduğu kadar yaşadığı günlerde Salahaddin Eyyübi için de geçerlidir. Bu yüzden de temsili veya gerçek bir hikaye olarak; İmam-ı A’zam’ın annesinin oğlunun fetva veya görüşlerine pek iltifat ve itimat etmediği söylenegelir.
*
Konyalılar da, en azından bir kısmı Mevlana Celaleddin Rumi’ye yabancılaşmışlardır. Onun İslami bir önder ve düşünür olduğuna pek itimat etmezler. Bu yüzden de IŞİD’in Mevlana diyarında yuvalanması veya Konya’dan IŞİD mensup veya sempatizanlarının çıkması yadırganmaktadır. Ama yadırganmamalıdır. Mevlana’yı tanımayanlar IŞİD ile ülfet edebilirler. Mevlana Konya’yı sevdiği kadar belki Konya Mevlana’yı sevmemiş veya en azından bazı kesimleri, Konyalıların bir kısmı sevmemiş olabilir. Bu da Konya’ya mahsus bir hal değildir. Anlaşılabilir bir durum. Bununla birlikte Mevlana’nın temsil ettiği ve Mesnevi gibi eserlerinde işlediği değerler IŞİD ve PKK gibi örgütlerin panzehiridir. Barış adı altında savaş sürdürenler bir kez de olsa kendilerine ve vicdanlarına vicdanlarının aynası Mevlana’ya dönseler belki de yaptıklarından pişman olacaklar, özlerini bulacaklardır. Selefiler Mevlana’yı anlayamazlar. Zira arada bir görünmez berzah ve duvar vardır. Bu yüzden de Bedreddin Ayni’nin Mevlana’yı ve öğretilerini incelemek üzere Konya’ya geldiği bazı Selefiler tarafından işlenmekte ve ileri sürülmektedir. Mevlana’yı ne o selefiler tartabilir ne de kendilerine perde ve sütre yaptıkları Bedreddin Ayni.
Mevlana üzerinden yeni dönemin mesajlarının verilmesi fevkalade önemlidir. Sadece şeb-i arus törenlerinde veya ihtifallerinde Mevlana’yı anmak yeterli değildir. Mevlana bir meşaledir lakin her kimyaya hitap etmez. Kimyayı saadet sahiplerine ya da saidlere hitap eder. Ya da onu saidler anlar ve sözlerine kulak verir. Mevlana’dan sadır olan altın küpeleri veya nasihatleri can kulağıyla dinler. Konyalı olan Ahmet Davudoğlu bu siyasi kutlama ihtifalinde veya merasiminde Mevlana’dan bir alıntı yapmıştır: Bu gece sevgi tohumları ekme gecesidir. Onun irfanını temsil eden Şeyh Galip: Cancağızım şimdi yeni bir söz söyleme zamanıdır, demiştir.
IŞİD, PKK gibi tedhiş örgütlerine karşı söylenecek en taze ve mahfuz sözler yine Mevlana ve Şeyh Galip gibilerinin metrukatında ve dağarcıklarındadır. Bu nedenle de Ahmet Davudoğlu’nun ilk mesajını Konya’da vermesi yerinde olmuştur. Mevlana bu tür örgütlerin panzehiridir. Ahmet Davudoğlu, Mevlana diyarının çocuğudur. Nitekim, seçimlerden evvel talebe buluşmasında yaptığı konuşmasında ‘Ben de IŞİD’e destekleyecek veya sempatiyle bakacak göz var mı?’ şeklinde konuşmuş hatta yakıştıranlara serzenişte bulunmuştur.. Dana altında buzağı arayanlar çoktur. Lakin elleri boş dönecektir.
Kısaca, IŞİD günlerinde Mevlana ve peşinde ve izindekileri anlamaya her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Mevlana’nın öğretileri birlik, dirlik ve esenlik iksirdir. IŞİD ve PKK gibi tedhiş örgütleriyle mücadele ederken ideolojik zemin Mevlana ve benzeri İslam büyüklerinin mirası olmalıdır. Bu anlamda Mevlana’nın çağdaş halefi ve varisi Bediüzzaman’ı da unutmadan…