Ahmet Bilgi-RİSALEHABER
Tabiatın yeniden diriltildiği günleri yaşıyoruz. Bir yandan güneş varken bir yandan yağmur da yağdırılıyor. Anadolu'da "şifalı" olarak kabul edilen nisan yağmurlarını biriktirme geleneği kısmen devam ediyor.
Bilim adamları Nisan yağmurlarında tüm canlılar için son derece yararlı olan demir, mangan, çinko, diğer elementler ve proteinin temeli olan aminoasitlerin olduğuna dikkat çekiyor.
Büyük zatlar da Nisan yağmurlarını şifa niyetine toplardı. Örneğin Mevlana ve Bediüzzaman Hazretleri.
BEDİÜZZAMAN: ÇABUK! ÇABUK! NİSAN YAĞMURUNU TOPLA!
Son Şahitlerden Üzeyir Şenler anlatıyor:
Bahar aylarından (1956) bir gün, Isparta’da dersanedeyiz… Diğer ağabeylerden her birisi bir hizmet için bir yerlere gitmişti. Evde Üstadın yanında bir tek ben kaldım. Üstad kendi odasında, ben de bizim odada yalnız başıma risale yazıyordum.
Birden Üstad odama öyle bir heyecan ve telaşla girdi ki şaşırdım kaldım. “Üzeyir! Çabuk! Çabuk! Yağmur geliyor. Büyük bir kap getir, hemen su topla” dedi. “Tamam, Üstadım” dedim; ama öyle bir telâşe kapıldım ki, o hızla mutfağa daldım. En büyük bir kap arıyorum… Baktım kocaman bir testi var orada. “Bu çok alır” deyip kaptığım gibi Üstad’a doğru getirdim. Hâlbuki küçücük ağzıyla, testiyle yağmur suyu toplanır mı hiç? Heyecandan düşünemedim… Üstad testiyi görünce elini şöyle bir kaldırdı, bir tokat aşk etti ki bana.
Tam o sırada Tâhirî ağabey geliverdi içeriye. Üstad: “Tâhirî gel, bu garip beceremedi bu işi” dedi. Tecrübeli Tâhirî Ağabey işi halletti… Üzeyir Ağabey bu tatlı hatırayı anlatırken gülmekten zor konuşuyor, bizi de güldürüyordu. (Ağabeyler Anlatıyor)
MEVLANA HAZRETLERİ NİSAN YAĞMURLARINI "NİSAN TASI" İLE TOPLARDI
Mevlana Hazretleri de 'Nisan tası' adı verilen kaplara topladıkları nisan yağmurlarını, dergahı ziyarete gelen misafirlere ikram ediyordu.
Türkiye'nin en fazla ziyaretçi alan müzelerinden Mevlana Müzesi'nde sergilenen nadide eserler arasında gümüş, bronz ve bakırdan yapılmış Nisan Tası da bulunmaktadır.
Mevlana Müzesi'nin "Huzuru Pir" adı verilen ana salonundaki Türk maden sanatının en güzide eserleri arasında gösterilen Nisan Tası, yerli ve yabancı turistlerin hayranlıkla izlediği eserlerin başında geliyor. Gümüş, bronz ve bakır karışımından yapılmış 43 kilogram ağırlığındaki tasın, 1396 yılında yapıldığı biliniyor. Her santimetresi el işçiliği ile bezenmiş desen, rozet ve figürler, tasa büyüleyici güzellik katıyor. Yüzeyi yazı kuşakları, hayvan ve insan figürleriyle süslenen tasta, yüzlerce gümüş ve altın kabartma hayvan figürleri bulunuyor.
"DESTAR SUYU" DENİLİYORDU
"Hazreti Mevlana'nın sandukası üzerindeki yeşil kubbe (Kubbe-i Hadra) üzerine yağan yağmurdan biriken suyla doldurulurdu. Bugün giriş kapısı olarak kullanılan Bab-ı Şerif'in önüne getirilerek, Mevlevilerin başlarına giydikleri sikke üzerine sarılan sarığın uçları batırılır, şifa bulmak inancında olanlardan isteyenlere verilirdi. Bu suya 'destar suyu' denirdi ancak bu duaların ne olduğu ve nerede okunduğu ile ilgili bilgi bulunmamaktadır. Tasın üzerinde dönemin sosyal olaylarının anlatıldığı, baharı ifade eden şiirler bulunuyor."
ANADOLU'DAKİ NİSAN YAĞMURU TOPLAMA GELENEĞİ
Nisan Tası yüzlerce yıldır Anadolu'da var olan nisan yağmurlarının toplanması geleneğinin günümüze kalmış mirası. Kutsal kabul edilen nisan yağmurlarının toplanması için hiçbir masraf ve emekten kaçınılmadan yapılan bu tas, Anadolu insanının nisan yağmurlarına verdiği önemi göstermesi bakımından da dikkat çekici.