1955 ve 56 senelerinde Mehmed Zahit Kotku hocaefendi, Zeyrek'te otururdu. Önde basit bir cami ve arkasında evi vardı. Evinin penceresinden Süleymaniye bütün ihtişamıyla gözükürdü. İmkân buldukça gelip onun arkasında namaz kılar, namazdan sonra evine giderdik, birkaç kişi... Ben izinli olunca gittiğimden, sık sık oralarda gözükmezdim.
Bir gün hocaefendinin huzurunda belki yirmi kişi oturuyorduk. Herkes sessiz, içinden Allah diyor... Dedim ki "Hocam, bir sorum var, izin verir misiniz?" "Sor evladım!" dedi. "Efendim zaman zaman içimde günah işlemek duygusu çok şiddetleniyor, mani olamayacak hale geliyorum, ne buyurursunuz?" Cevabı şöyleydi: "Bir cisim fezada ne kadar sür'atli seyrederse, hava da ona o kadar şiddetle karşı koyar. Bir insan dinî çalışmalarını ne kadar hızlandırırsa, şeytan da onunla o kadar fazla uğraşır. İbadetine ve zikrine devam et, bunlar seni koruyacaktır."
Aynı şartlar, insanı aynı sonuca götüreceğine göre, Peygamber'i taklit edenler de başarıya ulaşacaktır. Fakat Peygamberimiz'i taklit etmek şu devirde zordur; şeytan mü'minle çok uğraşır, mü'mini saptırmaya çalışır. Lakin kıymetli şeylerin zorluklar karşılığında elde edildiği de herkes tarafından bilinir. Cennet ucuz değildir.
Peygamberimiz'in zamanında İslamiyet'in hızla yayılmasının tek sebebi, ashabın İslamiyet'i yaşamalarındandı. Sahabelerin her biri bir kaynaktı. Bu insanlardan Kur'an hayatı akardı. Zehir deposu olan fitneler, ashabı sadece şehit etmişlerdir. Onları gayri İslami hayata itememişlerdir.
Peygamber Efendimiz, rebiülevvel ayının on ikisinde, bir pazartesi günü dünyayı şereflendirmişlerdir. Miladî takvime göre bu tarih, 20 Nisan 571'e tekabül eder. Bizler, rebiülevvel ayının on birini, on ikisine bağlayan gece Mevlid Kandili'ni kutlarız.
Neyi kutluyoruz, nasıl kutluyoruz? Oturacağız, bugün Peygamberimiz'in doğum günü, "Allah'ım! Bu mübârek günün yüzü suyu hürmetine ben söz veriyorum ki İslâmiyet'i öğreneceğim ve yaşayacağım." diyeceğiz. Sonra da Peygamber Efendimiz, ne yapmış, nasıl yaşamış, namazını nasıl kılmış, orucunu nasıl tutmuş, sıkıntılara nasıl katlanmış, nasıl duâ etmiş, Allah'tan neler istemiş, ümmetine neleri tavsiye etmiş, bütün bunları düşüneceğiz. O'nun hayatına dair yazılmış bir kitabı okuyacağız. Sonra da yaptıklarını kendimize örnek alıp hayatımıza katacağız; yâni sünnetine uyacağız...
Allah'ı sevmenin alameti nedir? Allah'a itaat etmektir. İtaat nedir? İbadetleri farz, vacip, sünnet sırasıyla yapmaktır. Allah'ı sevmenin alameti budur. Bunlar yoksa, sevmek de yoktur!..
Mevlid Kandili'nizi tebrik ederim...